Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bugün Basın Bayramı. Özgür basına ve bu içeriği doldurabilen tüm basın mensuplarına merhaba. Demokratik bir dünyaya merhaba

Merhaba dostlar; bugün 24 Temmuz Basın Bayramı. 10 Mayıs 1876’da basına getirilen tüm sansürler 24 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla kaldırılmıştır. İnsanların günlük haber alma kaynaklarının en önemlisi olan başta gazete olmak üzere tüm yayın organlarının özgürce çalışabilmesi üzerine ünlü gazeteci ve düşünce insanı Falih Rıfkı Atay tarafından, II. Meşrutiyet’in ilanıyla elde edilen basın özgürlüğü takvimi Basın Bayramı olarak önerilmiş ve kabul görmüştür.

Haberin Devamı

Özgür basına ve bu içeriği doldurabilen tüm basın mensuplarına merhaba. Demokratik bir dünyaya merhaba. Demokrasi için mücadele eden tüm insanlara merhaba. Irk, din, dil, mezhep ayrıştırmaları gözetmeden değil, bu tür ayrıştırmaları gönlünden dahi geçirmeyen insanlara merhaba. Kalbini saf, aklını saf tutabilmiş kalplerinin emrine verebilenlere merbaba. Her açıdan yeryüzünün en güzel, en bereketli, en verimli coğrafyası Anadolu’ya ve onun tüm cömertliğine milli duygularla bağlı kalanlara merhaba. İçinde ben olmadan söylenen sözlere, iyiden çok adil olabilen herkese, yaşam üzerine özgürce düşünebilenlere merhaba.

Hz. Mevlana der ki...

Doğunun en batısında, batının en doğusunda olmakla birlikte doğunun ve batının göz bebeği Anadolu’yu tarihte defalarca olduğu gibi yeniden yeryüzünün önder kara parçası haline getirmek için insan-ı kamil ahlakı ile gayret sarf edenlere merhaba. Ne yapması gerektiğini bilmesine rağmen yapması gerekeni yapacak güçten mahrum olmayanlara merhaba. Yaradan’ın birliğine uyabilen, uyduğunu anlatabilen, anlattığını yaşayabilen tüm dostlara merhaba. Can Yunus Emre’nin “Biz gelmedik, dava için biz geldik, sevgi için dostun evi gönüllerdir, bizler gönüller yapmaya geldik” sözlerini işitenlere değil, yaşayabilenlere merhaba.

Hz. Mevlana “Dostlar, dostlar birbirinizden ayrılmayın, başınızda birbirinizden ayrılma hevesi bulunmasın. Aslında hepiniz de birsiniz, ikilik düşüncesine kapılmayın, birbirinize yabancı olmayın. Vefasızlık etmeyin” diye bağırıyor. Vefa sahiplerine merhaba. Yüce Allah’ı bütün mahiyeti ile anlayabilenlere merhaba. Herkes için doğru olanı yapabilenlere ve doğruları işitme gücüne sahip olanlara merhaba.

Haberin Devamı

Kutsal kitabımız olan Kuran’ı işaret ederek insanoğluna zulmedenler, din üzerinden siyasi dava peşinde olan gafiller için Hz. Mevlana der ki: “Sen dokunulmaması gerken ilahi sözleri keyfine göre tevile kalkan laubali; Kuran’ı değil, kendini tevil et. Onu kendine uydurma, sen ona uy. O seni düzeltmeye gelmişken senin onu düzeltmeye kalkman ne edepsizlik. Kendin hastayken doktoru tedaviye kalkman ne abes.” Abesle iştigal etmeyenlere merhaba.

“Balığın çırpınması susuzluktandır, hiç su içinde olan balık suyun kıymetini bilir mi?” diyen Hz Mevlana; sahip olduğumuz tüm güzelliklerin kıymetini bilmemizi ve bu bilgi ölçüsünde korumamızı nasihat eder. Anadolu’nun bu zaman dilimindeki tüm milli, siyasi kazanımlarının değerini bilen ve onları koruyabilenlere merhaba. Her zaman, her yerde ve her makamda gurur ve kibrin esareti içerisinde olmayanlara merhaba. Âşıklar “İnsana aradığı şeye bakarak değer biçilir” derler. Aradığını gönülden gönüle giden yolda sevgi ile yol alırken ve saygı ile yol bulurken bulan âşıklara merhaba.

Haberin Devamı

Barışa, huzura ve sevgiye doğru

Yine Hz. Mevlana der ki: “Beri gel beri, ne zamana kadar bu yol vuruculuk, ne zamana kadar bu hır-gür, ne zamana kadar küçüklük-büyüklük teferruatları, ne zamana kadar kadınlık-erkeklik farklılıkları. Sen bensin, ben de senim işte. Sen, ben deyişim sadece anlatabilmek içindir. Ne sen var ne de ben! Yalnızca bir olan Yaradan var. Öyleyse bu dava neden?” Dermanını aşkta bulanlara merhaba. “Hiçbir şey olmayan bir şey, hiçbir şey olmayan bir şeye âşık olmuş; hiç var olmamış hiç var olmayanın yolunu kesmiş. Hepsi hayal, ya gerçek?” Barışa, huzura, sevgiye, saygıya, tevazuya, hoşgörüye ve bilgiye; salt gerçek olan bu gerçekliklere göre yaşayanlara merhaba.

1 Kasım 1831’de çıkarılan ilk resmi gazetemiz olan Takvim-i Vekayi, 1840’ta basılan ilk özel gazetemiz olan Ceride-i Havadis, Agah Efendi’nin çıkardığı Tercüman-ı Ahval, Şinasi’nin Tasvir-i Efkar, Namık Kemal’in İbret gazetelerini hatırlayarak günümüzdeki tüm gazetelere ve mensuplarına ve ilk mizah dergisi olan Diyojen aracılığıyla da özgür mizah dergilerine merhaba.

İnsan bildiği ölçüde özgürdür. Özgürleşmemizi sağlayan her şey bizi bilgeleştirir ve bilge insan memleketine ve vatanı olarak gördüğü dünyanın her yerine barış ve huzur götürür. Özünde bilge insan; biliyorum iddiasında olan değil, bilgiyi arayan bir yolcu olduğundan dolayı tüm yolculara merhaba.