KISA METRAJ BiR SÜPERSTAR ANALiZi

Hakan Gence’nin Hürriyet Pazar’da başlayan, hafta içine dalga dalga yayılarak devam eden Süperstarla 5 gün, 5 gece hikâyesi uzun uzun okutuyor, bol bol baktırıyor. Aynı zamanda derin derin düşündürüyor. Şöyle ki...

90’larda Ajda Pekkan demek, uzaklarda bir yerde, şehrin ücra köşesindeki şatosunda, kedileriyle mutlu mesut yaşayan bir süperstar demekti. Arada havaalanında görüntülenir, arada Türkbükü’nde Maça Kızı’nda belirir, “O geçen Semiramis miydi, yoksa Ajda mı?” diye Pekkan falları açılırdı plaj kenarında. 2003 yazında gelen single ‘Sen İste’ ve ardından Nişantaşı Buz’da ufak çaplı konserler vermesiyle ‘Beyaz Türk’e yeniden hatırlattı yüzünü.Derken, birileri Süperstar’ın ‘tuşuna’ bastı. Ve olanlar oldu ona...

Kendisinden beklenmeyen bir ortalığa dökülme, hep göz önünde olma girdabına girdi. Her yaza bir hit, her sezona bir koleksiyon, her haftaya iki konser, her Somaliye bir Ajda, aralara incelikle serpiştirilmiş çarşaf çarşaf Hürriyet röportajları, boy boy Nihat Odabaşı pozları süperstarı farklı bir mertebeye taşıdı. 2010’lar gündemden düşmeyen ve bununla beslenen, sahneden inmeyen ve bununla ayakta durabilen, kendi deyimiyle bir ‘survivor’ çıkardı süperstarın içinden.

Ajda’yı bu kadar dik, bu kadar taş tutan yaptığı sporlar, uyguladığı diyetler değil, topladığı “Bu yaşa rağmen, bu ne enerji” gazlamaları. Bu kadar üretken kılansa ‘Doldum, doldum da taştım’ hâli değil, gözden/çaptan düşme korkusu. Yaş ilerledikçe bu gazla karışık iltifatlara daha çok ihtiyaç duyuyor, o sihirli lafı söyletmek adına daha çok çalışıyor, daha çok üretiyor. 2012’nin Ajda Pekkan’ından her şey beklenir. Yollara düşüp konser rekoru da kırar, kağıda kaleme sarılıp kitap da yazar. Her ne kadar “Ajda Pekkan markasına hizmet ediyorum” gibi şık ve ölçülü laflarla işi ‘Ne yapıyorsam siz hayranlarım için’e getirse de işin aslı şu: Dozu iyice artmış tüm o pozlar, laflar, projeler zamana karşı amansız bir mücadeleye girmiş bir Amazon savaşçısının meydan muhaberesinde kullandığı toptan, tüfekten başka bir şey değil. Yıllar geçtikçe savaş daha da kızışacak belli. Süperstar hayranlarını üzmeyelim. Ajda’nın da dediği gibi: “Merak etme sevgilim, Amazonlar asla ağlamaz”

SOSYAL MEDYA KESiNTiSi Mi, DiZi PROMOSYONU MU?

Hafta sonu fotoğraf paylaşım aplikasyonu Instagram çöktü, sosyal paylaşım bağımlıları elden ayaktan kesildi. ‘Gitti evimin direği’, ‘Yetim kaldı uyuyan kediler, kahvaltı sofraları’ tweet’leriyle dindirilmeye/paylaşılmaya çalışılan Instagram acısı, birkaç dakika arayla bbm ve whatsapp messenger gibi anında mesajlaşma uygulamalarının da çöküşüyle, üçe beşe katlandı. Kesintiye uğrayan sosyal paylaşım, hafta sonu hafif hafif “Ne yapardık o siteler, o aplikasyonlar olmasaydı biz?” geyiklerini fitilledi. Sorunun daha büyük çaplısını, elektriksiz/ ‘unplugged’ bir yaşamın neye benzeyeceğini yakında başlayacak ‘Revolution’ dizisi tarif edecek. Lost’un yaratıcısı J.J. Abrams’ın yeni dizisi ‘Revolution’a dair tanıtım çalışmaları başlamışken bir ara “Bu kesintide Abrams’ın parmağı mı var?” söylentileri dolaşsa da Instagram’ın, bbm’in hayata dönmesiyle, sorular unutuldu, eski düzene dönüldü. ‘Paylaş babam paylaş’cılar, geçici kesinti ders çıkarmadıysa, yeni dizi ‘Revolution’dan öğrenecekleri çok şey var.