Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Fenerbahçe - İstanbulspor maçını, apartman komşularım Tamer - Burak Ertuğrul'larla birlikte izledim. Baba, oğul en lacivertinden Fenerbahçeli dostlarım, gözümün içine bakıyorlar, Fenerbahçe hakkında ağzımdan çıkacak sözleri bekliyorlar...
Daha ağzımı açıp bir şeyler söylemeye fırsat kalmadan İstanbulspor'un yeni İsraillisi Balili golü atmaz mı?
Salona bomba düşmüş gibi oldu.
Sonradan hep birlikte karar verdik ki, Fenerbahçe golü yemesine, orta alanda kaptırdığı topla yeni kaleci Enke'nin gafil avlanmasına rağmen futbol oynuyor. İçtenlikle söylüyorum, Denizli'nin Fenerbahçe'sinden bu yana seyrettiklerim içinde en çok bastıran, en çok pozisyon üreten Fenerbahçe bu! Sadece ilk yarıdaki yüzde yüz gol şansı vaad eden 8 pozisyonları vardı. Hooijdonk ve Tuncay 3'er kez kale ağzından golü kaçırmışlardı. Bunlar futbolda olabilecek görüntülerdi. Pozisyona girmek ve kaçırmak, elbette hoş değildi ama, hiç pozisyona girmeden ezilen bir takım değildi Fenerbahçe!

Tek taraflı yorumlar
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım...
Fenerbahçe'nin yanlışları ve yetersizliklerinin yanı sıra İstanbulspor'un da doğruları ve yeterliliklerinden söz etmek gerekmez mi bu maçın analizini yaparken? Hayır, dostlarımızın çoğu, sanki Fenerbahçe sahaya çıkıp tek başına golleri kendi kalesine atmış gibi, tek taraflı yorumlar yaptılar... Olmadı. En azından İstanbulspor'a ve Aykut Kocaman'a karşı ayıp ettiler.
Kocaman, Fenerbahçe'yi herhalde en iyi tanıyan teknik direktörlerden biri olarak önlemlerini akıllıca aldı. Uche - Saffet kuleleriyle Hooijdonk'un önünü kapattı. Rakibe çok az frikik kullanma olanağı vererek Hollandalı'nın skor şansını iyice düşürdü. Savunmasını kalabalık tutup, üçlü Fenerbahçe forvetlerinin pas iletişimini bozdu. Kalede de Fenerbahçe'den kovulup bireysel onur maçına çıkan Oğuz Dağlaroğlu (şansının da yardımıyla) görevini yapınca aradığı golleri de ustaca bulup maçı kazanmayı bildi.
Fenerbahçe, iç saha puan kayıplarına alışmalıdır. Saracoğlu da, İnönü de, Atatürk Olimpiyat Stadı da artık hiçbir takım için cehennem değildir. Her staddan her takım için çıkış vardır. Daum'un belli ki en büyük hatası, Kadıköy'den çıkışı yok sayan sloganı yazdırıp, soyunma odasına astırması olmuştur. Türkiye Ligi, özlenen ve beklenen dirençli - iki yanlı - çekişmeli maç zenginliğini nihayet kazanmıştır.

Hayat var
Daum, kaleci tercihi ve seçimi konusunda sürekli yanlışlar yapan bir teknik direktördür. Ancak onun bu takıntısını Enke'ye fatura etmek, Fenerbahçe'nin yapacağı en büyük yanlış olur.
Fenerbahçe, sezon planlamasında belki de stratejik bir hata yaparak Saracoğlu'nda tek hazırlık maçı oynamadan lige girmiştir. (Burada TSYD Kupası'ndan sürekli kaçan Aziz Yıldırım'ı da analım.)
Özetlersek...
Fenerbahçe yola çıkarken lastik patlatmış ya da iş kazası yapmıştır. Hiç kimsenin cesaretini kırmaya, umutlarını tüketmeye hakkı yoktur. Fenerbahçe kaybettiği puanların çok fazlasını bu maçtan ders olarak çıkarabilir...
Sevgili komşularımın da, Fenerbahçeli dostlarımın da karamsarlığa kapılmasına gerek yok. Çünkü Fenerbahçe'de hayat var!

Beşiktaşlı yöneticiler bir yanlış iki doğru, iki yanlış bir doğru diyerek kendi kozalarını örüyorlar. Çıkan ipekten şampiyonluk şalı da örülebilir, gözyaşı mendilleri de... Hayat bu tür deneylerle doludur, devam etsinler.
Yalnız yaptıkları birşey var ki, son derece saçma... Gerçeklere değil, komplekslere dayanıyor. Sportmenlik felsefesine değil, az gelişmişliğin arrogant davranış bozukluklarına örnek oluyor.
Efendim, adeta bir yönetmelik yayınlayarak medyadaki arkadaşlarımıza ulaştırmışlardır. Bundan böyle Beşiktaş futbol takımı ile birlikte seyahat eden gazeteciler uçakta içki içmeyecekler, sigara içmeyecekler, bağırarak konuşmayacaklar, futbolcu ve teknik heyete soru sormayacaklar ve iniş ile binişlerde teknik heyet ve takıma önden buyurma fırsatı vereceklermiş.

Başüstüne !
Olur, başüstüne! Başka emriniz var mı?
Siz kendinizi ne zannediyorsunuz acaba? Bizler acemi erat, sizler de bölük başçavuşu musunuz? Uçakta tuvalete giderken kime sormamız gerek, bari onu da söyleyin.
Bir kere, şunu iyi biliyorlar ki, sabahın köründe viskileri devirip, buz talimatı verenler asla ve asla gazeteciler değil. Kim olduğunu herkes çok iyi biliyor. Sigara yasağını hatırlatanlar, purolarını nerede söndürüyorlar bilelim. Gazeteci sizin uşağınız değildir. Herkes birbirine saygı göstersin... Birbirimize aşık değiliz... Kimse isteyerek sizinle aynı uçağa binmek istemiyor. Herkes görevinin peşinde.
Sevmeseniz de olur. Ama saygı... Hepimizin birbirimize olan borcudur!

Karşıyaka - Göztepe maçını TV'den izlerken, bu büyük rekabetin, tribünleri her defasında dolduran yerel futbol heyecanının Süper Lig'e ne zaman geleceğini hesaplamaya başladım... İkisi de Türk futbol tarihine katkıda bulunmuş İzmir'in en köklü kulüpleri oluşturdukları genç ve iddialı kadrolarla maçı kazanmak için kıyasıya mücadele ediyorlardı.
Sonra maç bitmeden tribün gerilimi başladı... Yüreğimiz kabararak, endişe içinde izledik görüntüleri... Polisin maç sırasındaki etkisiz, kararsız hallerini üzüntüyle ibretle seyrettik.

Açıkça deklare
Olan olmuştu, sonunda 23 yaşındaki Murat Kongu, kendi arkadaşları, taraftar grubu içindeki bir çekişmeden sonra bıçaklarla ağır yaralanmış, kurtulamamıştı. YÖK yasasına, hayat pahalılığına karşı protesto eylemleri yapanları copla döverek, kadın erkek demeden kırıp dökerek dağıtan polis, nedense tribünde etkin olamıyordu. Daha da kötüsü, bu olaylardan ders ve sonuç çıkarmaya da niyetli görünmüyordu.
Tribün şiddeti daha sezon başında kendini açıkça deklare ediyordu.
İçişleri Bakanlığı'nın ne yapacağını, polisin nasıl organize olacağını da ben merak ediyordum.
İnşallah kimse kolay yorumlara sapmaz, örneğin TSYD Kupası maçlarını başarıyla düzenleyen İzmir, Ankara, Trabzon şubelerimizin etkinliklerini doğru ve akıllıca değerlendirirdi.





SPOR


'MÜMKÜNSE GOL YEMEYELİM'
At yarışları
Avrupa Ligleri
Şanssız Kerem
2. LİG puan durumu
Gelecek de gelecek!
Filede Çekler'i geçtik
İnatcı Lucescu!
Daum'dan erken isyan!
Aslan kesil yeter
Aybaba temkinli
'Türk kadınına öncülük ettim'
TMOK'ta yeni başkan Bayatlı
Ne de olsa rekabet
Kavaklıoğlu Paris'te yok
Haber turu...
Bu bir iş kazasıdır!