Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Stand-up meselesine doymuş olabilirim” diye düşünüyor olabilirsiniz. Açıkçası benim içimde vardı böyle bir kuşku. Ne olacaktı kuş mu konduracaktı? Sahnede siyahlı bir erkek daha izleyecektik. Yanlış anlaşılmasın, bu alandaki değerli sanatçılarımızı hep keyifle izledim yıllardır da, işte insan içindeki “Cem Yılmaz’ı Leman Kültür’de izlemişim ben, daha ne göreceğim?” diyen sesi susturamayabiliyor. Neyse ki fazla kulak vermemişim o sese... Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’ne ‘Sermiyan Midnight’ı izlemeye gitmeme engel olamadı.

Haberin Devamı

“Kelime oyunu yapmak için seçmedim bu ismi” diye çıkıyor kendisi sahneye ama, ilk anda tahmin edileceği gibi, Sermiyan Midyat’ın tek kişilik gösterisinin adı bu ve şu konuda haklı; “İnsanın adı Sermiyan Midyat ise bundan zevk almaya bakmalı”. Bu şekilde başlayan gösteri, yaklaşık iki saat ve iki perde olarak devam ediyor ve gerçekten insanın ne saatine bakmasına ne hayallere dalmasına izin veriyor, basbayağı kahkahalara boğuyor.

Sermiyan Midyat ile gece seansı

İsmiyle olan ömürlük derdinden başlayıp (Semiryan diyen var adama, yetmezmiş gibi Semiramis diyen var, dertli olmayıp ne yapsın?) Ankara doğumlu Midyatlı bir aşiret çocuğu olarak yaşadıklarını, ilginç üyelerle dolu ailesini, bir oyunu tümden ayırmaya değer büyükannesini, ikinci yarıda zamanında Zuhal Olcay-Haluk Bilginer’li efsane ekiple çıktığı ‘Dolu Düşün Boş Konuş’ oyunu turnelerini, ‘Hükümet Kadın’, ‘Ay Lav Yu’ ve ‘Bir Baba Hindu’ filmlerinin çekimlerinde karşılaştığı karakterleri, son derece eğlenceli şekilde anlatıyor. Ve görüyoruz ki, önyargılı olmamak lazım, stand-up’lar tükenmez, herkesin heybesinde başka başka hikayeler oldukça...

Sermiyan Midyat’ın, özellikle 16 yaşına kadar adının Kürtçe olduğunu kimseye söyleyemeyen, okulda ‘Andımız’ı okuduktan sonra evde kendisiyle Kürtçe konuşan annesine “Daha sabah yemin ettik” diye isyan eden bir çocuk olarak anlattıkları çok kıymetli. Hele biraz kadın-erkek ilişkilerine dair, biraz seksist, biraz klişe kaçabilen esprilerden gösteriyi arındırıp çocukluğuna, ailesine ve çekim hikayelerine daha fazla ağırlık verirse, ‘Sermiyan Midnight’ uzun süre keyifle izlenecek bir gösteri olur. Bu arada, Midyat’ın 2007 senesinde yazıp İsmail Hacıoğlu, Erdem Akakçe ve Emel Çölgeçen’le oynadığı ‘9 Ay Son Gün’ oyununu da bu yıl yeniden sahneleyeceğini öğrendim. Canlı bomba bir annenin rahminde büyüyen, dört birbirine taban tabana zıt ceninin, dokuz ay 10 gününü anlatan, hayli yaratıcı ve ilginç bir oyundu, çok sevmiştim zamanında, 10 yıl sonranın kutuplaşmaları daha da keskinleşmiş Türkiyesi’ne dair neler söyleyeceğini merakla bekliyorum.