Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3+5 ya da 1+4+4+4... Oyuncu sayısı bir türlü 11’i tutmayan bir futbol takımının sahaya dizilişini ya da basit bir matematik işlemini anlatmıyor bu sayılar.
Okul çağında çocuğu olan ya da eğitimci okurlar, eminim hemen çözmüştür bilmeceyi: Bu rakamlar, bir türlü sağlam bir çıkış formülü bulunamayan “milli eğitim” aritmetiğimizin sayılarla özetidir. İstediğin kadar topla çıkar, çarp böl! Tutmayan, yarım yamalak hesapların sayısal ifadesidir.
Türkiye’de yap-boz, deneme tahtasına dönmüş, bu arada peşi sıra başta öğrencileri olmak üzere herkesi şaşkına döndürmüş eğitim sistemimizde, büyük çaplı yeni bir değişiklik gündeme geldi. Zorunlu eğitim, 8 yıldan 12 yıla çıkarılıyor. Buna bir de bir senelik okul öncesi eğitimi eklediğinizde, tamı tamına 13 yıl ediyor. 1+4+4+4 formülünün sırrı bu!
İmam Hatip kriteri
Milli Eğitim Bakanı, zorunlu eğitim süresinin uzatılmasıyla, vatandaşların eğitim seviyesinin arttırılmasını hedeflediklerini açıklamış. Gelin görün ki, bu haber kimselerde pek “Aman toplum olarak eğitim seviyemiz yükselecek, ne güzel!” coşkusu yaratmışa benzemiyor. Dakka bir, gündeme, uygulamanın İmam Hatip Liseleri’ni orta öğretimde yeniden aktif hale getirmek için olup olmadığı tartışması düştü.
8 yıllık zorunlu kesintisiz eğitim, Türkan Saylan başkanlığındaki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi eğitim alanında etkin sivil toplum kuruluşlarının da yoğun çabasıyla 1997 yılında kabul edildiğinde, yine nur topu gibi aynı tartışma masadaydı.
Aslına bakarsanız, tüm bu olup bitende en acı taraf, bu ülkede ideolojik kamplaşmalara, çekişmelere, eğitimin, gencecik milyonlarca insanın geleceğinin malzeme edilebilmesidir. Biz daha “Eğitim şart!”tan, “Kaliteli, etkin ve parasız eğitim şart!”ı tartışmaya gelemedik. Cevval ve yürekli davranıp “Herkese nitelikli, parasız eğitim istiyoruz” diye pankart açan gençleri ise, copla, gözaltıyla, yetmedi hapisle hizaya getirmeye çalışıyoruz.
Değişim mi?
Bu ülkede iktidarlar değişir, siyasi dengeler değişir ama bazı şeyler hep aynı kalır. En azından, bugüne kadar hep böyle oldu. Bireyi değil devlet ideolojisini önceleyen; bu nedenle eğitimin bireyin yaşamına kattıklarından çok, bireyi nasıl dönüştürdüğüne, hangi ideoloji ile yoğurduğuna önem veren eğitim algısı değişmez.
“Eğitim şart!” mizahında ifade bulan eğitim fetişizmimiz, bu anlayış üzerine kuruludur. O nedenle, zorunlu eğitim ister 8 ister 12 ister 18 yıla uzatılsın pek bir şey fark etmez. Yapılacak değişiklik, ülkede bırakın coşkuyu, pek ilgi bile görmez.
Herşeye rağmen; evet, eğitim şart! Evet, Türkiye koşullarında eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve eğitimin yaygınlaştırılması için zorunlu eğitimin süresinin uzaması, önemli bir adım. Ancak, İmam Hatip kriterlerine endeksli olmayan, ideolojik çekişmelere göre değil, gençlerin ihtiyaç ve beklentilerine göre şekillenen, kaliteli, herkese eşit olanaklar sunabilen, etkin bir eğitim sistemi kurmayı öncelikli ve tavizsiz olarak hedeflemediğimiz sürece, değişen sadece süreler, formüller ve müfredatlar olur. Geleceğimizi olumlu yönde değiştirecek bir güzellik, kolay kolay çıkmaz bu zihniyetten.