Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

29 yıldır magazin gazeteciliği yapan biri olarak Önder Güney’in ‘Türkiye’nin Ünlüleri’ kitabında yazılanların çoğu bildiğim şeyler, ama buna rağmen her an elimin altında olması gereken bir kaynak. 340 sayfalık kitapta benim de ilk kez öğrendiğim şeyler var


‘Türkiye’nin İlkleri’ kitabının yazarı Önder Güney, ilginç bir çalışmaya daha imza attı. Güney’in yeni kitabı ‘Türkiye’nin Ünlüleri’nde ünlülere dair ‘yok’, yok!
Türkiye’nin ünlülerine dair merak edilen birçok şey var bu kitapta.
Hangi ünlünün hangi tarihte nerede doğduğundan, kimin kimle akraba olduğuna, hangi ünlünün neden öldüğüne, kimin kimle evlenip ayrıldığından etnik kökenlerine, tuttukları takımlardan asıl mesleklerine ve lakaplarına kadar her bilginin çetelesi var ‘Türkiye’nin Ünlüleri’nde.
29 yıldır magazin gazeteciliği yapan biri olarak kitapta yazılanların çoğu bildiğim şeyler, ama buna rağmen her an elimin altında olması gereken bir kaynak.
Önder Güney’in 340 sayfalık kitabında benim de ilk kez öğrendiğim şeyler var.
Örneğin şov dünyasının ünlülerinden bir kısmının fobisini ve takıntısını biliyordum, ama bunları alt alta yazınca ortaya böyle bir tablonun çıkacağını tahmin bile etmiyordum.
Güney’in kitabını okuyunca anladım ki, bayağı fobisi ve takıntısı varmış şov dünyasının ünlülerinin.

Haberin Devamı

En yaygın fobi uçak!
Hangi ünlünün ne fobisi ve takıntısı mı var?
İşte yanıtı:
Ajda Pekkan: Akmerkez (AVM).
Asuman Krause: Evlilik.
Aysun Kayacı: Evlilik.
Beren Saat: Taciz.
Bergüzar Korel: Uçak, sütlaç, dolmada kuş üzümü, deniz yosununa basamamak.
Berksan: Böcekler.
Burhan Öçal: Mantar.
Bülent Ersoy: Tek sayı takıntısı.
Ece Gürsel: Yanarak ölmek, böcekler, uçak.
Emrah: Uçak, hastalanma.
Emre Altuğ: Ceviz.
Emre Aydın: Yanlış anlaşılmak.
Demet Akalın: Evlilik.
Doğuş: Yükseklik, yılan.
Gülben Ergen: Yılan.
Hande Ataizi: Trafik kazası.
Hande Yener: Yükseklik.
Hayko Cepkin: Ellerini kaybetmek.
İbrahim Tatlıses: Simetri takıntısı, karanlık.
Kadir Çöpdemir: Kanser, yükseklik, işsiz kalma.

HANGi ÜNLÜNÜN NE TAKINTISI VAR
Kıvanç Tatlıtuğ: Yalnızlık.
Kutsi: Yükseklik, ayak burkulması.
Mustafa Sandal: Otomobiliyle tüp kamyonunun arkasından gitmek.
Müjdat Gezen: Simetri, denge ve hastalık takıntıları.
Nefise Karatay: Uçak.
Sezen Aksu: Uçak.
Soner Arıca: Yükseklik, yılan, kapalı yerde kalmak.
Tarkan: Turuncu renk, karanlık.
Teoman: Aynaya bakmak, ölüm.
Tolgahan Sayışman: Yalnız kalmak.
Tuba Büyüküstün: Magazin muhabirlerinin kamera ve fotoğraf makineleri.
Türkan Şoray: Uçak ve sosyal fobi.
Yalçın Menteş: Kravat takmak, düşme.
Yıldız Tilbe: Yalnız kalmak, karanlık.
Zerrin Özer: Böcekler, şeftaliye dokunmak.
Zeynep Beşerler: Balık.
Ziynet Sali: Deprem.
Zuhal Olcay: Kapalı alan.



NELER OLUYOR BİRAND’A?


Cüneyt Özdemir, bu hafta ‘Soru Yorum’da Mehmet Ali Birand’ı ağırlayacağını duyurdu Twitter’dan.
Ertesi gün baktım Mehmet Ali Birand, Sky Türk 360’da.
Korcan Karar soruyor, Birand yanıtlıyor.
‘MİT Soruşturması’nı yürüten savcılar, basın için ‘ikna odası’ açmış ve ilk ağırladıkları gazeteci kim?
Mehmet Ali Birand.
Söz konusu kendisi değil de, başkası olsa Birand ne derdi bu durumda?
“Neler oluyor kuzum?”





RADYODA TAKLİT ÜRÜN REKLAMI!


Devlet, ‘korsan’ın önüne geçmek için habire kanun çıkarıyor.
Kanun çıkarmakla bitmiyor iş.
Emek hırsızlığı yaparak kolay yoldan vergisiz kazanç elde etmeye alışık olanlar, “Kanun çıktı, bu iş yasaklandı” diye son vermiyor korsan üretimine. Polis ve jandarma, operasyon yapmadıkça geçmek mümkün mü ‘korsan’ın önüne.
Jandarma ya da polisin yaptığı her operasyonda binlerce korsan CD, DVD veya kitap ele geçiriliyor.
Korsancıların ‘seri üretimi’ bir müddet hız kesiyor, sonra yeniden tam gaz sürüyor.
Sadece müzik, film ve kitap dünyasının derdi değil korsan.
Bir de ‘marka ürünleri’ taklit edenler var.
Ürünleri taklit edilen firmaların avukatları başvuru yaptıkça polise, baskın yapıyorlar imalathanelere.
Oralarda da binlerce ‘taklit ürün’ geçiriliyor ele.
Bunlar işin bir ayağı.
Marka ürünleri taklit edenlerin hiçbiri reklamını yapmıyor bu işin.
Çünkü aynı marka ürüne 1000 TL vermek yerine 100 TL vermek işine geliyor ‘yurdum insanı’nın... Şimdi anlatacağım olay taklit ürün işinin pik noktası.
Yeni ve yerli bir cep telefonunun reklamını dinledim radyoda.
Duyduklarıma inanamadım.
‘Blackberry 9700’ün aynısının yerlisi’ olduğunu açık açık ilan eden bir reklamdı bu.
“Blackberry 9700’e 1.500 TL vereceğinize, gelin aynısını 299 TL’ye bizden alın” diyen bir reklam radyolarda nasıl yayınlanabilir?
Şaka gibi!