Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sona eren “Karadayı” dizisi, Bergüzar Korel’in oyuncu olarak kendini ispat ettiği işti. Hayatında ise kadın olarak kendini en çok beğendiği dönemde...

Hatırlar mısınız, bir ara memleketçe “Bir gece için bir kadına ne kadar ödenebilir?” konusuna kilitlenmiştik. Sorunun “150 bin dolar için bir gecelik ‘ahlaksız teklifi’ kabul eder misiniz?”, “Çocuğunuzun hayatı söz konusu olsa ne dersiniz?” gibi versiyonları da vardı.

Çünkü “Binbir Gece” diye bir dizi başlamış, orada “Bütün kadınların aklı fikri paradadır” gibi önyargılara sahip olan işadamı Onur (Halit Ergenç), hasta oğlunun canını kurtarmaya çalışan gururlu anne Şehrazat’a (Bergüzar Korel) bu savını test etmek için 150 bin dolar önermişti.

Haberin Devamı

Biz de zamanında “Ahlaksız Teklif” filminde doyamadığımız bu konuyu bir kez daha enine boyuna masaya yatırmıştık. Bu arada, oynadığı dizi karakteri değil de kendisi bu teklife maruz kalmış gibi sorularla karşılaşan 24 yaşında bir genç oyuncu da şöhrete böyle “merhaba” demiş oldu: Sinema oyuncusu çift Tanju Korel ile Hülya Darcan’ın kızları Bergüzar Korel.

Aradan sadece dokuz yıl geçti, şimdi o, genç kuşağın en önemli dizi oyuncularından ve kocası Halit Ergenç’le Türkiye’nin “rüya çiftlerinden” biri.
En çok da beş yaşındaki oğlu Ali’nin annesi tabii, ki birbirine müthiş bağlı, bütün fertlerin her akşam birlikte sofraya oturduğu, çocukların banyodan sonra anne babalarının elini öptüğü bir evin kızı olarak aile, onun en önemli önceliklerinden biri.

Sıkı kurallarla yetişti

27 Ağustos 1982’de Korel ailesinin ikinci kızı olarak İstanbul’da dünyaya geldi Bergüzar Gökçe. “Yadigar” anlamına gelen ismini, babasının anneannesinden aldı. Oyunculuk çocukluk hayali değildi, zaten babası da hiç yönlendirmiyordu iki kızını da bu işe. Kulağında babasının “Bir işle bir anda gündeme gelip sabun köpüğü gibi yok olman mümkün” cümlesi, spora verdi kendini. Sakatlık geçirmese, belki voleybolcu olarak tanıyacaktık kendisini.

Babasının sıkı kuralları vardı, saat 17.00 dedin mi eve girmesi, ailesinin koruma alanından fazla uzaklaşmaması gerekiyordu. Bu yüzden ortaokulda “çiroz” diye çağrılırken lisede serpilip güzelleşen genç kızın 20 yaşına kadar erkek arkadaşı olamadı. Bir tek konuda kararlı bir şekilde karşı çıktı babasına: Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne girerken.

Haberin Devamı

Ne yapacaksa kendi çabasıyla başarmasını isteyen babası, kızına torpil yapmak şöyle dursun; soyadını bile kullanmasını istemedi, Bergüzar Gökçe adıyla çıktı ilk başta. “Kurtlar Vadisi Irak” filmindeki Leyla rolünü tamamen kendi bileğinin ve de Türkan Şoray’a benzetilmesine neden olan kara gözlerinin hakkıyla aldı.

Kaderin garip bir cilvesi, o film için Pana Film’le görüşmeye gittiği 21 Eylül 2005’te babası yoğun bakımdaydı. Annesi “Baban mutlaka gitmeni isterdi” dediği için gittiği görüşmeden iki saat sonra, Tanju Korel küçük kızını beyazperdeye “yadigar” bırakıp göçmüştü bu dünyadan. Bergüzar Korel’e ise babasının öğütlerini unutmadan dikkatli adımlar atmak düşmüştü.

Bir akşam, kararsızlıklar içinde o sıralar arkadaşı olan Halit Ergenç’i aradı; dertleşmek için... “Binbir Gece” başlamak üzereydi, Ergenç onu Ayşe Barım’la tanıştırdı. Aranan Şehrazat bulunmuştu. Kısa süre sonra karşılıklı kamera önündeydiler.

Haberin Devamı

Bergüzar Korel ortadan ayrılmış saçlarını sıkı sıkı topuz yapan, ciddi ve mesafeli bir kadın olan Şehrazat ile bir anda parladı parlamasına ama çok ağır eleştirilere de maruz kaldı bir yandan. Sürekli yüzünden düşen bin parça dolaşan Şehrazat’tı, karakterin durgunluğu nedeniyle yerden yere vurulan Bergüzar oldu. Bu nasıl genç kadındı? Hiç mi gülmezdi? Hep mi aynı ifadeyle gezerdi? Yalçın Küçük bile “İnek gibi bakıyor” diye topa girdi, siz düşünün.

İçinde barındırdığı cıvıl cıvıl genç kadını göstermek için “Aşk Geliyorum Demez” adlı bir romantik komedide oynaması da yeterli olmadı. O hâlâ 25’inde hayatın tüm ağırlığı omuzlarına binmiş gibi görünen Şehrazat’tı.

Üstüne bir de rol arkadaşıyla aşk yaşıyor mu yaşamıyor mu tartışmaları baş gösterdi. “Yok öyle bir şey” demesinden kısa bir süre sonra, reddedilecek tarafı kalmadı ilişkinin.
Bir yıl içinde nikah masasında gördük mutlu çifti. Üstelik bir de bebekleri olacağını müjdeliyorlardı.

Yeni bir hayat başladı

Halit Ergenç’in boşandığı karısının Ayşe Arman’a verdiği röportaj, mutluluklarına küçük bir gölge düşürse bile Bergüzar Korel için yeni bir hayat başlıyordu. 2010 şubatında oğlu Ali’yi kucağına aldı, bir yıl sonra da “Bitmeyen Şarkı” ile ekranlara döndü. Yine acılı ama daha “hafif” bir kadındı Feraye. Üstelik Bergüzar Korel bol bol şarkı söylüyordu dizide, zamanında piyano çalmıştı, kulağı iyi, sesi de güzeldi.

Fakat bir “Binbir Gece” olamadı dizi. Bergüzar Korel’in sabun köpüğü gibi parlayıp sönmeyeceğini anlayıp oyunculuğuyla da övgü ve kabul görmesi için “Karadayı”yı beklemesi gerekti. Türk seyircisi onu “Hakime Hanım” Feride gibi ağır ve oturaklı rollerde daha çok seviyor olsa gerek ki dizi üç sezonu devirdi, Bergüzar Korel de sosyal medya kullanıcıları tarafından baş tacı edildi. Zamanındaki “Oynayamıyor” yorumlarından ötürü nedamet getirenler bile var. Hatta neredeyse kendisi bile bunların arasında diyebiliriz, çünkü Sibel Arna’ya verdiği röportajda “Karadayı”ya kadar kendisinden umutsuz olduğunu itiraf ediyordu: “Gerçekten bende bir sorun var diye düşünüyordum. Rol yaparken yoğun duygular hissediyorum, oynarken çok içine giriyorum ama bir türlü insanları mutlu edemiyorum, eleştiriler alıyordum. ‘Karadayı’da sanki bir sihirli değnek değdi. Anladım ki her şey biraz tecrübe biraz da çalıştığın insanlara kendini teslim etmekten geçiyor. ‘Karadayı’ ekibi sayesinde kendimi buldum.”

Şimdi seyircisine daha sıcak geliyor

Mutlu bir evlilik ve annelik sayesinde artık hayatta kendisini bulduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim 30’undan sonra aynada başka, ışıldayan bir Bergüzar gördüğünü, şimdi kendisini kadın olarak daha çok beğendiğini söylüyor. Üstelik seyircisine de daha sıcak geliyor. Sabahları pijama altına çektiği botlarla oğlunu okul servisine bindirirken görebiliyoruz onu ya da yüzünü eşarbıyla kapatmış Gezi Parkı için yürürken... Alışverişini pazardan kendisi yapıyor, yanına yaklaşan insanlarla nezaketle sohbet ediyor. Herkes gibi yaşamaya, “şöhret”i, kırmızı halıları, spotları gerçek hayat zannetmemeye özen gösteriyor.

Bu yüzden de pek kimseninkine benzemeyen bir ışığı ve cazibesi var. Sahicilikten ve doğallıktan gelen bir cazibe. Hani doğallığı karşımızdakinin ensesine şaplak atabilmek zannediyoruz ya artık, Bergüzar Korel’in “doğa”sı başka. İnsanlara “siz” diyen, hayatında nezaket, zarafet gibi “demode” kavramlara önem veren, kimseyi kırmamaya özen gösteren, “düzgün” bir insan... Süssüz püssüz, çok güzel ama bunun altını çizmeyen, sade ve “gösterişsiz” bir kadın.

Varsın birileri de bunu “sıkıcı” bulsun. Etrafımız zaten fazlasıyla “renk cümbüşü” halinde.

Önümüzdeki sezon tiyatro var

“Karadayı”ile ekranlara veda ederken uzun süre dinlenmeyi, sadece Ali’nin annesi olmayı istediğini söylüyor Bergüzar Korel. Önümüzdeki sezon sinemaya odaklanmak ve mutlaka bir tiyatro oyunuyla seyirci karşısına çıkmak gibi bir niyeti var. Mümkünse hem şarkı söyleyen hem de dans eden bir oyuncu olarak bir müzikalde oynamak istiyor.

Halit Ergenç’in “velinimeti”

Bergüzar Korel ile Halit Ergenç özel hayatlarında nadir yakalanan bir mutluluğun aktörleri. Ayşe Arman’ın “Kadınlar velinimetin mi?” sorusuna “Bergüzar benim velinimetim!” diye cevap veren Ergenç, karısını şöyle anlatıyor: “Beni benden alan bir enerjisi var. İnanılmaz canlı, dışa dönük ve eğlenceli. Geyiği çok sever. Ama isterse bir o kadar da dişi olur. İnanılmaz eğlenceli bir anne. Ama yeri geldiğinde ‘höt zöt’ yapabiliyor ki çok hoşuma gidiyor bu. Bazen annemin sesini duyuyorum Bergüzar’da. Sevgili olarak da feci gizemli bir sevgili. Sürprizler yapmayı seven sevgili. Beni enteresan zamanlarda, ummadığım yerlerden vurmuştur. Bir de çok güzel yemek yapar. Karımın yemeklerine bayılıyorum.”

İp cambazı olan dedesinin filmini çekmek istiyor

Boş olduğu günlerde sokaklarda fotoğraf çekmeyi seven, Eminönü, Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı’da dolanıp balığını, baharatını, peynirini alan, insanlarla sohbet eden enteresan bir “star” Bergüzar Korel. Haftanın bir gününü mutlaka kız arkadaşlarına ayırıyor. Ayrıca yazmaya da meraklı, kimseye okutmadığı hikayeleri var. En büyük hayali ise ip cambazı olan dedesinin filmini çekmek.