TOPHANE SANAT TURU

2 Mart 2019

Bağımsız ve kâr amacı gütmeyen çizgisiyle, geçtiğimiz yıldan beri sıra dışı projelere imza atan Merdiven Art Space, en önemli güncel sanatçılarımızdan Gülsün Karamustafa’nın ‘Bebeği Kundaklamak’ başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşan major enstalasyonu, Merdiven Art Space’e özel olarak kurgulandı. Karamustafa, üretim pratiğine pek çok farklı medyumu başarıyla dahil etmeyi başarmış, irdelediği sosyopolitik konularla yerel çağdaş sanat sahnemizin öncüleri arasına ismini yazdırmış değerli bir sanatçı. BüroSarıgedik ve Merdiven Art Space iş birliğinden doğan serginin çıkış noktası, sanatçının 1969 yılında, öğrencilik döneminde yaptığı Floransa seyahatine dek uzanıyor. Filippo Brunelleschi tarafından tasarlanmış, eski bir yetimhane binası olan ‘Ospedale degli Innocenti’deki duvar kabartmalarında gördüğü kundaklanmış bebek tasvirlerinden çok etkilenen sanatçı, 2015 yılında ‘Bebeği Kundaklamak’ çalışmasına imza atıyor.
Savaş dönemleri, büyük felaketler, göçler ve diasporalar nedeniyle çağlar boyunca en büyük mağduriyeti yaşayan çocukları odağına alan Karamustafa; masumiyet ve yardıma muhtaçlık durumlarını yeniden yorumluyor. II. Dünya

Yazının Devamı

HAFTANIN SERGİLERİ

23 Şubat 2019

Kişiselden kolektife oldukça iddialı sergilerle, şubat ayına veda ediyoruz... Bu hafta derlememde Cihangir’den Mecidiyeköy’e uzanan keyifli bir rota paylaşmak istedim sizlerle.
Daire Sanat, sanatçı-küratör işbirliğine farklı bir açıdan ışık tutan ‘#workinprogress’ başlıklı etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Ahmet Aydın Atmaca, Mehmet Öğüt ve Fırat Arapoğlu’nun kolektif projesi, bir üretimin sanat yapıtı olarak tanımlanma sürecinde geçirdiği evrime odaklanıyor. Bildiğimiz anlamda sanat eseri olarak tanımlanamayan çalışmalar; bir arada sunulduğunda oluşturdukları kavramsal yapıyla, sergileme ve arşivleme arasındaki ortaklıkla ayrışmaya aracı oluyor. Çağdaş sanat ortamında kanıksanmış estetik kalıpları sorgulayan projenin, yenilikçi bir bakış açısı getirdiğini düşünüyorum. Modernizmle başlayan eser yaratım sürecine odaklanma yaklaşımını derinleştiren ekip, dökümanlar, ses kayıtları ve görüntüler eşliğinde serginin fikirsel hazırlık sürecini izleyiciye adeta yaşatıyor. Çoğunlukla final noktasında dahil olduğumuz projelerin arkasında yatan aşamaları gözlemlemek isteyenler, 6 Nisan’a kadar sergiyi ziyaret edebilirler.

İZLEYİCİYİ BÜYÜLÜYOR
Galerist, ikonik sanatçımız Semiha Berksoy’un

Yazının Devamı

İSTANBUL’A YENİ SOLUK

16 Şubat 2019

İstanbul sanat ortamı, 2019 yılına oldukça bereketli başladı. Şubat ayı içerisinde kapılarını açan iki yeni sanat mekanı, kente yeni bir soluk getirmeye kararlı görünüyor. Uzun ömürlü olmalarını diliyor ve bu haftaki yazımda bahsettiğim sergileri, es geçmemenizi tavsiye ediyorum.
Balat galerilerinin yeni üyesi Ambidexter Gallery, açılış sergisiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Kerim Zapsu’nun İstanbul’daki ilk solo sergisi ‘7,680,000,000’, hem biçim hem de içerik açısından oldukça özgün bir konuma sahip. Sanatçının renkli kumaşları birleştirerek ürettiği çalışmaları, soyut görünümlerinin arkasında siyasi bir metafora kaynak oluyor. Her biri farklı ülkelerin bayraklarını temsil eden bu renk ve biçimler, görsel niteliklerinden ziyade kavramsal alt metinleriyle öne çıkıyor. Sergiyi gezerken, ulusal bir sembol olarak her daim sorgulamalardan uzak tuttuğumuz bayrağın ifade ettiklerine dair zihnimde pek çok soru canlandı. Bir nesnenin asıl içeriği ve çağrışımları arasındaki ilişkiye odaklanan Zapsu; bayrağın, kumaşlardan ibaret formal yalınlığına tezat şekilde kutsallaştırılmasına dikkat çekiyor. Sanatçının bir diğer başarısı ise soyutlaştırdığı imgelerin içinden alternatif anlam

Yazının Devamı

ŞUBAT’TA ÖNE ÇIKANLAR

9 Şubat 2019

Geçtiğimiz hafta yepyeni sergiler sanatseverlere kapılarını açmışken, ben de sizler için şubat ayının öne çıkanlarını derledim. Galeri Nev İstanbul, Murat Morova’nın kişisel sergisiyle karşımıza çıkıyor. Kendine özgü ikonografik üslubunu çok beğendiğim Morova, geleneksel estetiğin öğelerini bugünün görsel diliyle yorumlama konusunda usta diyebilirim. Son dönem işlerinden oluşan ‘Cosmic Latte’ ise ismini, evrenin şu anki ortalama renginin bilim insanlarınca tanımlanan terimden alıyor. Felsefi, dini ve mitolojik düzlemde Doğu’yla Batı imgeleri arasında köprü kuran sanatçı, evrenin bütüncül dilini anlamaya giden yola ışık tutuyor. Semboller ve metaforların hakimiyetindeki resimlerinde, kültürler arası geçişkenliğin şifrelerini paylaşan Morova, bizi de ipuçlarının peşinden sürükleneceğimiz keyifli bir yolculuğa çıkartıyor. Serginin mistik ve simgesel kurgusu, kapıdan girer girmez etrafınızı kuşatıyor, bu anlamda izleyiciyle diyaloğu çok başarılı olmuş.
Morova’nın referansları ise yine çok kültürlü ve çeşitli. Leonardo da Vinci’den
Nicolas de Nikolay’a,
Caspar David Friedrich’ten Hoca Ali Rıza’ya kadar uzanan geniş bir ilham kaynağı skalası var. Elbette tüm bu referansları özgün

Yazının Devamı

HAFTANIN SERGİLERİ

2 Şubat 2019

İstanbul’da sanat hareketliliği, hız kesmeden devam ediyor. Nişantaşı’ndan Beyoğlu’na uzanan rotada, bu hafta sizler için derlediğim sergileri, hafta sonu ajandanıza dahil edebilirsiniz.
Çağdaş İstanbul Sanat, Kültür ve Eğitim Vakfı ev sahipliğinde, Sofa Otel’in kültür alanı HallArts’ta, güzel bir sergi açıldı. Ceren Oykut ve Ekin Saçlıoğlu’nun ‘Başka bir Yer’ isimli ortak sergisi, iki sanatçının, birbirleriyle üretimleri hakkındaki fikir alışverişinde keşfedilen benzerliklerden doğmuş. Biri Berlin’de diğeri İstanbul’da yaşayan sanatçılar, ayrı dönemlerde birbirlerinden habersizce ürettikleri işlerinin kavramsal zemininde yer alan ortak temaların ilhamıyla sergiyi kurgulamışlar. Yer-yurt, aidiyet, gitmek-kalmak, barınma ve yabancılaşma gibi konular üzerine kafa yoran Oykut ile Saçlıoğlu’nun ortaya koyduğu seçkideki diyaloğu çok beğendim. Sergideki işlerin hem biçimsel hem de tematik yönden yakaladığı uyum, kesinlikle görülmeye değer. Oykut, karikatür, haritacılık, minyatür gibi tekniklerden izler taşıyan özgün üslubuyla; kent dokusunu ve karşılaştığımız gündelik manzaraları betimlerken, Saçlıoğlu ise bu sergide ilk kez görülecek olan desen ve heykel serilerini izleyiciyle

Yazının Devamı

DİJİTAL ÇAĞDA ÇEVRİMİÇİ SANAT

26 Ocak 2019

Çağın getirisi olarak sanat üretimleri ve sunum/pazarlama yöntemleri konusundaki dijitalleşmeden, daha önceki yazılarımda çok bahsetmiştim. Bu konunun en son örneğini ise ‘zamandan ve mekandan bağımsız bir sergi deneyimi’ mottosuyla, sanal ortamda sunduğu seçkileri ‘Duvarları Olmayan Müze’ başlığı altında geliştiren British Council bizlerle paylaştı. Çevrimiçi ortamdaki sergilere artık yabancı değiliz ancak British Council’in hayata geçirdiği platform, gerek küratoryal altyapısı gerek izleyici deneyimi açısından oldukça başarılı bir proje.

Batı temelli sanat tarihi yazımının, kadınların rollerini gizlemeye yönelik eril yaklaşımına odaklanan sergi, British Council Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerin yanı sıra önde gelen Türkiyeli güncel sanatçıların işlerine de yer veriyor. Farklı kuşaktan yerli ve yabancı isimlerin; resim, baskı, video ve fotoğraf alanındaki üretimleriyle oluşturulan seçki, kıtalararası bir diyaloğa zemin oluyor. Genel itibarıyla ‘kadın’ temasından hareketle sergiyi kurgulayan küratör Mine Kaplangı’nın; ‘Mitler ve Hikayeler’, ‘Ritüeller ve Semboller’, ‘Aşinalar ve Doğa’ ve ‘Portreler’ olarak bölümlendirdiği alt başlıkların kapsamını başarılı buldum. Türkiye’den

Yazının Devamı

OCAKTA ÖNE ÇIKANLAR

19 Ocak 2019

Kış günlerini keyifli bir sanat turuyla ısıtmak isteyenler için ocak ayının öne çıkan sergilerini derledim bu hafta.
İlk durağımız Çukurcuma’da yer alan Pg Art Gallery. Manolya Çelikler’in, aylar süren titiz çalışmalarının meyvelerini izlediğimiz ‘İyiyim ama değilim’ başlıklı kişisel sergisi, hem estetik hem de kavramsal açıdan oldukça etkileyici.
Sanatçının malzemeyle ilişkisini geliştirerek farklı katmanlar kazandırdığı pratiğinde, seramiğin başrolde olduğu ancak geçmiş dönem yapıtlarına atıfta bulunan tekstili de ihmal etmediği göze çarpıyor. Sanat ortamına adım attığı ilk zamanlardan beri takibimde olan Çelikler; eril zihniyet, kültürel ve cinsel ayrımcılık, toplumsal erk yapıları, bellek gibi konular etrafında şekillendirdiği üretimini tematik açıdan korumaya devam ediyor.
Fikirsel temelli çalışmalarla somutlaştırdığı duyarlı yaklaşımını başarılı buluyorum. Bu sergisinde de gerek yakın tarihimizden gerekse de gündemden düşmeyen sarsıcı toplumsal dönüşümlerden beslenen sanatçı; malzemeyi de temaların sembolik anlatıcısı haline getiriyor. Seramiği, geleneksel zanaat öğesi niteliğini ön planda tutarcasına incelikle şekillendirmenin yanında; iplik, kumaş, hazır nesne gibi

Yazının Devamı

2019 BAŞLARKEN...

12 Ocak 2019

2019’un ilk günlerini, dikkat çeken birkaç yurt dışı haberine ve sanat ortamına katkısıyla takdir ettiğim adas’taki sergiye yer vererek karşılayalım istedim. Türkiyeli sanatçıların yurt dışındaki görünürlüğü, benim oldukça önemsediğim bir konu. Bu açıdan köşemde mutlaka yer vermeye çalışıyorum. İlk olarak yerli sanatçılarımızın gurur verici projelerine değinirsek, SAHA Derneği’ni bu alandaki destekleri için tebrik etmek gerekir. Başarılı güncel sanatçımız Banu Cennetoğlu’nun, 14 Ocak-25 Mart tarihleri arasında New York’taki SculptureCenter’da izleyiciyle buluşacak olan sergisi, bu yılın güzel haberlerinden...
Çalışmalarını arşiv, toplama, haritalama, analiz metodları etrafında geliştirerek, veri ve enformasyon kullanım/dağıtım pratiklerini sorgulayan sanatçı, ABD’deki ilk kişisel sergisine imza atmış olacak. Birden fazla isme sahip çalışma, 2006-2018 arasında sanatçının otobiyografik arşivinden derlenen, müdahale edilmemiş ve kronolojik bir düzenle akan görselle videoları içeriyor.
Geçtiğimiz yıl Londra’da ilk gösterimi yapılan eser için Cennetoğlu’nun uygun gördüğü ‘intro-spective’ başlığını da başarılı buldum.
Nesne, görüntü, metin ve basılı metaryallerden oluşan

Yazının Devamı