EYLÜL: TiLKi GiBi BiR AY!

26 Eylül 2010

Dünya Basketbol Şampiyonası mı dersin, referandum mu istersin, U2 mu dinlersin? Hepsi eylül ayında oldu bitti. İnsanın inanası gelmiyor, “Şimdi İsviçre’de yaşasam ne kadar sakil bir hayatım olurdu ya” diyesi geliyor

Merhaba sevgili okurlarım, tıpkı geçen aylarda olduğu gibi, eylül ayının bu son pazarında da bitirmekte olduğumuz aya retrospektif bir bakış atıyoruz. Bugün herkes kendi hayatına retrospektif bir bakış atsa her şey ne kadar güzel olurdu... Şimdi dilerseniz aşağıdaki testi hep birlikte çözelim ve eylüle dair neler anımsadığımızı bulalım. Benim bir sözüm vardır: Balıklar unuttuklarını asla hatırlamazlar!

1- “Oyucuların çoğu yavşaktır” açıklamasını kim yapmıştı?
a) Yılmaz Erdoğan b) Cevat Prekazi c) Haluk Bilginer d) Mehmet Turgut

Yazının Devamı

Son bir haftada düşündüklerim

19 Eylül 2010

Başbakan yuhalamak
Her şeyden önce şu var: Yuhlamak mı, yuhalamak mı? Yuhalayın yeşil ışığı! Bence yuhlamak. Öyle devam edelim. Tarih, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası kapanış seremonisinde başbakanın yuhlandığını kaydetti. Sonra öğrendik ki bu kişiler tek tek tespit edilip hak ettikleri cezaya çarptırılacaktır. Yetmez ama evet! Süper ama ürkek! Kendi adıma bu işin tek bir spor salonuyla sınırlanmasına dayanamam. Şu anda jurnalin zırt dediği yerdeyiz! Herkes şahsen ve münferiden şikayette bulunmalı, bu sürece katılmalıdır! Sayın Başbakan’ım sayacağım kişiler, isminiz geçtiğinde yüzünü buruştururcasına kaşlarını çatan ya da “Boşver ya” diyerek sizinle ilgilenmediğine şahit olduğum kimselerdir. Herkes eşini dostunu benim gibi şikayet etse ülkemiz dünyanın akıl almaz mükemmelikteki yerlerinin bir numarası olur. İsimleri sayıyorum: Kübra Cüceloğlu, Aytuğ Ulupek, Yeliz Gürboy, Aysevil Balıbey ve Kıvanç Tatlıtuğ (isim benzerliği).

Sevilme HakkıHukuk nedir? İnsanın doğuştan getirdiğine inanılan haklarını güvence altına alan kurallar silsilesi değil mi? Yaşama, barınma, çoğalma, korunma vs. Peki sevilme hakkı niçin anayasayla düzenlenmiyor? Buna ihtiyacı olmayan tek bir tanıdığınız var

Yazının Devamı

DIZZY?

12 Eylül 2010

Türkiye’nin en büyük sorunu öyle ya da böyle, bugün çözülüyor. Bence hepimiz rahatlamalıyız. Çünkü çok şükür başka hiçbir problemimiz kalmadı. Ha bir tane kaldı, onu da ben aşağıda hallediyorum zaten, herkes sakin olsun


İrlandalı bir arkadaşım, yıllar önce misafir olduğu başka bir Türk evinde, bütün ailenin huşu içinde televizyona baktığını görünce merakla ne izlendiğini sormuş. Arkadaşı da ağzını hafifçe büzerek ‘dizzy’ demiş. Ahaha buradaki alegorik mesajı başlığıma taşımasam ölürdüm (Lütfen siz de sözlüğe bakınız)! Bugün referandumu çözüyoruz; şimdi sırada ülkenin ikinci en büyük sorunu var. Behlül Ezel’e transfer oldu mu, Küçük Sırlar’daki etek boyu ne olacak? Daha da önemlisi bu sezon hangi diziye yapışacaksınız? Yapımcılarımız için Türk ve dünya edebiyatından “Beni dizi yap” diye yalvaran bazı eserler seçtim. Sinopsisleriyle birlikte sunuyorum. Trilyoner olmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştınız sevgili küçük ve orta ölçekli yapımcılar...

Tutunamayanlar (Oğuz Atay)
Turgut Özben, Selim Işık ve Olric Gündoğan çok yakın üç arkadaştır. Dizi; Selim’in ekonomik sıkıntılar ve bir kız meselesinden ötürü çok bunalıp intihar etmeye yeltenmesi ve Turgut’un son anda onu

Yazının Devamı

REFERANDOOM 2

5 Eylül 2010

Kaçabilirsiniz. Ama saklanamazsınız... Eylül 12... Kararsız mısınız? Gelin itiraf edelim, gerçekten de öylesiniz. O zaman aşağıdaki testi çözün ve kendinizle yüzleşinUzun zaman referandumla ilgili tek satır yazmadım. Fakat artık zaman geldi. Gelecek hafta bu Pazar dananın kuyruğu kopuyor. Bana günde yaklaşık 750-800 bin mail atarak “Artık bize en doğru yolu göster” diye isyan eden okurlarımı kıracak değilim. Fakat beni bilirsiniz; oyuncul, kösnül, hayalperest ve dürüst biriyim. Ve en sevmediğim özelliğim de dürüstlüğüm. Bu nedenle herhangi bir kanaat lideri gibi şunu yapın, bunu yapın demektense seçimi yine de size bırakmak için bir test hazırladım. Eğer kendinizi aldatmadan yanıtlarsanız, referandumda hangi oyu vereceğinize bugün, şimdi ve burada karar vereceksiniz.

Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyor musunuz?
a) Evetesk b) Hayır c) Doğru konuş d) Evet

Aşağıdakilerden hangisinin ‘dur ihtarı’na uymak size daha çekici gelir?
a) Bir jandarma onbaşı b) Bir komiser yardımcısı c) Bir zabıta amiri d) Bir basketbol koçu

Yazının Devamı

FIRTINANIN GÖZÜNDE: AĞUSTOS

29 Ağustos 2010

Simonlar, polemikler, skandallar ve daha niceleri... Geçen ay da tıpkı önceki aylar gibi bir delinin kabuslarından fırlamış gibiydi

Selamlar sevgili okurlarım. Yine çok tatlısınız. Ben kendi adıma en çok dürüstlüğe önem veririm. Siz? Bence artık buluşmalıyız. Bu akşam durumunuz nasıl? Her neyse. İşimi ve özel hayatımı birbirine karıştırmaktan nefret ederim. Ağustos’un bu son Pazar günü, her zamanki gibi geride bıraktığımız ayın kimi olaylarını analiz edeceğiz. Satır başlarında nefes alıyor, zor satırlarda nefes veriyoruz. Tıpkı Ebru Şallı’yla pilates yapar gibi...

- 2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda organize bir sahtekarlık yapıldığı iddia edildi.
Çünkü 2009 KPSS birincisi dahi 120 soruda ful çekememişti. Oysa bu yıl 500’den fazla aday 120’de 120 yaptı. Bu kimselerin bir kısmının akraba, hatta karı-koca olduğu söylendi. ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan bu yönde bir kanaatleri olmadığını açıkladı.
İşte böyle şeyler bir daha yaşanmasın diye sınavın Popstar Alaturka gibi sözlü şeklinde ve canlı yayında yapılmasını öneriyorum. KPSStar Türkiye. “Evet Mevlüt, niçin kamu personeli olmak istiyorsun?” “Küçükken de elime tarak alır, aynanın karşına geçer kamu personeli taklidi yapardım”

Yazının Devamı

FiNLANDiYA BiR YER!

22 Ağustos 2010

Ahahaha. Tek kelimeyle akırğil. Akıl alır gibi değilin kısaltması. Ben böyle bir aldatmaca görmedim! Newsweek’i bu provokasyon dolu haberinden ötürü kınıyorum. Gittim gördüm, Finlandiya’yla Türkiye’yi mukayese ettim. Öyle ahım şahım bir fark yok. Yine de artısıyla eksisiyle komple bir analiz yapmak zorundayım (Ayrıca Newsweek’in bir diğer çarpıcı bulgusuna göre her Türk çocuğu 12 yaşına kadar Finlandiya’ya Fillandiya diyor).

* Birincisi biz bu adamlarla kesin olarak akrabayız. Uçaktan iner inmez her gördüğüm insana Türklere özgü o el hareketini yaptım. Fransa’da falan buna gülümseyerek karşılık verirler. Helsinki’de üç harfliyi gören herkesten “Ooo”, “Şeym on yu” ya da “Bulşit!!” gibi tepkiler aldım. Akrabamız olmayan hiç kimse genetik olarak bu hareketin manasını bilemez.
* Adamlarda dış mihrak yok. Komşulara bak; sağında Rusya, solunda İsveç, gerisi Baltık Denizi... Bunlar mihrak mı Allah aşkına ya? Oysa tam 66 ülkenin Türkiye üzerinde emelleri olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Sınırdan İsveç’e doğru bağırdım, “Sizin emeliniz var mı bunlar üzerinde?” dedim, “Yok abi, somon hakkı için” dediler. Eh, öyle anaokulu gibi ülkede dedem de mutlu olur.
* Finleri provoke

Yazının Devamı

SAATLi MAYA TAKViMi

15 Ağustos 2010

Evrensel bilinç, ışın şeffaflaşması, Sirius ekseni, indigo çocuklar, vitiligo amcalar, yeni aydınlanma trilenyumu ve daha niceleri... Bu hafta dünyanın sonunu tahmin etmecilik mesleğini seçecek okurlarım için yazıyorum

İki gün önce, yani 13 Ağustos 2010’da yeni bir ‘dünyanın sonu’ beklentisi yaşandı, bilmem farkettiniz mi? İnternette çığ gibi yayılan kehanete göre “Saat 01:44’te kıyamet kopacak”tı. Kutsal kitapların ve peygamberlerin bile tarihini kesin olarak bildirmediği bu özel günü kim ya da kimlerin bu kadar detaylı bir şekilde öngördüğünü merak ettim. Gece sabaha kadar bütün literatürü okudum. Konuyla ilgili iki de kitap yazdım. Hesaplarıma göre Merkür ve Uranüs’ün Mars ve Neptün’le (Neptün len sen?!- Antalya yöresi) yaptığı ters açının tanjantını, Jüpiter’in Dünya ve Ay’la girdiği açısal momentumun karesine bölünce kesin tarih ortaya çıkıyor. Fakat net bir şey telaffuz edip tadımızı kaçırmak istemiyorum. İyisi mi belirtileri ortaya koyayım, dünyanın sonuna doğru bunlar gerçekleştikçe siz uyanın.



>> Fenerbahçe ligin ilk maçında Kocaelispor’la 1-1 berabere kalarak Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olacak. “Şaka şaka” diyen stat görevlisi lazerli santrifüj silahıyla

Yazının Devamı

SiGARAYI BIRAK GiTSiN, DÖNERSE SENiNDiR!

8 Ağustos 2010

Merkezi New York’ta bulunan Sigarayla Didişenler Derneği geçen ay çok önemli bir rapor yayımladı. Raporun “...Abi sağlıktan geçtim, verdiğin paraya yazık” kısmı dikkat çekici. Gelin bu hafta hepimizin miladı olsun

Disko Kralı geçen hafta tatile girdi. Biz de son programdan önce gelecek sezonun jenerik şarkısını tanıtmak için kısa bir film çektik. Bu filmde cayır cayır sigara içildiği için aşağı yukarı 45-50 bin tane e-posta aldım. Tek tek yanıt vermek yerine fikrimi buradan açıklayacağım: haklısınız! Taşıdığım ağır sorumluluktan ötürü siz balloş okurlarıma sigarayı bırakmanın en kolay ve çağdaş yöntemlerini tek tek açıklıyorum. Hangisi ya da hangileri size daha sevimli gelirse uygulayın. Muck.

- Paketi yavaşça yere bırakın ve o kahrolasıca ellerinizi başınızın üstüne koyun. ŞİMDİ!!
- Sigarayı bırakmanın en hızlı yolu günde dokuz paket sigara içmektir. Kolay demedim, hızlı dedim.
- Her yemekten sonra sigara içmeyi, her sigaradan önce yemek yemeye çevirin. Ahaha bir ay sonra bufalo gibi olunca ne bağımlılık kalır ne bir şey.
- “Türk gibi sigara içmek”... Ne kadar sinir bozucu bir ifade değil mi? Bugün başlasak, otuz yıl sonra “Türk gibi jogging yapmak” ya da daha spesifik bir

Yazının Devamı