Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Numan Kurtulmuş, “Fırat’ın doğusu Türkiye için sadece nostaljik bir mesele değil, Türkiye’nin güvenliği meselesidir” dedi.

Trump’ın “Kürtlerin koruyucusu olacağız” sözlerini Kurtulmuş, “Bizim açımızdan kabul edilebilir bir söz değildir” diye değerlendirdi.

ABD ile ilişkiler her dönem tartışılan konuların başında gelir.

ABD’nin Suriye’den çekilmesi, PYD’ye verilen destek, PYD’ye verilen silahların toplanması, Türkiye’nin hassasiyetleri ve beklentileri, Trump’ın “Kürtlerin koruyucusu olacağız” sözleri başta olmak üzere, ABD ile ilişkileri AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş ile konuştuk.

Haberin Devamı

Nostaljik değil güvenlik meselesi

Kurtulmuş Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

- ABD’nin asker çekmesi tartışılıyor, ABD Başkanı Trump’ın Kürtleri korumaya yönelik son sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi meselenin iki tarafı var. Bir tanesi, ABD Başkanı’nın ortaya koyduğu tavır, nihayetinde sözleri son haliyle biraz değişmiş görünüyor. Bu aslında ABD’nin içerisindeki farklı güç merkezlerinin Ortadoğu politikası ve özellikle Suriye politikası hususundaki kafa karışıklığının da yansımasıdır. Yani bazıları ta Obama zamanından beri başlayan bir tavır, bazıları bir an evvel Ortadoğu’dan çıkmak, ABD’nin oradaki askeri varlığının azaltılması ya da tamamıyla çıkma taraftarı, bir kısmı da Amerika’nın çıkarları bakımından burada kalmayı tercih ediyor. Bu tabii Sayın Trump’ın da zihin dünyasına fazlasıyla yansımış durumda. Sadece son demeçleri dolayısıyla değil, başından itibaren Suriye politikasında ABD’nin ve Trump yönetiminin ne yapacağını bilmez bir tavır içerisinde olduğunu görüyoruz. Son gelinen noktada ABD Başkanı’nın “Orada Kürtlerin koruyucusu olacağız” şeklindeki sözü ise siyaseten bizim açımızdan kabul edilebilir bir söz değildir. Çünkü bölgedeki Türkiye’yle Suriye’nin kuzeyi arasındaki problem Kürtlerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında değil, Kürtlere de zulmeden, Kürtleri de köylerinden, kentlerinden, kasabalarından tehcir eden terör örgütü PYD-YPG’ye karşı Türkiye’nin ortaya koyduğu bir hassasiyettir. ABD’nin bölgedeki en yakın ve en eski müttefiki olan Türkiye’nin bu hassasiyetini anlaması şarttır. Yoksa Türkiye’nin asla bölgedeki Kürtlerle en ufak bir problemi yoktur. Trump’ın, Kürtleri korumaktan kastı bölgedeki Kürtleri korumaksa hiç endişe etmesin bölgedeki Kürtlerin en büyük koruyucusu Türkiye olacaktır. Yok, bundan kastı YPG’yi korumaksa bu sadece eli kanlı terör örgütüne destek vermektir. Buradaki mesele, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde geniş bir alanda bir terör örgütü varlığının ve bunun üzerinden terör örgütünün siyasallaştırılarak bir terör devletinin kurulmasına doğru gidecek adımlara karşı Türkiye’nin gösterdiği hassasiyettir. Yoksa Türkiye olarak, Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın Kürtleri de bizim kardeşlerimizdir, bizim dostlarımızdır.

Haberin Devamı

‘Trump’ın sözleri talihsizlik’

- Türkiye’nin hassasiyetleri ve beklentileri neler?

Bölgede maalesef özellikle 7 yılı aşkın bir süredir devam eden, önce iç savaş olarak başlayan ve arkasından vekâlet savaşları şeklinde devam eden bu savaşlar, ne yazık ki bölgeyi tam manasıyla terör örgütlerinin cenneti haline getirmiştir. Türkiye’nin hassasiyetlerinden birisi de budur, yani bölgede gerek DEAŞ, gerek PYD-YPG olsun, gerek diğer terör örgütleri olsun, bunların hiç birisinin varlığına müsaade etmeyeceğimizdir. Dolayısıyla burada da ABD ile aslında ortak bir noktada hareket etmek durumundayız. Amerikan Başkanın bu sözlerini de bu bakımdan bir talihsizlik olarak değerlendirmek isteriz. Kaldı ki Münbiç konusunda, Fırat’ın doğusu konusunda başından itibaren verilen sözler de ortadadır. Burada Amerikan yönetimi Türkiye’nin hassasiyetini anladığını ifade etmiş ve Münbiç başta olmak üzere o bölgede terör örgütünün Türkiye’ye karşı bir tehdit oluşturmasının önleneceği kararlılığını ifade etmiştir, biz bunları bekliyoruz.

Haberin Devamı

ABD aramızdaki olaylara bakıştaki politik farklılıklar ne olursa olsun bu bölgenin tek istikrarlı demokrasisi olan Türkiye’den vazgeçemez. Sonuçta Türkiye ile ilişkilerini bir şekilde onarmak mecburiyetinde kalır.

Cumhur ittifakı olumlu yansıyacak

- Ankara ve İstanbul adayları açıklandı, bu iki şehri rahat alır mısınız?

Bu yerel seçimlerde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere AK Partinin hiçbir şekilde bir endişesi yoktur. AK Parti bütün seçim çevrelerinde seçimin favori partisidir. Her yerde iddialı bir şekilde seçime giriyoruz. Tabi bu seçimde mevcut yönetim sisteminin doğası gereği ittifaklarla seçime giriliyor, AK Parti olarak da biz MHP ile yapılan cumhur ittifakının seçim sonuçlarına da olumlu bir şekilde yansıyacağını görüyoruz.

‘Terör örgütleri bertaraf edilmeli’

- Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon hazırlıkları ne aşamada?

Türkiye’nin milli güvenliği sadece kendi sınırlarının korunmasıyla ilgili bir mesele değildir. Biz Suriye’nin, Irak’ın toprak bütünlüğünü Türkiye’nin milli güvenliğinin bir parçası olarak görüyoruz. Belki Amerikalılarla aramızdaki en temel bakış açısındaki farklılık da buradadır. Hiçbir parçalanma olmadan tek bir ülke olarak bu sürecin sonunda yine demokratik bir Suriye inşasını ortaya koyabilmektir. Ve bunun önündeki en büyük tehdit olan terör örgütlerinin bertaraf edilmesini sağlamaktır. Terör örgütleri Suriye’nin kuzeyindeki buldukları o serbest ortamdan istifade ederek yıllardır Türkiye’ye çok büyük zararlar veriyorlar. Dolayısıyla Fırat’ın doğusu Türkiye için sadece nostaljik bir mesele değil, Türkiye’nin güvenliği meselesidir.

Asker çekme tartışması bitmez

- Amerika tamamen asker çekebilir mi sizce, inandırıcı değil diyenler de oldu...

ABD’nin içerisindeki farklı güç merkezlerinin farklı kanaatleri var; bir taraftan Pentagon’un kanaati var, bir taraftan Dışişleri Bakanlığı’nın kanaati var, Beyaz Saray başka bir kanaat içerisinde. Uzunca bir süredir ABD’nin içerisinde bir grup Ortadoğu’daki askeri varlığını azaltmak ya da çekmek gibi bir arayış içerisinde. Çünkü 1991’de Amerika’nın Irak’ı işgaliyle birlikte başlayan sürecin bütününe baktığınız zaman, ABD neredeyse hedefledikleri hiçbir şeyi elde edememiş durumdadır. Bölge halklarının tamamında da ABD’ye karşı ciddi bir karşıtlık oluşmuştur. Hem siyasi maliyeti çok yüksek olan bir askeri varlık söz konusudur, hem de askeri maliyeti çok yüksek olan bir varlık söz konusudur. Bu Amerika’nın kendi içerisinde de devam edecek bir tartışma, çok kolay da bugünden yarına bu tartışmayı bitirmeleri mümkün görünmüyor.

Geri almazlarsa bu tutarsızlıktır

- Amerika çekildiği zaman verdiği silahlar toplanabilecek mi?

Biz bunu ta silahları ilk verdikleri günden itibaren en yüksek sesle söylüyoruz. Şimdi adı üstünde, vekâlet savaşları. Eskiden bu işler gizli-kapaklı yapılırdı, şimdi maalesef bu vekâlet savaşlarında kirli maşaları yani terör örgütlerini kullananlar artık bu işleri açıkça yapıyorlar. Amerikalılar göz göre göre baştan beri bir yanlış tavır içerisinde oldular ve PYD’yi, YPG’yi silahlandırarak bölgede gerçekten bir canavar oluşmasına, bir canavar terör örgütünün oluşmasına katkıda bulundular. En başta söylüyorlardı; merak etmeyin, DEAŞ’la mücadele bittiği zaman bunları toplarız. Hadi, DEAŞ’la mücadele bitti, başarı kazandık diyor, toplayın silahları. Eğer bu silahları toplama konusunda bir irade ortaya koymazlarsa yani başlangıçta bu silahları zaten merak etmeyin toplayacağız deyip şimdi bunu toplamıyorlarsa bu da ciddi bir tutarsızlık demektir. Şimdi mesele çok açık, yani bir kere bu tür büyük devletler artık vekâlet savaşlarının dünyanın baş belası olan yeni tür kanlı ve en kirli emperyal savaşlardan olduğunu görmeleri lazım.

ABD, Filistin tavrından dolayı yalnızlaşıyor

- Filistin’e yönelik ABD ve İsrail’in tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD, İsrail’in Filistin’e karşı yapmış olduğu saldırgan tavır konusunda ne yazık ki taraf olmuştur, yani zalimden yana, işgalciden yana, saldırgandan yana taraf olmuştur. Özellikle ABD’nin kendi Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararıyla birlikte ortaya çıkan tablo ise Amerika bakımından da hazin bir tablodur. ABD bu kararıyla yalnızlaşmıştır, BM Genel Kurulu’nda ciddi bir şekilde Amerika’nın bu tavrına karşı insanlar neredeyse bir ittifak oluşturmuştur. İsrail’in bu saldırgan tavrını neredeyse kendi dış politikasının merkezine yerleştirmek, Amerikan yönetimini dünya kamuoyunda yalnızlaştırdı.

‘Kaşıkçı olayının üstünü örttürmeyeceğiz’

- Cemal Kaşıkçı olayını Suudi Arabistan kapatmaya mı çalışıyor?

Kaşıkçı meselesinin kapatılmaması için Türkiye olarak bütün gücümüzle gayret sarf ediyoruz. İstanbul’da Suudi Arabistan’ın kendi toprağı sayılan konsoloslukta dünyaca tanınan bir adam, bir gazeteci yok edildi, buharlaştırıldı; bu büyük bir insanlık ayıbıdır, büyük bir insanlık suçudur. Belki birileri için Suudi Arabistan işte Ortadoğu siyasetinde önemli bir ülkedir, oradaki Veliaht Prensin yıpratılmasını istemeyecek bir tavır içerisinde olabilirler. Ama biz bu mesele kime gidiyorsa, nereye kadar dokunuyorsa gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu meselenin asla üstünün örtülmesine müsaade etmeyeceğiz.