Ahmet Talimciler

Ahmet Talimciler

egespor@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Öyle bir ülke düşünün ki hemen hemen her konuda bir resmi bir de gayri resmi rakamlar olsun ve bunlar arasında bir hayli büyük farklılık bulunsun. Buna örnek olarak ister açlık sınırı için açıklanan rakamları alın, isterseniz futbol maçlarındaki biletli seyirci sayısını.
Altay-Galatasaray arasında oynanan kupa karşılaşmasını izleyen seyirci sayısı ile gişe rakamları arasındaki fark bedavacı tartışmasını gündeme getirdi. İzmir kulüpleri için önemli gelir kaynağı olarak görülen Galatasaray-Beşiktaş ve Fenerbahçe karşılaşmalarında bilet fiyatları daima yüksek tutulur. Atatürk Stadyumu’nda oynanan bu karşılaşmalarda resmi rakamlar ile içerideki seyirci sayısı arasındaki fark bir hayli fazla olmaktadır. Bu durumdan ise en çok yüksek hasılat bekleyen kulüplerimiz etkilenmektedirler. En son karşılaşmayı 30 bin kişinin izlediği tahmin edilirken, biletli seyirci sayısı 19 bin kişi. Bu kayıplar sonrasında Altay kulübü maçtan beklediği 600 bin liralık hasılatın ancak üçte bir olan 226 bin lirayı kasasına koyabildi.

Stat sorunu çözülmeli

Altay kulübü başkanı Melih Tandoğan’ın açıklamalarında malum şahıslar olarak nitelendirdiği kesimlerin yol açtığı kaçak girişlerin önünü kesmeleri gerekiyor. İzmir kulüplerini yönetenler Gençlik Spor Genel Müdürlüğü yetkilileri ve İzmir Valiliği nezdinde gereken başvuruları bir an önce yapmalılar. Ayrıca bu konuda sorumlulukları bulunanları da açıklamaktan kaçınmamalılar.
İzmir’in stadyum problemi bu son olaylar sonrasında yeniden masaya yatırılmalıdır. Artık adeta bir hapishaneyi andıran Alsancak Stadyumu ve maç seyretmenin bir keyiften çok eziyet olduğu Atatürk Stadyumu için harekete geçilmelidir.
Taraftarın müşteri olduğunu düşünenler Atatürk Stadyumu’nda özellikle kış ayında maç seyretmeye gidecek kaç kişi bulabilirler. İnsani yaşam koşullarının sağlandığı mekanlar olarak stadyumlarda maç seyretme keyfini İzmirli futbolseverlerden esirgememeliyiz.
Toplumsal yaşamdaki tüm olumsuz uygulamaları stadyumlara da taşımaktayız. Benim memurum işini bilir mantığının son yirmi beş yıl içinde tüm toplumu kemirdiğini unutmamalıyız. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın atasözü de yine bu topraklarda ortaya çıkmıştır. Desteklediği takımın maçına bedava girebilmek için binbir takla atan taraftar tipolojisi de yine bu toprakların ürünüdür. Stadyum kapısındaki hırsızlığı tıpkı hayatımızın pek çok alanında olduğu gibi hepimiz ucundan kıyısından işimize geldiği oranda destekliyoruz.
“Bir oyunu en fazla eleştirenler, oyunu bedava seyredenlerdir.”Çin Atasözü