Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD’nin müttefikliğin gereğini yapmadığını vurgulayan Bakan Zeybekçi, Suriye’de uygulanan politikaları eleştirerek “DAEŞ oraya dizayn edildi. Onu, temizleyecek kahramanlarda dizayn edildi. Kuzey Suriye’de de böyle, PKK geldi, DAEŞ terk etti” dedi...

ABD’nin Kuzey Suriye’de yeni bir gayri meşru devlet kurulmasıyla ilgili adımlar attığının altını çizen Zeybekçi, “PKK’nın uzantıları ve PKK’nın kendisinin Suriye’deki niyetlerini gayet iyi biliyoruz. Türkiye olarak buna sessiz kalmayacağız” diye konuştu...

DAEŞ oraya  dizayn edildi


Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, YPG politikası nedeniyle ABD’ye sert çıkarak, “DAEŞ’in anası babası bellidir, kuranlar bellidir. DAEŞ oraya dizayn edildi, konuldu. Onu, temizleyecek kahramanlarda dizayn edildi. Bunların hepsi üretildi. Şimdi Rakka’dan elini kolunu sallayarak çıkıyorlar. Kuzey Suriye’de de böyle, PKK geldi, DAEŞ terk etti. Bir tek kurşun atmadan oldu bunlar. Burada sonlandırma anlamında kahramanı yaratıp orada yeni bir gayri meşru mezhebi belirsiz bir devlet kurulmasıyla ilgili alt yapıyı hazırlayan adımdır ABD’nin attığı adım. Senin müttefikin kim? 50-60 yıldır kimle hareket ettin. Dostun kim, nerede üssün var, nerede birlikte hareket ediyorsun? Türkiye ile. Bunu samimi bir şekilde dostane bir adım olarak görmüyoruz. PKK’nın uzantıları ve PKK’nın kendisinin Suriye’deki niyetlerini gayet iyi biliyoruz, görüyoruz. Orada dağıtılan verilen silahlarla ilgili rahat durmayacaklarından da eminiz. Bunlar orada gerek Arap, gerek Türkmen gerekse diğerlerine yönelik zulmedişi bir oluşum mutlaka ve mutlaka yapacaklardır. Türkiye olarak buna sessiz kalmayacağız ama dostlarımızın bu yaptıklarını da dostluğa da müttefikliğe de uygun bulmuyoruz” dedi.
Milliyet’i bakanlıkta ağırlayan Zeybekçi sorularıma şu yanıtları verdi:
‘DAEŞ’i kuranlar belliydi’

DAEŞ oraya  dizayn edildi


ABD’nin PYD-YPG’ye silah vermesi ve arkasındaki gerçekler nedir?
ABD’nin safını net bir şekilde PYD-YPG’ye silah vererek böyle bir tercih içinde olması şunu insanların aklına getirebilir. DAEŞ’i kuranlar belliydi. DAEŞ’in anası babası bellidir. Kimlerin ürünü olduğu bellidir. İslamiyete, islam tarihi boyunca en korkunç, en iğrenç ve en derin zararı verebilen örgüt veya girişim DAEŞ’tir. İslamiyete karşı bugün kafa kesen, katleten, tecavüz eden masumlara zulmeden diye bir yaftalama varsa, tek sebebi DAEŞ’tir. DAEŞ oraya dizayn edildi, konuldu. Onu, temizleyecek kahramanlarda dizayn edildi. Bunların hepsi üretildi. Şimdi Rakka’dan elini kolunu sallayarak çıkıyorlar. Kuzey Suriye’de de böyle, PKK geldi, DAEŞ terk etti. Bir tek kurşun atmadan oldu bunlar. Burada sonlandırma anlamında kahramanı yaratıp orada yeni bir gayri meşru mezhebi belirsiz bir devlet kurulmasıyla ilgili alt yapıyı hazırlayan adımdır ABD’nin attığı adım. Ama ne gerek vardı. Senin müttefikin kim? 50-60 yıldır kimle hareket ettin. Dostun kim, nerede üssün var, kiminle birlikte hareket ediyorsun? Türkiye ile. Bunu samimi bir şekilde dostane bir adım olarak görmüyoruz. Ama ülkeler arasındaki siyasi ilişkilerde biz böyle durumlarda sukünete ve aklı selime davet ediyoruz. PKK’nın uzantıları ve PKK’nın kendisinin Suriye’deki niyetlerini gayet iyi biliyoruz. Gayet iyi görüyoruz. Orada dağıtılan verilen silahlarla ilgili rahat durmayacaklarından da eminiz. Bunlardan endişemiz falan var değil, eminiz. Bunlar rahat durmayacaklar. Bundan eminiz. Bunlar orada gerek Arap, gerek Türkmen gerekse diğerlerine yönelik zulmedişi bir oluşum mutlaka ve mutlaka yapacaklardır. Türkiye olarak buna sessiz kalmayacağız ama dostlarımızın bu yaptıklarını da dostluğa da müttefikliğe de uygun bulmuyoruz.
‘Oyunu saklamıyorlar’
Avrupa’nın terörle mücadeledeki tavrı nasıl, terörle mücadelede yalnız mı kalıyoruz?
Bazı yerlerde görüyorum artık oyunlar çok açık şekilde oynanıyor. Saklama gizleme ihtiyacı da duyulmuyor artık bir çok şey. Nasıl bir Türkiye isteniyor. 2001’deki Türkiye’den herkes razı mıydı? 15 Temmuz’dan bir hafta sonra Almanya’daki Der Spiegel Dergisi’nin kapağı. Herkes buna bir baksın. Ve kimse bunu unutmasın. Türk Bayrağı. Tel örgü ve dikenli teller. ‘Bir zamanlar demokrasi vardı’. Türkiye’de bir darbe girişimi olmuş. Yüzlerce şehidimiz var. Olağanüstü halin O’su bile yok daha. Sen böyle bir ortamda ‘bir zamanlar demokrasi vardı’ diyerek manşet atıyorsun. Darbe girişimi başarılı olsaydı. Bu dergi ‘demokrasi kazandı’ diye mi çıkacaktı. Bir milletin demokrasi zaferine öyle diyorsan öbürüne de öyle demen lazım. Avrupa’daki dostlarımızın ve müttefiklerimizin artık açık bir şekilde bize karşı tüm oluşumlarda saflarını net bir şekilde göstermelerini bu millet unutmayacaktır. Bunları da onların tabiriyle endişeyle karşılıyoruz. Ve not ettik. Diğer taraftan AB ile de ekonomik anlamda bizim için en önemli bir kaldıraç olan Gümrük Birliği’nin güncellenmesiyle ilgili de son derece pozitif görüşmeler yapıyoruz.

‘11 ton gitti daha da gidecek’

Katar krizi niye çıktı? Neler yapılacak?
- Katar’ın bu Ramazan’da bu şekilde bir uygulamaya tabi tutulmasını doğru bulmuyoruz. Körfezdeki komşu ülkeler ya da Körfez dışı olup da bu işe müdahil olup katılan ülkelere baktığımızda kardeşler arası kavga gibi geliyor bize. Derin kin ve intikam anlamında bir şey değil. Biz bunu duyduğumuz ve temasa geçtiğimiz anda acil bir şekilde bize ihtiyaçları olduğunu gördük. THY o gece bizim talebimiz üzerine ellerindeki uçakların tamamını bize tahsis ettiler. Hatta bazı kargo uçuşlarını da iptal ederek bize tahsis ettiler. 130’a yakın uçuş yaptık. Çoğunluğu gıda. 11 bin tonu geçti.
4 bin tonluk gemi gitti. 7 TIR gitti, 5 TIR daha gidiyor. Bunlar da İran üzerinden Basra Körfezi’ni geçerek oraya ulaşacaklar. Bu ürünlerin tamamı da bedeli alınan ürünler. İhracat şeklinde giden ürünler, yardım değil. Bundan sonrası için de arkadaşlarımız görüşmeye devam ediyor. Bir şirket alımların tamamını yapıyor. O şirket vasıtasıyla günlük gıda maddelerinden günlük ihtiyaç maddelerine geçtik. Gemilerde onlar da var. Temizlik maddeleri gibi. Bunları yaptık da ne oldu. En azından bir mağduriyeti gidermiş olduk. Haklı veya haksız demiyorum. Bir mağduriyeti gidermiş olduk. 2 milyon 200 bin nüfuslu ülkeyi Ramazan’ın orta yerinde ve bütün tüketimini de günlük Suudi Arabistan’dan ve Birleşik Arap Emirliklerinden alan bir ülkeyi hazırlıksız yakalanan ortamda biz desteğimizle insani görevimizi yaptık. Bütün ihtiyaçlarını karşıladık. Bundan sonrası içinde biz Katar ile ekonomik ilişkilerimizi çok daha ileri götüreceğiz, Katar pazarına bu vesileyle giren ürünlerimiz Katarlı kardeşlerimizin tüketim alışkanlıklarını değiştireceğine inanıyorum. Bu anlamda çok pozitif geri dönüşler alıyoruz. Katarlı kardeşlerimizle çok olumlu bir atmosfere girdik şuanda. Bu süreçle birlikte ve bundan sonra Katar’da çok daha fazla Türk malı ve Türk ürünleri göreceğiz. Türkiye’deki Katarlı yatırımların artması yönünde de beklentilerimiz var.
‘Böyle sürdürülemez’
Suudi Arabistan’dan beklentilerimiz ne?
- Suudi Arabistan Kralı’nın bölgenin büyüğü, abisi ve hamisi olarak bu sorunun çözümünde çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu sorunu çözüp bundan sonraki sorunları diyalogyoluyla, ikili ilişkiler yoluyla çözmelerini biz önemsiyoruz ve destekliyoruz. Ben Suudi Arabistan Kralı’nın o büyüklüğü göstereceğine inanıyorum. Uzun sürmeyecektir. Biz de bekliyoruz. Çünkü Türkiye olarak Körfez İşbirliği Konseyi ile bizim şuanda serbest ticaret anlaşması sürecimiz devam ediyor. Suudi Arabistan Kralı’ndan da Türkiye olarak beklentilerimiz var aslında. İnşallah iyi olur. Sürdürülemez böyle.

‘CHP acziyet içinde’

CHP’nin İstanbul yürüyüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Siyaseten bir acziyet bu. Siyasetle işlerinizi halledemediğiniz zaman siyasette istemediğiniz sonuçlar çıktığı zaman ‘ben oynamıyorum’ diyerek oyunun dışına çıkmak olarak görüyorum bunu. Dokunulmazlıklar kaldırılırken mangalda kül bırakmayan anlayış dokunulmazlıkların kaldırıldığı dosyalardan mahkemelerden sonuç geldiği zaman da ‘ben bunu oynamıyorum, kabul etmiyorum’ demek siyasetin ruhuna aykırı. Eğer bununla ilgili bir itirazınız varsa buna karşı söyleminiz varsa bunun söyleneceği yer sadece ve sadece TBMM’dir. TBMM’de sadece söylemezsiniz, öneri getirirsiniz. TBMM’de bunu uygun ve doğru bulursa, bunu düzeltme yeri ancak ve ancak TBMM’dir. Burada düzeltirsiniz ve istediğiniz sonucu elde etme ihtimaliniz vardır. Dışarda yaptığınız hiç bir hareketten sonuç elde etme ihtimali yoktur. Böyle bir hak da yoktur. Yürümek istiyor, yürüyebilir tabiki. O yürümenin sonucunda ne elde edeceksin. Sonuç, varmak istediğin ne? Bunun tek bir çözüm yeri var Yasama. Yani bir yasa çıkararak çözmen gerekiyor. Yasamayı harekete geçirecek olan da siyasi partiler. Yasamayı harekete geçirecek olan başka şey değildir ki. Mahkemeler Yasamayı harekete geçiremez. Getirirsiniz TBMM’ye önerinizi, orada bununla ilgili mücadelenizi verirsiniz, değiştirme imkanı var mıdır, vardır tabiki.

‘Mevcut göstergelerle bir kriz mümkün değil’

DAEŞ oraya  dizayn edildi


Ekonomik anlamdaki kriz tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugüne kadar Türkiye’deki bütün felaket tellallığına rağmen gerek içerden gerek dışardan bu kadar zorlamaya rağmen, en önemlisi 15 Temmuz ihanetine rağmen Türkiye’de böyle bir şey olmadıysa, -mevcut göstergeler dikkate alındığında- bundan sonra da ekonomik krizin mümkün olmadığını düşünüyorum. Türkiye 2017 yılına atılım yılı olarak başladı. Türkiye 2017 yılında ekonomik anlamda her şeyini daha iyi hale getirecek, mevcut göstergeler de bunu doğruluyor. İhracatın ithalatı karşılama oranında, serbest bölgelerden yapılan ticaret, hizmet ticareti ve bavul ticaretini de eklediğimizde bire bir seviyesine doğru gideceğiz. Bu 2017’de olmayacak ama yüzde 90’nın üzerinde ihracatın ithalatı karşılama oranını yakalayacağız. Biraz daha yukarı gideceğiz. Türkiye’nin cari açığı daha sürdürülebilir hale gelecek. Türkiye’de işsizlik ile ilgili önemli bir iyileşme sağlayacağız inşallah 2017 yılında. Enflasyonla ilgili beklentimiz ise 2017 sonunda tek haneli rakamlara ulaşmak.
‘İhracat arttı’
l Ekonomik veriler nasıl?
2017 yılını ihracatta seferberlik yılı ilan ettik. İhracatçıların bizden istediği her şeyi yaptık. İlk 5 ay sonu itibariyle baktığımız zaman yüzde 9 ihracat artışı yaşadık. Uzun zaman sonra ilk defa 2017 yılının birinci çeyreğinde ihracatın büyümeye net 2.2 puan katkısını gördük. Büyümenin yarıya yakın kısmı da ihracat desteği ile oldu. Cari açıkla ilgili elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Turizmdeki 2017 yılı beklentilerimizle 2016 yılı kayıplarımızın büyük kısmını almayı hedefliyoruz. Turizm ve ihracattaki canlanma ile birlikte cari açıkta öyle hatırı sayılır bir sonucu 2017 yılında alacağız. İhracat hedefimiz 153.3 milyar dolardı. Bunu çok rahat bir şekilde geçerek 155 milyar dolar seviyesine ulaşacağımızı tahmin ediyoruz. Gönlümüzden geçen de 157.6 milyar doları aşmamız. Bu da bizim tarihi zirvemiz zaten. Bunu aştıktan sonra ihracattaki yüzde 10’luk artış trendini de 2018-19 yılı itibari ile artık sürdürülebilir hale getirmeliyiz. Doğrudan yabancı sermaye girişi ile ilgili de geçen sene 2016 yılında 2015 yılına göre düşüş yaşadık. Geçen sene 12.5 milyar dolar civarındaydı. Bu sene 15 milyar dolarlık bir hedefimiz var.

Faizin inmesi tartışmaları var, neler yapılacak?

Faiz çok önemli. Faiz oranlarının yüksek olması yatırım iştahını olumsuz yönde etkiliyor. Yatırımcının, ihracatçının ve hatta üretimin maliyetlerini yükseltiyor. Onun için şuandaki kredi faizleri seviyesi yatırım yapılabilir bir seviye değildir, sürdürülebilir bir faiz oranı değildir. Kabul edilebilir bir faiz oranı değildir. Onun için en büyük hedefimiz bizim şuanda yatırım, üretim ve ihracat için, istihdam için finansmanı kolay hale getirmek, kolay ulaşılabilir ve ucuz hale getirmek. Bununla ilgili adımlarımızı atıyoruz. Aldığımız tedbirler şuanda bir bir hayata geçiyor. Ondan sonra asıl faizle ilgili kalıcı mücadelemiz başlayacak. Faiz ekonomi için son derece önemli.

‘TL biraz daha değer kazanacak’

Kurdaki son rakamlar...
- Kurda yaşanan gelişmeler ekonomik göstergeleri etkilemektedir. Örneğin kurdaki gelişmeler gecikmeli olarak enflasyonu etkiliyor. Önümüzdeki dönemle ilgili beklentilerimiz Türk Lirasının değerlenmesinin bir miktar daha devam edeceği şeklinde. Bunun enflasyon üzerinde bir miktar pozitif katkısı olacaktır. Ama biz ihracat anlamında baktığımız zamanda dış ticaret anlamında baktığımız zaman da aşırı değersiz TL’nin ithalatı teşvik edici ihracatı da zorlaştırıcı bir etkisi olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan bu alan spekülasyona son derece açık bir alan. Bu kapsamda kurlarda yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz.
Yurtdışından ekonomik abluka var mı?
- Türk ekonomisi ile ilgili şuanda dışardan yapılan hiç bir şey yok. Artık öyle bir uygulamayı görmüyoruz. Ama şu var tabiki. Türkiye’den mal alan şirketlerle ilgili onlara ülkelerinde biraz hafif negatif bakışları hissettirmeye çalışılıyor. Türkiye’ye gelecek satın almacıların sağlık sigortalarıyla ilgili ‘Türkiye’ye giderseniz şöyle yaparız’ gibi şeyler söylenmeye çalışılıyor. Türkiye’de ofisi merkezi olan şirketlere bir yerlerden belki bazı telkinlerde bulunulmaya çalışılıyor. Ama diğer taraftan da şunu söyleyeyim. Dostlarımız, ama Almanya’nın şuanda ne yaparız ne ederiz aramızdaki şu olumsuzlukların tamamını ortadan kaldırırız ki işimize yolumuza bakarızla ilgili samimi gayretleri var. Fransa’nın gayreti var. İngiltere malum bu son süreçte bizi hep destekledi. Bu pozitif havanın devam edeceğini düşünüyorum.