Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen hafta vicdanı olan herkesin ortak derdi, İstanbul Küçükçekmece’de beş yaşında bir çocuğun uğradığı istismardı. Maalesef ne ilk ne de korkarım ki sondu, üzücü olsa da kabul etmemiz lazım, böyle bir gündemimiz var Türkiye’de. Çok üzücü, geleceğe dair çok umut kırıcı.

Bizler bu şehirde annemiz pencereden seslendiğinde cevap verecek uzaklıkta olmak kaydıyla bütün gün sokakta oynayarak büyümüş çocuklarız. Gönül isterdi ki bizden sonrakiler de aynı özgürlüğü, aynı rahatlığı yaşayabilsin. Hangi köşe başından bir sapık çıkacak diye korkmayalım çocukları sokağa salarken. Olmadı, olamadı.

Haberin Devamı

Ama çözümün “Madem böyle bir ülke haline geldik,
o zaman çocukları eteğimizden ayırmayalım” şeklinde çözülmeyeceği de açık. Nasıl çözülecek? Yasalar buna asla göz yummayacak, çocuğun beyanına yüzde yüz inanacak, hiçbir çocuk istismarcısının cezası hiçbir sebeple hafifletilmeyecek, tacizciler, tecavüzcüler sokaklarda el kol sallayarak gezmeyecek, öyle olacak.

Tabii aklıma ilk olarak aile içi tacizler, bizzat ev içinde yaşananlar, çok güvenilen komşu amcalar, dayılar geldi ama zaten tam da aynı gün öyle bir haber düştü ki ajanslara, üstüne söylenecek söz kalmadı. DHA’nın haberinden aktarıyorum: Muğla’da Tuncay Ç. adlı kişi, bir ilkokulun bahçesinde iki çocuğu taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alınıp adliyeye sevk ediliyor ve hem mağdur çocukların hem de görgü tanığı arkadaşlarının ifadesi sonucunda tutuklanıyor.

Peki biz bu ismi nereden biliyoruz dersiniz? Bir başka çocuk tacizi vakasından!

Tarihler 29 Temmuz 2016’yı gösterirken, Tuncay Ç. torununun arkadaşı olan dokuz yaşındaki Yağmur K.’ya tacizde bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınmıştı. Küçük çocuğun kalbi mahkemede tacizcisiyle karşılaşma stresine dayanamamış, Yağmur K. duruşma öncesi kalp krizi geçirip hayatını kaybetmişti. Aile çocuklarının ölümünden sorumlu tuttuğu adama dava açmış ancak suçlamaları reddeden Tuncay Ç. tahliye edilmişti. Ta ki iki yıl sonra yeniden çocuk taciziyle gündeme gelene kadar...

Ne diyeceğiz şimdi? “Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar...” mı? Peki çekirgelerin defalarca sıçramaması kimin sorumluluğunda? Ne yapacağız, ilkokul bahçesinde çocuklarına sahip çıkamadıkları için anne babaları mı suçlayacağız? Bu adam tacizle suçlandığı ilk sefer tutuklanıp cezaevine konsaydı yasalar bu iki çocuğu korumuş olacak mıydı, olmayacak mıydı?