Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ön jüri üyelerinin aday olan 41 branştaki, 8 yüz 20 yapımı izleyip, oy vermiş olması imkansız. Peki böyle bir yöntemle objektif bir sonuç elde etmek mümkün mü? Değil tabii ki


Son ‘Yeşilçam Ödülleri’nin sahiplerini bulduğu geceden birkaç gün önceydi. Bir dizi yapımcısı, yeni projelerini anlatmak için ofisine davet etmişti beni. Gittiğimde bir dizi oyuncusuyla kafa kafaya vermiş, önlerindeki formları dolduruyorlardı.
Yapımcı, “İyi ki sen varsın, bu filmlerin çoğunu izlemedim. Sen çoğunu izleyip yazdın, o yüzden yardımını esirgeme lütfen” dedi. Ardından dizi oyuncusu söze girdi: “Vallahi ben de izlemedim bu filmlerin çoğunu.”
‘Yeşilçam Ödülleri’ni belirleyen ‘büyük jüri’deki diğer üyelerin çoğunun da bizim dizi yapımcısı ve oyuncusundan farklı olduğunu sanmıyorum. İzlemediklerini mecburen es geçmiş, izledikleri arasından beğendiklerine oy vermişlerdir. Bu konuyu o zaman değil de şimdi gündeme getirmemin sebebi ‘Yerli Emmy Ödülleri’ diye lanse edilen ‘İsmail Cem Televizyon Ödülleri’ndeki oylamanın da benzer şekilde yapılmış olması.
Önce her kategoride 20’şer aday belirleniyor. Sonra ‘ön jüri’ 20 adayı beşe indiriyor. Son jüri toplantısında da her daldaki beş aday oylanıp, birinciler seçiliyor. Şimdi bu yarışmanın ön jürisindeki dokuz kişiden biri, “Ben önümüze gelen 8 yüz 20 aday yapımı izleyip, oyumu ona göre verdim” diyebilir mi? İmkansız bir şey bu çünkü. 8 yüz 20 yapımdan vazgeçtim, adaylar beşe indiğinde onları değerlendiren jürinin tüm aday yapımları izlemiş olması mümkün mü?
Jürideki birkaç kişinin bunu başarma olasılığı var, ama diğerleri mümkün değil öyle bir zaman ayıramazlar bu iş için. Peki böyle bir yöntemle objektif bir sonuç elde etmek mümkün mü? Değil tabii ki.
Çünkü gösterilen adaylar arasından ‘en iyileri’nin seçildiği değil, jüridekilerin bir şekilde izlediği ya da haberdar olduğu yapımlara oy verdikleri bir sistem bu. 41 branşta toplam 8 yüz 20 aday gösterilmeyip de jüri üyelerine “Her kategoride en beğendiğiniz yapımı yazın” denseydi de ‘İsmail Cem Televizyon Ödülleri’nin ilkinde ödülleri alanlar aynı olurdu. Demem o ki, 8 yüz 20 adayın gösterilmiş olması tamamen ‘göstermelik’ bir durum. Kanaatim o ki, seneye şöyle bir yöntem denense eleştirilerin en aza ineceği bir değerlendirme yapılmış olur.

Dizi format, senaryosu özgün!
‘İsmail Cem Televizyon Ödülleri’nin ikincisinin adaylarını belirleyecek ‘ön jüri’ şimdiden belirlenmeli. Ön jüridekiler ‘dizi’, ‘belgesel’, ‘yarışma’ gibi kategorilerden, ilgi alanlarına giren branşları takip edip, adaylarını belirlemekle görevlendirilmeli. Böylece jüridekiler, izlemedikleri yapımlarla, izlediklerini aynı kefeye koyup oylama mecburiyetinden kurtulmuş, ödüller de hakkaniyetle dağıtılmış olur.
Bu yöntemin ‘olmazsa olmaz’larından biri de şu: Jüride görev verdiklerinizin de televizyonculuk konusunda uzman olması şart. ‘Bir Kadın Bir Erkek’ gibi yabancı format bir dizi, ‘en özgün senaryo’ dalında aday gösteriliyor ve finaldeki beş aday arasına kalıyorsa, bu konuda çuvalladığınızın resmidir.
‘Gezelim Görelim’, en iyi kültür sanat programı seçilip, ödüle layık görülüyorsa bu sözün bittiği yerdir. ‘Gezelim Görelim’ başarılı bir gezi programı. Hadi diyelim ki programı hazırlayıp sunan Nuray Yılmaz, gittiği yerlerin kültürlerini de tanıtıyor. Peki ya sanat?
Bir de ulusal kanallarla tematik kanalların yapımları aynı kefeye konmamalı. Ulusal kanallardaki yapımlar ayrı, tematik kanallardakiler ayrı ayrı yarıştırılmalı.

İlk ‘Emmy’nin ihmal ettikleri
Gamze Karaman, kimliksiz nasıl uçtu?
Katıldığı güzellik yarışmasıyla adını duyurduktan sonra sunuculuk ve oyunculuk yapmaya başlayan Gamze Karaman da ‘İsmail Cem Televizyon Ödülleri’ için Antalya’ya gidenler arasındaydı. Zira Karaman’ın sunduğu Star TV’nin ‘Süper Star Life’ı, ‘en iyi magazin programı’ dalında finale kalan beş yapımdan biriydi. Program ödül alamadı, ama sunucusu Karaman, şık kıyafeti ve güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Aynı masayı paylaştığımız Karaman’ın gece boyunca cep telefonunu elinden düşürmeyip, sürekli mesajlaşması dikkatimi çekti. Karaman, törenin ardından, uyumadan havaalanına gitti. Karaman’ın sabah saat 09.40’ta sunması gereken canlı yayını vardı, ama İstanbul’a uçması kolay olmadı. İçinde kimliği ve kredi kartlarının bulunduğu cüzdanı otelde unutan Karaman, bu yüzden uçağını kaçırdı. Sabah saat 04.00 sularında annesini uyandırıp, pasaportundan T.C. kimlik numarasını öğrenip polislere beyan eden Karaman, bir sonraki uçağa bilet alıp öyle uçtu.