Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Madonna’nın doğum yeri olarak bilinen Pesacara, İtalyan futbol cemaati bakımından Teknik Direktör Trapattoni’nin ipe çekileceği yer olarak seçilmişti. Deprem kurbanları için yardım amacıyla düzenlenen maçta günün önceden seçilmiş tek kurbanı 63 yaşındaki Trapattoni’ydi. Futbolcu olarak Pele’yi durduran, antrenör olarak da kulüplerde şampiyonluklar, kupalar kazanan Trapattoni, milli takımda ülkesine hayal kırıklığından başka bir şey yaşatamamıştı. Türkiye maçı, İtalyanlar için antika futbol oynatan bu adamdan kurtulma fırsatıydı.
Maça iyi başladık. Kalede Ömer vardı. Gerisi Dünya Kupası’nın starlarıydı. İtalya ilk kez Gök - Mavili formayı giyen Birindelli, Perrotta, Di Natale ve Nervo gibi dört yeni adamla özellikle kanatlardan yüklenip, Vieri ve Del Piero’ya gol fırsatları hazırlamaya çalışırken, takımımız gayet sakindi. Hiç telaşlanmadan, telaşlı İtalyanlara karşı statüsüne uygun ağır bir misafir olarak güç gösteriyordu. Emre’nin golü Yıldıray ve Arif’le yaptığı alışverişlerden sonra Trapattoni’nin tabutuna çakılan ilk çivi gibi etkiliydi. Bütün stat bu güzel gole, ardındaki yaratıcılığa ve kişilikli oyun anlayışına hayran kaldı. Ama sonrasında baştan beri aksaklıklar sergileyen savunmanın ciddiyetsizliğine tanık olduk. Alpay - Fatih paslaşmasında topu kapan Nervo, Vieri’ye beraberlik golünü attırıverdi. Kaleci Ömer’in de erken çıkışı başka bir hata!
Bu maç İtalya defterimize ikinci beraberlik olarak işlendi. İlki 0 - 0’dı. Şimdi 1 - 1. Galibiyeti kaçıran taraf olduğumuzu söylemeliyim. Ergün Penbe’nin, Alpay’ın, Bülent’in ve Fatih’in bu kadar çok top ve adam kaçırdığı bir maçı ilk kez izliyorum. Şenol Güneş’in hayalet İlhan Mansız’a gösterdiği sabıra hayranlık duyuyorum. İnter - Milan derbisi dolayısıyla Güneş’in Emre ve Okan’ı yormadan duşa erken göndermesi de hata ! Bir ara İlhan, Serhat ve Arif ile üç forvet oynadık. Ne yapacağımızı bilemedik, şaşırdık. Kendi kontrolümüzdeki oyunu kimseyi üzmemek için paketleyip rafa kaldırdık. Maç güzel, rakip büyük, ama maça bakışımız oldukça küçüktü. Bu maçtan kesin hak ettiğimiz galibiyeti alarak ayrılıp, İtalya defterimize bir onur skoru eklemeliydik. Şenol Güneş’i suçlamıyorum, ama kaybolan galibiyete de üzülüyorum.