Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ne kadar tehlikeli bir yere gittiğimizin farkındasınız, değil mi? Kadına şiddet arttıkça, tecavüzcüleri, katilleri cezalarını bulmadıkça, faturalar kadınlara kesildikçe toplumdaki öfke bileniyor. Sağduyu da giderek mumla aranır hale geldi. Bulunduğumuz noktada, bir kadın bir erkeği öldürdüğünde alkışlamaya başladık. O kadar ürkütücü ki.
Geçtiğimiz hafta, Altınordu’da 60 yaşında bir kadın, 75 yaşındaki kocasını öldürdü. Polisler tarafından götürülürken de kelepçeli ellerini kaldırarak gazetecilere “Çekin gardaşım çekin”, dedi; “Hep erkekler mi öldürecek? Bir de karı öldürsün.”
Baktığın zaman çok anlamlı görünen bir cümle, bir isyan. Aralarında şiddetli geçimsizlik olduğunu söylüyor, o gün de kavga ediyorlarmış, Semra Ö. önce elindeki cam sürahiyi kocası Recep Ö.’nün kafasında parçalamış, sonra da adamı
15 yerinden bıçaklamış. Yetmemiş, cam parçalarıyla ellerini ve kulaklarını kesmiş. Diyor ki, “Ben onu öldürmesem o beni öldürecekti.”
Tabii, bu da mümkün. Ama henüz bir iddiadan ibaret ve ortada kayıtsız şartsız ‘öz savunma’ diyebilmek için fazla şiddetli bir tablo var. Belki kendisi de şiddet görüyordu, günü geldi, canına tak etti, gözü karardı artık, olabilir. Ama şu an bu yönde bir bilgimiz de yok, sadece kendi ifadesi var. Bazı kadın platformlarının ve de twitter ahalisinin desteğini, neredeyse ‘sevincini’ anlamakta güçlük çekiyorum o yüzden. Ne oldu da ‘Helal sana teyzem’lik hale geldik? Ortada bir cinayet var, alkış tutmak istediğinizden emin misiniz? Aralarında ne geçtiğini bilmiyorsunuz, neye dayanarak ‘öz savunma hakkını kullandı’ diye veriyorsunuz haberi? Yoksa artık her erkek öldürüldüğünde sevinecek miyiz? Çözüm bu mu yani?
‘Hep mi erkekler öldürsün?’müş. Hayır, mümkünse kimse öldürmesin, bu olmalı derdimiz. Şiddete nereden gelip kime yöneldiğine bakmadan karşı çıkmazsak, kadın cinayetlerini durdurmayı değil, onların intikamını almayı hedeflersek, gittiğimiz yol yol değil, varacağımız yer daha da karanlık.

Haberin Devamı

Kar topu cinayetinde adalet umudu

17 Şubat 2015’te kar topu oynarken bıçaklanarak öldürülen Nuh Köklü, tanıyan tanımayan vicdan sahibi insanların kanayan yarası. Bir insanın sadece attığı kar topu bir dükkanın camına geldi diye kalbinden bıçaklanabildiği bir toplumda yaşıyor olmak yeter. Üstelik ölenin suçlu çıkması, öldürenin “Asıl o bana saldırdı” diyerek elini kolunu sallayarak çıkması da an meselesi, örneklerini gördük.
Fakat cuma günü görülen duruşmada savcı, gazeteci Nuh Köklü’nün katili için müebbet hapis istedi. Dava 27 Mayıs’a kaldı, hakim ne karar verecek bilinmez ama yine de bir adalet umududur, kafası kızanın eline bıçağı alıp sallamasının önünde bir engeldir, haftanın iyi haberidir.

Haberin Devamı

Sadaka taşına dair düzeltme

Geçtiğimiz hafta Gölcük Mecit Kavan İmam Hatip Ortaokulu’nda açılan TÜBİTAK 4006 Bilim Fuarı’ndan söz etmiştim. Ve burada bulunan ‘sadaka taşı’ndan. Öğrencilerin ihtiyacı olan arkadaşlarıyla dayanışmak için hazırladığı bu projenin çok anlamlı olduğundan söz etmiş ve fakat “Ne işi var bilim fuarında?” diye sormuştum. Okulun müdür yardımcısı Demircan Kaymak’tan son derece nazik bir uyarı telefonu aldım. Sadaka taşı öğrencilerin ‘tutum’ konusunda hazırladığı bir projeydi, bilim fuarının bir parçası değildi. Orada TÜBİTAK tarafından tescillenmiş 35 eser yer alıyordu ve onların arasında doğal olarak sadaka taşı yoktu. Açılışa giden muhabir arkadaş kendisinin bildiği bir niyetle bunu böyle sunmayı tercih etmiş, haber böyle yayılmıştı. Öğrencilerin çok üzüldüğünü söyledi Demircan Bey, umarım bu düzeltme ve özür onların üzüntüsünü bir parça giderir.