Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kedilere, köpeklere -ve dahi gelinciklere- mikroçip taktırarak onları kayıt altına alma, kimliklendirme işlemi yıl bitene kadar gündemimizi meşgul eden konulardandı. Biz derken evinde, bahçesinde kedi köpek (gerçekten gelincik besleyen de var mı?) bakan arkadaşlarımızı kastediyorum tabii. Beraberinde bir dolu soruyu getiren bir uygulamaydı bu, hatırlarsanız. Değil hayvan sahipleri, veteriner hekimler bile final düdüğü çaldıktan sonra neler olacağını öngöremiyordu. Benim gibi hayvanını bir kafese koyup kliniğe götürmekte zorlananlar, ona takılan mikroçipin sekiz - on yıl içinde kansere yol açabileceği söylentilerinden tedirgin olanlar, başka bir canlının bedenine bu şekilde kalıcı bir müdahalede bulunmaya hakkımızın olup olmadığını sorgulayanlar kararsızlıklar içinde tükettik bize tanınan süreyi. Bu arada zaten mikroçipler ve kimlikler tükendi. İstesek de taktıramıyorduk, malzeme yoktu elde. “Nasıl olsa süre uzatılır” dedik, uzatılmadı. Ama Tarım ve Orman Bakanlığı’nca şöyle bir imkân yaratıldı: Yıl sonuna kadar beyannameyle müracaat ettiğimiz takdirde kayıt işlemimizi yaptırıp cezai işlemden kurtulabiliyorduk, mikroçipi de bilahare taktırabilecektik, zaman sınırlaması yoktu, zaten hali hazırda ortada mikroçip de yoktu.

Haberin Devamı

Ben çok şükür veteriner hekimimizin yönlendirmesiyle bu yöntemi uyguladım, çipimiz olamadı ama beyannamemiz var. Birçok kişinin bundan haberi bile olmadı, o ara mikroçip bulamadılar, taktıramadılar. Şimdi de zamanı kaçırdıkları için kara kara bu cezayı vermeden kedilerini, köpeklerini nasıl tedavi ettireceklerini düşünüyorlar. Az değil, hayvan başına ödemeleri gereken ceza 3.469 TL. Hayır, mikroçip kaydının zorunlu olmasını bir derece anladım da cezayı açıkçası anlayamıyorum. Zaten euro ile doğru orantılı olarak artan ilaçlar, klinik masrafları ve yüzde 18 KDV ile iyice el yakan mamalar sayesinde hayvan beslemek büyük bir lükse dönüştü. Bir de “Kaydı kaçırdınız” cezası. Hayvanı tedaviye götürünce mikroçip takılmasını zorunlu kılın olsun bitsin, ne için cezalandırılıyoruz?

Haberin Devamı

Bu uygulamanın amacı hayvanların bilinçsizce sahiplenilip sonra kolayca sokağa terk edilmesini engellemek idiyse korkarım ters tepmekte. Süre dolduğundan beri cezayı ödememek için hayvanları kayıt altına aldırmadan sokağa terk etmelerin hızla arttığına dair birçok haber çıktı. Bu uygulamadan önce bile sadece tedavi masrafları yüzünden çöpe terk edilen kaç ev kedisi, köpeği biliyorum. Bir hayvanla ilişkiye bu şekilde yaklaşan insanları kayıtla falan caydırma fikri bana hiç inandırıcı gelmiyor. Hatta hep daha radikal kurtulma çözümleri bulmalarından korkuyorum.

Peki, kimi caydırır bu uygulama? Sizin, benim gibi insanları. Benim tanıdığım hayvan sahipleri arasında para için kedisinden, köpeğinden vazgeçecek kimse olmadığı için, onlar bir yandan para biriktirirken, bir yandan heyecanla bu cezalara af çıkmasını ummaktalar. Şu anki tabloda hayvanlar türlü işkenceler görür, katledilir, sorgusuz sualsiz ormana, yola, çöpe terk edilirken, cezalar en çok onlara sorumlukla bakmaya çalışanlara işlemekte.