Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tophane’deki galerilere düzenlenen saldırıdan daha dehşet verici olan, kimi haberlerde gördüğümüz ‘olanı normalleştirme’ çabaları

“Emniyet ve belediyeden aldığım bilgiye göre çıkan kavga içki yüzünden değil sokaktan geçen bir kadına sarkıntılık yüzünden çıkmış.”
Kimin sözü bu? Biricik Suden’in. İstanbul’un bir semtinde, sanat galerileri saldırıya uğramış, cam çerçeve indirilmiş, içeridekiler hastanelik olmuş, bu konuda fikir beyan etmesi istenen Suden’in cevabı bu.
Kendisi modacı, eşi Mazhar Alanson Türkiye’nin önde gelen müzik insanlarından biri ve bir sanat olayına düzenlenen saldırıya gösterdiği tepki bu olabiliyor. Üstelik daha soruşturması süren bir olay hakkında, ‘emniyetten ve belediyeden’ aldığı bilgiye dayanarak!
Kaldı ki ortada bunu doğrulayacak hiçbir kanıt, ‘taciz edildiği’ gerekçesiyle şikayetçi olmuş bir kadın, o var sayılan taciz üzerine çıkmış bir ağız dalaşı filan yokken. Yani bir ‘kavga’ yok burada, bir ‘saldırı’ var.
Buradan çıkardığım sonuç: Eğer bir MFÖ konserinde biri bir kadına laf atıldığını iddia ederse milletin toplanıp sahneyi taşlamasını, konser mekanını yerlebir etmesi makul bulacak Biricik Hanım.

Haberin Devamı

Acar tedirgin değilmiş
Salı akşamı Tophane’de meydana gelen galeri saldırılarının dehşet vericiliği bir yana, beni en çok bunu ‘normalleştirme’ hatta ‘hafifletme’ çabaları terörize ediyor. Bir izah bulma, başına bir ‘gerçi’, bir ‘ama’ ekleme denemeleri.
Olayın ertesi günü NTV’de Mirgün Cabas’ın programına konuk olan ressam İsmail Acar’da da vardı aynı durum. Birkaç yıldır Tophane’de yaşayan Acar, hiç tedirgin değilmiş orada. “Ortada aslında anlatıldığı boyutta bir çarpışma ve çatışma yok” diyor. Lakin, ‘oraya gelen insanlar’, ‘oradaki insanları’ çok görmezden geliyorlar, onları yok sayıyorlar, onları küçümsüyorlar, bütün telaş o.”
Oraya gelen insanlar ‘işgalci Beyaz Türk’ler’ oluyor. Yerli halkı ‘yok sayıyor’ hatta ‘küçümsüyorlarmış’. Bunu nasıl beceriyorlar onu açıklamıyor İsmail Acar, ama kendisi 500 kişilik partiler veriyor, hiç de rahatsız edilmiyormuş. Otoparkçıydı, esnaftı, kazançlar elde ediyormuş onun organizasyonlarından. Saldırıya uğrayanlar ne yaptılar peki bunu hak etmek için? “Buranın otoparklarını,
bakkalını çakkalını kullanmayın” diye bildiri mi yayınladılar?
“Sanat sadece biz eserler yaparız, toplumu hiç önemsemeyiz diye bir
kavram değildir” diye devam ediyor sözüne ressam Acar. Bana göre en güzel cevabı da ertesi gün Habertürk gazetesinde yayımlanan ifadesiyle bir Tophane esnafından alıyor: “Sanat yapmak isteyen Şişli’ye gitsin.”

Haberin Devamı

Mahalle kültürü böyle bir şey midir?
Yani ılımlısı, olumlusu, yapıcısı, herhangi bir türü değil, ‘sanat’ın kendisi toptan istenmiyor burada. ‘Mahalle kültürüne’ zarar verdiği gerekçesiyle. www.tophanehaber.com sitesindeki yorumculardan biri “Galerilere evet mi, hayır mı?” diye referandum yapılmasını öneriyor mahallede! Dünyanın hangi yerinde görülmüş ki galerinin ‘kültüre zarar veren’ bir şey olarak görüldüğü?
Hem mahalle kültürü böyle bir şey midir Allah aşkına? Diyelim ki oraya gelenler ‘yabancı’lar, ‘sizden’ değiller, - kendi ülkelerinde niye yabancı sayıldıkları ayrı bir konu - misafire taşla, sopayla saldırmak mahalle kültürünün bir parçası mıdır?
“Onlar da sokağa çıkmasalardı”, yok efendim “Oranın insanlarını görmezden gelmeselerdi”, “Kaldırımları işgal etmeselerdi.” Bunların hiçbiri olanı açıklamaz, haklı göstermez, hafifletmez. Sadece yenilerine zemin hazırlar.