Yaz güzellikleri

17 Temmuz 2018

Çeşme, sezonun en kalabalık günlerini yaşıyor... Temmuz ortasından Ağustos sonuna kadarki günlerde yollar telaşlı bir kalabalıkla doluyor... Yurdun pek çok yerinden en çok da İstanbul’dan gelenlerin istilası ile Çeşme, eski huzurlu tatil beldesi olmaktan çıkıyor.

Cumartesi akşamüzeri, Çeşme-Alaçatı arasında trafikteyim. Artık buralarda da rahat, huzur kalmadı. Her yer inşaat... Deniz kenarlarında tuhaf büyüklükte yapılar, bu güzel tatil beldesinin geleceğini düşündürüyor... Anlaşılıyor ki Türkler betonu, otobanları, çok katlı yapıları çok seviyor, yaz tatillerinde bile onlarsız yapamıyor... Yunan adaları, Güney Fransa, Amalfi gibi, doğanın korunduğu, kişilikli yerel mimarisi olan romantik yerler bize bir şey demiyor. Sonuç ne oluyor, hiç turist gelmiyor... Turist niye gelsin; çok katlı yapı, otoban görmek yerine tarih, tabiat, kültür, sanat ile ilgileniyor...

Çeşme genel olarak eğlence ve sefa yeri görünümünde... Beach kulüpler, lüks restoran barlar, üst düzeyde estetik ve hizmet sunuyorlar. Eğlence biz bize, ufacık Yunan adaları bile dünyanın koşup geldiği, tatil yapmaya bayıldığı yerler... Plajları sahil boyunca ve herkese açık; ama ne ortada karpuz kesen var ne de mangal yakıp

Yazının Devamı

‘Altın Işık’ ülkesi

10 Temmuz 2018

Zamanın akışı su gibi... Gençlik yıllarımda vakit geçirmek için ne yapsam diye düşündüğüm çok zamanlar olmuştur.

Çocukluğumda hayatın beni beklediğini düşünür, istediğimi yapacak kadar bol zamanım olduğundan emin olur, ölümün çok uzaklarda olduğunu hatta da bizim taraflara hiç uğramayacağını bilip kendimi güven içinde hissederdim.

İlkokul yıllarımda babam beni okula bırakırken her sabah şöyle derdi: “Kızım mutlaka okumalısın, iyi bir eğitim almalısın, zira hayatta her şeyi kaybedersen ki buna anne ve baban da dâhil, kendin ayakta durabilesin.”

Babamdan ayrılıp da okul bahçesinde zilin çalmasını beklerken gözlerimden iki damla yaş süzülürdü, bir gün anne ve babamı kaybetme korkusu ile...

Çocuk aklımla çalışkan bir öğrenci olup bir meslek sahibi olmakla bir ölçüde hayatın üstesinden gelebileceğime inanırdım.

---

Zaman geçti, iyisiyle kötüsüyle... Ölümle tanışıldı. Önce anneannem yıldızlı bir gecede aramızdan ayrıldı.

İlkokuldaydım, bütün gece yıldızlara baktığımı hatırlıyorum. Bana ölüm nedense gökyüzüne yükselmek, başka bir gezegene gitmek gibi gelmişti. Sevdiklerimizden ayrılmak, gerçek ayrılık ile karşı karşıya gelmekti ölüm.

Yazının Devamı

Çeşme’den Efes’e yolculuk

3 Temmuz 2018

Çeşme mevsimi başladı. Pek çok İzmirli gibi biz de yazları, İzmir sıcağından kaçıp Çeşme ‘ye göçenlerdendik bir zamanlar.
Çocukluğumuzda Çeşme süreci, okulların kapanması ile başlar, okulların açılış gününe kadar sürerdi. Neredeyse hiç inmezdi kadınlar ve çocuklar İzmir’e...
Babacığım ve onun gibi pek çok erkek, eski Çeşme yolundan uzun bir yolculuk yaparak her gece gider gelirdi. Çalışan kadın pek az sayıdaydı.
O zamanlar Çeşme, bu kadar bilinmeyen, kendi içinde kendi halinde sakin bir tatil kasabasıydı ve elbette sade bir genç kız gibi masum ve sessiz ve huzurluydu.
Her yerde Çeşme reklamları başladı, rant burayı da yakaladı. Müşteriler arttı.
Plansız ve “şehircilik” siz bir yapılaşma eski güzel masum genç kızı alıp yerine arsız yüzsüz kaşarlanmış tabir edilen cinsten tabiri caiz ise kötü yola düşmüş bir kadına dönüştürdü.
”Dönüşüm” anlayışımız biraz kıt olduğundan bu dönüşüm de “bizim kentsel dönüşüm” misali kör topal bir hale geldi.

Yazının Devamı

Muasır Medeniyet (Çağdaş Uygarlık)

26 Haziran 2018

Yaz, tuhaf bir iklim çeşitliliği ile geçiyor. Kâh çok sıcak, kâh deli yağmur, gök gürlüyor, seller basıyor.
Bizim coğrafyamızda pek de rastlanmayan bir yaz. Ülkemizde genel bir tedirginlik belki de bir değişim rüzgârı isteği ya da kimilerine göre istikrar arzusu.
Adeta ülkenin genel duygu durumu tabiata yansıyor, ülkedeki kaos iklimleri de etkiliyor.
Bakalım zaman neler gösterecek, bekleyelim görelim. Ünlü tarihçi Heredot’un “Zaman her şeyle alay eder, piramitlerle asla” sözleri aklıma geliyor.
Bu sözleri üniversite yıllarımda mimarlık tarihi kitabımın ilk sayfasından hatırlıyorum.
Gerçi teşbih biraz iskontolu olacak ama “zaman her şeyle alay eder” cümlesi pek çok yere uyarlanabiliyor, yakışıyor.

Yazının Devamı

Ölümünün 150. yılında Rossini’ye saygı

19 Haziran 2018

Uluslararası İzmir Festivali kapsamında; 21 Haziran 2018 Perşembe akşamı, İtalyan piyanist MarcoSollini, Mezzosoprano Monica Carletti ve Piyanist Salvatore Barbatano; ünlü İtalyan besteci Gioachino Rossini’nin eserlerinden seçkilerle Celsus Kütüphanesi’nin harika atmosferinde, unutulmaz bir gece yaşatacak.

Rossini, 19. yüzyıl başlarında (1792-1855) İtalya’nın en önemli bestecisidir... Rossini’nin müziği, akıcı melodileri, sevimli, eğlenceli ve zeki operaları, zengin orkestra renkleri ve neşesiyle bugün de tazeliğini korur... 76 yaşına dek yaşayan besteci, 39 opera yazmıştır. Ancak 37 yaşında beste yazmayı bırakıp kendini daha çok mutfak sanatlarına adar ve yeni yemekler icat ederek yaşamını sürdürürken, kalan 40 yıla yakın bir zaman diliminde iki dinsel parça (Kısa Ciddi Misa, 1864 ve Stabat Mater, 1842) ve çalgısal müzik yazar...

İtalyan mutfağında Bistecca alla Rossini (Rossini usulü biftek), bestecinin müzik dünyasındaki operaları kadar ünlüdür.

Opera dünyasına kazandırdığı; Sevil Berberi, Guilaume Tell, İpek Merdiven, Cezayir’de Bir İtalyan Kızı ve Hırsız Saksağan gibi eserleri birer başyapıttır. Özellikle Sevil Berberi, Mozart’ın Figaro’su ya da Verdi’nin Falstaff’ı ile aynı

Yazının Devamı

İZDOB gala konseri

12 Haziran 2018

9 Haziran 2018 Cumartesi akşamında, Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda İZDOB (İzmir Devlet Opera ve Balesi) muhteşem bir gece ile sezona veda etti.

Bir kentin Opera ve Senfoni Orkestrası olması son derece önemlidir.

İzmir Devlet Opera ve Balesi Sanat Yönetmeni ve Müdür Aytül Büyüksaraç, görevine son derece yakışan, ayrıca da başarılı bir opera sanatçısı.

O gece dünyanın en sevilen opera ve operetlerinden seçkiler; kostümlü olarak canlandırıldı; Palyaçolar, Il Travatore, Carmen, Tosca, La Boheme, Don Kişot, La Traviata, Rigoletto, Şen Dul, Faust, Kontes Mariza...

En güzel aryalar; harika solistlerimiz, koro sanatçılarımız ve opera orkestrası tarafından icra edildi.

Kültürpark’tan etrafa yayılan müzik şüphesiz etrafta yaşayanları da çok mutlu etmiştir. Dünyanın pek çok yerinde bu tür sanat olayları kıymetli ve pahalıdır.

Opera, güzel sanatların pek çok dalını ihtiva eder. Müzik, libretto, dekor, kostüm, reji, bale... Koreograf, koro, koro şefi, orkestra ve orkestra şefi, solistler... Sahnelenen eserde geniş bir kadronun emeği vardır.

Sanata ve sanatçılara yakışır mekânlara ihtiyacımız var.

Yazının Devamı

Beş Şehir

5 Haziran 2018

Yaz hazırlıkları için Çeşme’deki evdeyim... Anne ve babamın bu dünyadan ayrılışından sonra kalan yegâne anılar mekânı... Beni çocukluğuma, gençliğime bağlayan somut hatıralar arasında en sevdiklerim, babamın ve annemin eski kitapları... Yıllardır yaz başı ve sonlarında kütüphaneyi karıştırır, mutlaka daha önce okumuş olsam da kitaplarla vakit geçiririm.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’ adlı kitabının sayfalarını karıştırıyorum... Kitabın önsözünde Tanpınar şöyle der: Beş Şehir’in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha doğru olur...

...Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz. ‘Beş Şehir’ işte bu hesaplaşma ihtiyacının doğurduğu bir konuşmadır... Ahmet Hamdi Tanpınar 1960...Bu paragraf, önsözden alınan birkaç cümledir yalnızca... Kitapta, İstanbul’la ilgili bölüm,

Yazının Devamı

Uluslararası İzmir Festivali 32. yılında

29 Mayıs 2018

Uluslararası İzmir Festivali’nin açılışı, 26 Mayıs akşamı Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Charlie Siem ile Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) Büyük Salon’da yapıldı.

‘Üç Denizin Sesi’ diye de adlandırılan orkestra; Karadeniz, Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz bölgelerinden toplam 23 ülkenin müzisyenlerinden oluşuyor.

O gece mükemmel performansları ile ayakta alkışlandılar.

‘Farklılıkların bir arada var olabildiğini’ ve ‘müziğin, barışın seslerinden biri olduğunu’ göstermek amacıyla kurulan Tekfen Filarmoni bu güzel amaç için de ayrıca alkışı hak ediyor.

***

Konserin ikinci bölümünde genç kuşağın en dikkat çekici kemancılarından Charlie Siem; P.İ.Çaykovski Keman Konçertosu, Re majör. Op.35 yorumu ile etkileyiciydi.

Eğitimine, Elton College, Cambridge, Royal Collage of’ta devam etmiş. Dünyanın en iyi orkestraları ve şefleri ile konserler vermiş.

Yakışıklı vitüöz Armani, Chanel, Dior, Dunhill ve Hugo Boss gibi ünlü moda markaları ile çalışmalar yapmış.

Yazının Devamı