Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şov bu işin bir parçası olmasa sen benimle bu röportajı yapar mısın?” Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yıllar içinde muhtelif röportajcılara sorduğu soru bu... 2004’te Nuriye Akman’a, 2012’de İzzet Çapa’ya... Değişen bir şey yok. O hâlâ Şişli Belediye Başkanı ve şov, işinin önemli bir parçası... Kolay değil, Erzincan’ın bir köyünden kalkıp, gelip dağa taşa, İstanbul’la ilgisi olan olmayan her köşeye, Makedonya’nın yollarına bile “Çare Sarıgül” yazmak-yazdırmak. En azından bunun için iyi çalışan bir ekibi var, o kesin.

“Rüzgarı sert, delikanlısı mert” yerden İstanbul’a

Hikaye 1956’da Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Güngören köyünde başlıyor... Babası Hakkı Bey geçim derdiyle köyü terk edip İstanbul’a gidiyor. Mustafa Sarıgül’ün hayatı altı yaşına kadar babasını özlemekle geçiyor. İzzet Çapa’ya “Ne zaman dağlarda elime bir uğur böceği konsa, üfleyip ‘Uç uğur böceği uç, babama selam söyle’ diyerek haber gönderirdim ona” diye anlatıyordu çocukluğuna damga vuran baba özlemini.
Mahmutpaşa’da bir handa, Gök Triko’da çalışan babası, daha sonra Gürkan Hacır’ın Akşam’da yazdığına göre, Merkez Mahallesi Yeniyol Sokak’taki Park Apartmanı’nın görevlisi oldu. Zor koşullarda da olsa okutmayı kafasına koyduğu oğlu Mustafa’yı da Şişli Ortaokulu’na kaydettirdi. Ardından da Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi’ne...
Ama Mustafa Sarıgül’ün okulla arası pek yoktu. Arkadaşlarıyla kahvede okey oynarken yakaladığı oğluna okkalı bir tokat aşkeden Hakkı Bey, onun İlerici Gençlik Derneği üyesi olarak okuldaki bir boykotta konuşma yapacağını duyunca da elinden tutup CHP’ye yazdırdı.

Siyasette yıldızı çabuk parladı, Meclis’e girdi
Babasından devraldığı ilk miras CHP’ydi. İkinci tutkusu ise futbol ve Galatasaray’dı. Parasızlıktan kapıların açılmasını bekleyip son 15 dakikada girebildikleri maçlardan, Galatasaray Yönetim Kurulu’na uzanacak bir yol vardı önünde. Ciddi bir yükseliş hikayesiydi bu. CHP Gençlik Kolları başkanıyken, Konya Mühendislik Mimarlık Üniversitesi’ni kazandıysa da Abdurrahman Köksaloğlu’nun “Konya’ya giderse iyi bir mimar olur ama Gençlik Kolları’nda siyasete devam ederse binlerce mühendise ekmek verebilir” sözüyle kaldı, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni bitirdi.
Belediyecilik de girmişti hayatına. Önce Kağıthane Belediyesi’nde, ardından İETT Genel Müdürlüğü’nde çalıştı. Kendisiyle aynı yollardan geçmekte olan Recep Tayyip Erdoğan ile “altlı üstlü” çalışıyorlardı. Şimdilerde “Sağda Başbakan’ı Sosyal Demokrasi’de de Mustafa Sarıgül’ü aynı çalışkanlıkta ve aynı kategoride görüyorum” diye öveceği Erdoğan’la tanışıklıkları o günlerdendi.
Bu arada babasına “Sarıgül siyasete devam etsin” talimatını veren İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu ile ahbaplığı ilerletmişti. Evlerine gide gele kızı Gülsüm Hülya’nın da kalbini çaldı ve babasını kızı kendisine vermeye ikna etti. Yine Gürkan Hacır’ın yazdığına göre kalbi delik olan genç kızın sağlığı el vermeyeceği için çocuk yapmama şartıyla... Ancak 1980 yılında Abdurrahman Köksaloğlu Abide-i Hürriyet Caddesi’ndeki Pirelli Lastik bayiinde ülkücüler tarafından iki kurşunla öldürüldü. Sarıgül çifti ise 1981’de doğan oğullarına Abdurrahman Emir adını verdi. Gelgelelim Emir, 4 yaşındayken annesiz kalacaktı.
Bir yandan rahmetli kayınpederinin işlerini yürüten Sarıgül’ün siyasette yıldızı çabuk parladı. 1987 yılında, 31 yaşındayken, Türkiye’nin en genç milletvekillerinden biri olarak Meclis’e girdi. Kendini sloganlarla ifade etmeye de o zaman başladı. “Bu gence oy verin!” diye çıkmıştı yola, konuşma sırası kendine geldiğinde de bir iskemlenin üzerine çıkarak “Milletvekili değil, sizin evladınız, gençlerin de abisi olmaya adayım” dedi. Sarıgül markası yavaş yavaş oluşmaktaydı.

Medya ve halkla ilişkiler dehasıyla tarihe geçecek
Bu arada ikinci eşini de siyaset vasıtasıyla buldu. Aytekin Kotil’in 22 yaşındaki yeğeni Aylin Kotil’le 1993’te evlendi, aynı yıl oğulları Ömer doğdu.
Siyaset yollarında iki Malatyalı ve bir Kayseriliyi örnek alarak yürüdüğünü söylüyordu: İş bitiren yanıyla Turgut Özal, akademisyen yanı ve beyefendiliğiyle Erdal İnönü ve “Bugün siyasi başarımı ona borçluyum” dediği Hüsamettin Özkan. Nitekim Özkan’ın önayak olmasıyla 1999 yerel seçimlerinde Şişli’den belediye başkan adayı oldu ve seçildi. Milletvekilliğine “rica organı”, belediye başkanlığına “icra organı” diyen Sarıgül için asıl şov şimdi başlıyordu.
Mustafa Sarıgül başka hiçbir yönüyle olmasa bile, medya ve halkla ilişkiler dehasıyla tarihe geçecekti, bu kesin. İlçeye taşınanlara hoşgeldiniz mektupları, kapılara bırakılan sarı güller, yılbaşında açık otobüslerle gezip halkı selamlamalar, mümkün olan bütün nikahları kıyıp bütün tabutları omuzlamalar... Aynı anda camilere, sinagoglara, kiliselere ve cemevlerine yetişmeler... “CHP cami ile barışmalı”, “Hak ile halk buluşmalı” söylemleri, Cumhuriyet Bayramı için
3 bin 500 metrelik bayrak yaptırıp bedelini soranlara “Türk bayrağına paha biçilemez” diye cevabı yapıştırmalar, Erzincan’da, gelişini silah atarak kutlayanları “Kadıköy sosyetesi silahtan korkar ama Anadolu’da bu töredir, bir şey olmaz. Bu insanlar sevgilerini silahla gösterir” diye taltif etmeler... Bir yandan hacca gidip hacı olmadan dönmeler... .
En çok övündüğü Şişli’yi ünlü markaların cazibe merkezine dönüştürmüş olmaktı. Bu arada artık kendisinden “Sarıgül” diye söz ediyor, sürekli üçüncü tekil şahıs kullanıyordu. Misal, CHP’ye dönüp dönmeyeceği sorularına şu yanıtı veriyordu: “Sarıgül başka parti veya yer aramıyor. Başvurum reddedilirse o sorunun muhatabı ben değilim, genel merkezdir. Ancak şunu unutmayın, Sarıgül gönüllerde bitmez.”
Kendisiyle ilgili eleştirilere ise son derece halk ağzıyla ve esprilerle cevap veriyordu. Mesela Musa Ağacık’ın sorusuna: “Ne diyorlar? ‘İşte Mustafa Sarıgül entelektüel değildir.’ Ben de size diyorum ki yerin dibine girmeyesiniz. Zıkkımın kökünü yemeyesiniz! Siz bilir misiniz çökeleği, sac ekmeğini... Dağdaki çobanın koyununun kuzulamadan önce doğacak olan kuzusunun kaç paraya satılacağının hesabını yapabilir misiniz?”

Başkanlık yarışında kazandı, evlilikte kaybetti
O bu hesapları iyi yapıyor olmalıydı ki, 2004 yerel seçimlerinde bu kez yüzde 70’e yakın oy alarak yeniden başkanlığa seçildi. Ve bu sonuçtan cesaret alarak CHP liderliğine aday oldu. Ancak Deniz Baykal’a karşı yenildi ve “cunta” diye nitelendirdiği CHP Yüksek Disiplin Kurulu tarafından kurultayda arbede çıkmasını tahrik ettiği gerekçesiyle CHP’den ihraç edildi.
Kararın iptali için verdiği uzun hukuk mücadelesi sonunda kaybederek 2008 kasımında Demokratik Sol Parti’ye katıldı ve 2009’da üçüncü kez Şişli belediye başkanlığına seçildi. Bu kez sloganı “Sevgi kazanacak”tı. Ancak bu arada aşkta kaybetmiş, ikinci eşi Aylin Kotil’le boşanmıştı. Artık yalnız bir yaşamı seçtiğini, kendisini çocuklarına adadığını her fırsatta tekrar ediyordu.
Mustafa Sarıgül DSP’den 2009 temmuzunda istifa ederek Türkiye Değişim Hareketi’ni başlattı, ancak bir süre sonra hareketin partileşmeyeceğini açıkladı. “Gönülden gönüle hep görüşüyoruz” dediği Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığındaki CHP ile aralarındaki flört yeniden doğdu. Şimdi karşılıklı mesajlar gidip geliyor. O diyor ki “Şişli artık bana dar geliyor, umarım CHP bana bu fırsatı verir”, Kılıçdaroğlu diyor ki “Sarıgül’ün yeri elbette CHP’dir”... Ve şimdiden birçok kişi için CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mustafa Sarıgül. “Rüzgarı sert, delikanlısı mert olan yerden geldim” diyerek kapılarınıza birer sarı gül bırakması yakındır, hazır olun...

Haberin Devamı

“Rüzgarı sert, delikanlısı mert” yerden İstanbul’a

Haberin Devamı

Eski eşi Aylin Kotil de bu yıl Beyoğlu’ndan belediye başkan aday adayı...

Haberin Devamı

“On yıldır cilt bakımı yapıyorum, tip önemli”

Sarıgül başarısında “tipinin” de önemi olduğunu düşünüyor. Her gün 5 kilometre koşuyor,
La Prairie’nin cilt ürünlerini kullanıyor, manikürünü, pedikürünü ihmal etmiyor. Takım elbiselerini ise La Façonnable’dan ve Edwards’dan görevliler gelip onun için “kombinliyor”, şu gömlek, şu ceket, bu kravat şeklinde. Yıllar önce gittiği bir mahalleden gece ayrılırken muhtarın gelip onu kocalarından çekinip evden çıkamayan kadınlarla görüştürmek için ertesi sabah da çağırdığını hiç unutmuyor. “Yarın gel ki, bizim mahallenin kadınları da seni görsün. Çünkü bizim mahallenin kadınları tipe de bakar” demiş. Ve Sarıgül en çok oyu o mahalleden almış. “Tip önemli yani” diyor, “On yıldır cilt bakımı yapıyorum. Bütün yurttaşlarımdan da rica ediyorum.”

“Nereden arıyorsun Mustafa?”

Mustafa Sarıgül’ün yeni programa başlayan isimleri arayıp tebrik etmek gibi bir alışkanlığı var. Mehmet Ali Erbil’den sonra Seda Sayan’ı da aradı, yeni yayın dönemini kutlamak için. Ama program Seda Sayan’ın “Aaa bir erkek arıyor. Evli misin Mustafacım? Karın nerde Mustafa?” şeklindeki “enseye tokat” sorularıyla başlayıp kim olduğunu anladığı andan itibaren saygılarını sunmaya başlamasıyla tarihe geçti.

“Rüzgarı sert, delikanlısı mert” yerden İstanbul’a

Mustafa Sarıgül gerek cemaatlerin dini liderleriyle gerekse Şişli halkıyla her zaman sıcak ilişkiler kurdu. Bunun karşılığını da seçimlerde aldı.