İzzet Yıldızhan olayında “Basının olayı çarptırma ihtimali var” diyerek ‘yayın yasağı’ koymak, niyet okuyuculuğu ve kehanetten başka bir şey olmasa gerek
Ankara’da adının karıştığı olaydan sonra İzzet Yıldızhan hakkında verilmiş üç ayrı mahkeme kararında bir ayrıntı, daha doğrusu bir çelişki dikkatimi çekti...
Okurken dikkatinizden kaçmasın diye o cümlelerin altını özellikle çizdim.
Tarih: 29.10.2011...
T.C. Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi...
Sorgu No: 2011/253...
İzzet Yıldızhan’la Nihat Doğan’ın adının karıştığı olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Kenan Koçer’in türkücüyü tutuklanma talebiyle sevk ettiği mahkemenin hakimi Naile Gündoğdu Taş’ın verdiği karar şu:
“Şüphelinin üzerine atılı suçun vasfı ve mahiyeti, işlenişi, delil durumu, Zekai Tahir Burak Eğitim ve Araştırma Hastanesinin fiili livatanın olmadığına ilişkin doktor raporu, aynı ortamda ve tanık pozisyonunda bulunan bayanların kısmi anlatımları nazara alındığında, bütün delillerin toplanmış olması, suç vasfının da değişme ihtimali nazara alındığında tutuklama talebinin reddine...”
Tarih: 31.10.2011...
T.C. Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi...
Değişik İş No: 2011/329...
Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin Yıldızhan’ı serbest bırakmasına itiraz eden savcılığın başvurusunu değerlendiren Hakim Mahmut Kaya’nın verdiği karar:
“Şüpheli İzzet Yıldızhan’ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetine, ileride delilleri yok etme, gizleme veya değiştirileceği ve kaçması ihtimali hususunda somut bulgular bulunmadığından Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine...”
Tarih: 03.11.2011...
T.C. Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi...
Değişik İş No: 2011/1261...
Hakim Mehmet Akif Öndaş’ın, avukatlarının talebi üzerine verdiği yayın yasağı kararı:
“Soruşturma konusu olayda CMK’nın 157/1 maddesine göre soruşturmanın gizliliği kuralının ihlali şüphesini doğuracağının ve delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması, çeşitli basın organlarınca olayın çarpıtılarak yayın yapılması ihtimali bulunduğu ve kamuoyunun bilgilendirilmesine ilişkin ve yalnızca haber özelliği taşıyan haberler dışında soruşturmayla ilgili belge niteliğinde olan olaya ve kişilere yönelik yazılı ve görsel basında, medyada haberlerin önlenmesi ve yayın yasağı getirilmesine...”
Bu ne yaman çelişki
Yıldızhan’ın davasına bakan ilk mahkeme gibi, savcının itirazını inceleyen ikinci mahkeme de kararını, ‘bütün delillerin toplanmış olması’ üzerine bina ederken, yayın yasağını görüşen mahkemenin, gerekçe olarak ‘delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması’nı göstermesi ciddi bir çelişki değil mi?
Mahkemenin gerekçesindeki, ‘çeşitli basın organlarınca olayın çarpıtılarak yayın yapılması ihtimali bulunduğu’ vurgusu da ilginç. O kadar ‘soyut’ bir şey ki bu! Varsa ‘olayı çarptıran’ açarsın davayı, çakarsın cezayı...
“Basının olayı çarptırma ihtimali var” diyerek ‘yayın yasağı’ koymak, niyet okuyuculuğu ve kehanetten başka bir şey olmasa gerek.