Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Tek maçlık kader formatı, kupa yarı finaline futbol zenginliği getiremedi. Ev sahibi Denizlispor da, Beşiktaş da yavaş, temposuz ve zaman zaman iç uyutan bir oyun sundular seyirciye. Bu renksizliğin ve yavanlığın elbette temel nedenleri var... Beşiktaş Teknik Direktörü Christoph Daum, cumartesi günü Galatasaray’la oynayacakları lig derbisini düşünerek belki, Kocaeli maçında olduğu gibi Beşiktaş’ı tek santrforla - İlhan’la - çıkardı sahaya. Takım, oyuna dörtlü savunma görüntüsüyle başlayıp, kısa sürede 3 - 6 - 1’e döndü. Orta alandaki kalabalık kurguya, Denizlispor da aynen karşılık verince, maçın markaj ağırlığı artarken, yaratıcı düzeyi düştü. Denizlispor’da Bülent, Hakan Çimen ve Alper’le kurulan savunmaya Marek, Muzaffer ve Levent de destek oluşturdular. Tolunay, oyunun başlarında hücum organizatörü olarak rol üstlendi. Denizlispor’un silahı belli ki Coulibaly’ydi. Onun çabukluğuna sığınarak, Tolunay ile Veysel’in yaratacağı pozisyonlardan golü aradılar. İlk yarıda böyle bir fırsat yakalayan Coulibaly, topu anlaşılmaz biçimde auta attı. Beşiktaş’ta da Baya’nın direkte patlayan bir şutu var...
Bunca alan ve adam kontrolü içinde, sıkışık trafikte golü bulmak, bireysel yaratıcılığa ve beceriye kalıyordu. Beşiktaşlı Tümer oyunun büyük bölümünde kontrol ve baskı altında kalmasına rağmen, sol kanattan çabucak indirdiği topla Tamer ve İlhan’ı kale ağzında buluşturdu. Tamer’in topuk pası İlhan’ı günün kahramanı, Beşiktaş’ı da finalist yaptı.
Beşiktaş futbol takımı, bu yıl geç de olsa kazandığı bir inancı taşıyor: Ligde ve kupada duble yapmak! Dün, final vizesi alarak iddialarını sürdürdüler. Kendilerini yormadan, zorlanmadan, sakatlık ve kırmızı kart kazasına uğramadan derbiyi beklemeye başladılar. Bu maç, Beşiktaş’a final onuru kadar, moral zenginliği de kazandırdı. Rotadan sapmadan hedefe biraz daha yaklaşmak. İşte Beşiktaş’ın Denizli’deki bahar neşesinin temelindeki kaynak...
Tribünden gördüğümüz kadarıyla İlhan, Süleyman temasında kesin penaltı ve kırmızı kart kuralı var. Ama kaleci önce topa dokunduysa, pardon !