Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu mahkemeler kadın katillerine indirim üstüne indirim yaptıkça bize de durup durup aynı soruyu sormaktan başka çare kalmıyor maalesef: Kadın cinayetleri söz konusu olduğunda şu yasaları işletirken, şu kararları verirken eliniz neden bu derece titriyor?

Şimdi sözünü edeceğim mahkeme heyetinden kendilerini Funda Gülmez’in ailesinin yerine koymalarını rica ediyorum. Bir kızınız var, gözünüz gibi bakmış, büyütmüş 25 yaşına getirmişsiniz. Ömrünün baharı dediğimiz mevsimde henüz. Kim bilir neler yaşayacak, hayat ona ne sürprizler hazırlayacak. Tatlı günler, acı günler... Bazen düşecek, sonra kalkacak, başına tatsız şeyler de gelecek ama böyle böyle kendi yolunu bulacak. Buna hazırsınız.

Haberin Devamı

Ama şuna değilsiniz: Bir gün bir apartman dairesinde kızınızın naylon poşete sarılı cesedini bulmak yok, tahayyül edebildiğiniz kötülükler arasında. 25 yaşındaki kızınızı ‘erkek arkadaş’ kisvesi altındaki bir katile kurban vermeyi hesaplamamışsınız.

Ve böyle dayanılmaz bir acıyla yüz yüze kalan her anne baba gibi tek derdiniz var o saatten sonra: Kızınızın hayatına son veren kişinin - kişilerin hak ettiği cezayı alması. Klişe deyişle, ‘adaletin yerini bulması’ ki aslında birinin hayatına bile isteye - planlaya son verilmişse orada yerini bulacak bir adaletten söz edebilmek zaten çok zor. Giden gitmiş bir kere. Ama bari yenileri olmasın, kadın katilleri bir de mahkemeden cesaret bulmasın, dert bu.

İzmir Çiğli’de meydana gelen bu vakada hiç değilse katil Ümit Şentürk yakalanıyor, suçunu itiraf ediyor. Yalnız da değil, ona yardım eden ve sonrasında delilleri karartan iki arkadaşı var. Kendisi tasarlayarak adam öldürmekten ömür boyu hapis, diğerlerinden ilki 20 yıla, ikincisi altı yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyor.

Mahkemede klasik bahanelerden birine sığınıyor sanık: “Aldatıldığımı öğrendim, ihaneti kaldıramadığım için Funda’yı öldürdüm”. Aldatılmanın bir cinayet gerekçesi olarak kabul gördüğünü biliyor. Bir şey daha biliyor: Mahkemede efendi olmanın işe yaradığını.

Nitekim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatının da hazır bulunarak en üst sınırdan indirimsiz ceza talep ettiği duruşmada mahkeme heyeti sanığın ömür boyu hapis cezasını 25 yıla indiriyor. Sebep? Haksız tahrik değil, bu sefer “Mahkemedeki iyi halinden” etkilenerek. “Çok pişmanım, vereceğiniz karara saygılıyım” demiş çünkü.

Haberin Devamı

Hayır, ne yapacaktı saygılı olmayıp? “Oh iyi ettim, bir daha olsa bir daha öldürürüm, cezayı da hak ettiğimi düşünmüyorum, serbest bırakın beni” diyen, mahkeme heyetine sayıp söven birilerine mi rastlıyorlar ki 25 yaşında bir kadının katiline ömür boyu hapis cezası vermekten kaçınıyorlar? Hepsi pişmandır sorsanız, hepsi de saygılı.

Başladığımız noktaya geri dönersek, mahkeme heyetine sormak istiyorum: Siz olsanız ne yapardınız? Funda’nın annesi Sevim Gülmez “Medya kızımı suçlu gösteriyor, katili kıskançlığa sığınıp ceza indirimi elde etmeye çalışıyor” diye bas bas bağırıyordu, haklı çıktı sonunda. Sahi, siz ne yapardınız kızınızın katili sırf pişman olduğunu söyleyip özür dilediği için sempati toplasa, sizin çocuğunuz toprağın altındayken o “iyi hal” gösterdi diye cezası hafifletilse?

Haberin Devamı

Bu hangi adalete sığıyor, vicdan müessesesi neden hep güçlüden yana işliyor anlamak mümkün değil...