İnanmayanlar gemiden atlasın

28 Nisan 2010

Bucaspor için sezon başından beri inatla, ‘İzmir’den Süper Lig’e çıkacak tek takım’ dedim. Bugünde aynı şeyi söylüyorum. Hem de finale yaklaşılırken Mersin maçının ardından önceki gün tepilen bir fırsat daha Gaziantep BŞB. beraberliği sonrası. Umudu tükenerek eline kalem kağıt alıp hesap yapanlara inat tekrar edeyim: Bucaspor Süper Lig’e çıkacak.
Adanaspor’la puan farkı 2’ye indi ve Adana şehir takımı diyerek ‘Buca’nın rakiplerini mamalıyorlar’ efsanesi kulaktan kulağa yayılıyor. Herkesi dedikodu ve kaybedilen puanların sarmalı, koca bir telaş sardı. Karamsarlık Gaziantep maçında tribünlerin bir bölümünde açıkça ortaya çıktı ve Mehmet Batdal’a patladı.
Kaldıramadıkları stresi kusarak içlerinden atmaya çalıştı bir kısım seyirci. Ardından Mehmet Batdal kreşe giden 5 yaşındaki çocuk gibi duygusallaşıp küstü oyuna. Oda kaldıramadı, ağır geldi. Ardından yöneticiler ve arkadaşları devreye girdi. Soyunma odasında kendine getirdiler küçük kardeşleri Batdal’ı. Ekip olmak bu işte. Futbolcularından, yönetimine, malzemecisinden, taraftarına verilen emeklerin karşılığını almaya yaklaşan bu insanlara en iyisi yakışıyor.
Şimdi kalınan yerden aynen devam. Başta futbolcular bu dedikodulara

Yazının Devamı

Gelin tartışalım...

21 Nisan 2010

Geçen hafta gazeteci olarak Karşıyaka 1912 Derneği’nin toplantısına katıldım. Başkanı Sait Gürsoy’un davetiyle gittiğim ve büyük keyif aldığım sohbetin ardından taraftarların kurduğu derneklerlerle ilgili kafama takılanları paylaşayım sizlerle...
Karşayaka 1912 Derneği ile girdim konuya oradan devam edeyim. Karşıyaka’ya geçmiş dönemde hizmet etmiş eski başkanlar ve yöneticilerin 8 yıl önce kurduğu bir dernek bu. 130 kadar üyesi var. Herkesi almıyorlar. Canım gibi sevdiğim Sait Gürsoy başkanlığında büyüyecek, onun enerjisi ile şimdiden yukarı bir ivme kazandı, kendini daha iyi ifade etmeye başladı.
Bir de yine Karşıyakalı spor adamlarının 2 yıl önce kurduğu ve Bülent Zeren’in başkanlığını yaptığı KARSAD (Karşıyaka Spor Adamları Derneği) var Karşıyaka’da. Bu iki dernekte temel olarak Karşıyaka’ya hizmet etmek için oluşmuş. Her dönemde mevcut yönetimin güncel işlerle uğraşırken eksik kalan yerleri tespit edip ellerinden geldiğince Karşıyaka sevdasıyla bu açığı kapatmak istiyorlar. Her kulüpte var. Ya eski yönetici, ya taraftarın kurduğu dernekler bunlar. Amaç hep aynı. Renklerine gönül verdikleri kulüplerine katkı sağlamak.
Bu oluşumlara saygım var. Temelinde iyi niyetle

Yazının Devamı

Bir işadamı bir başkan bir vali...

14 Nisan 2010

Bir hafta yazamadım, meydan boş kaldı. Köşe yazanların atladığı, bir satır yazı yazmadığı, demeçleriyle gündeme oturanlara bir bakalım. Hem gündem yaratan hem de hasarsız kalkan aktörler; bir işadamı, bir kulüp başkanı ve bir vali...
İlki işadamı... İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş... Açıklaması şöyle: Bucaspor’un isminin başına ‘İzmir’ konsun. Bucaspor Süper Lig’e çıkarsa İzmir’in takımı olduğu belli olsun. İzmir’in reklamı olsun...
İşadamı mantığıyla söylemiş. Kendisine katılan ehli akıllar da desteklemiş. Ancak buna işadamlığı zekası değil, ‘kurnazlığı’ derler ve sorarlar böyle düşünenlere; ne verdiniz ki Buca’ya, ne istiyorsunuz? “Yalnız, hakkını yemeyin. Ekrem Bey, İzmir’de TEB Bonus İzmirim Kart Projesi’yle kulüplere destek vermeye çalıştı” diyenler olabilir.
Yine de Bucaspor’un başına İzmir ekinin getirilmesi fikri ‘bir avuç leblebi’ karşılığında, tek başına başarıyı yakalamış, yıllardır yalnız bırakılmış, içinde fırtınalar kopan bir camiadan manevi olarak çok büyük bir istek. Ve tekrar söylüyorum, bu, işadamı kurnazlığına girer. Futbolda böyle bir durumda, hakem kasti faulu çalar, adamı direkt kırmızı kartla atar.
İkincisi kulüp başkanı. Aktörümüz, açıklama

Yazının Devamı

Aziz Başkan’ın icraatları... (!)

2 Nisan 2010

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Büyükşehir Belediyesi’nin bir yıllık faaliyetlerini değerlendirdiği basın toplantısını düzenledi. Hatırladığım kadarıyla Turgut Özal‘ın başbakanlığı döneminde başlamıştı. Rahmetli, elinde kalemiyle ekrana çıkar, kendi çalar, kendi oynardı. Adı da ‘icraatın içinden’di.
29 MART 2009-29 MART 2010 Belediye icratları:
Açılış;
-Her biri 1 milyon TL’ye mal olan 10 adet çok amaçlı salon (Bağarası, Ulukent, Görece, Ulucak, Ayrancılar, Çaybaşı, Yeni Foça, Ören, Yelki ve Asarlık) daha hizmete açıldı. Toplam salon sayısı 21’e yükseldi.
-215 amatör spor kulübü ile 250 okula spor malzemesi yardımı yapıldı.
-Kent merkezindeki 57 parka, 11’er parçalık kondisyon seti konuldu.
-Spora erişimi kısıtlı 80 çocuğa, Kültürpark Tenis Kulüp işbirliğiyle tenis eğitimi verildi.

Yazının Devamı

Burası dağbaşı değil, Göztepe

24 Mart 2010

Elim varmıyor yazmaya... Tekrar tekrar gündeme getirmeye utanıyorum.
Fakat yazmasam, 35 yıldır yaşadığım, havasını soluyup, suyunu içtiğim Göztepe‘ye haksızlık etmiş olurum.
Aşırı sevgi nedeniyle(!) ya da ‘bir adım öne çıkayım, buralarda tanınayım, nam salayım’ derdiyle üç-beş ne yaptığını bilmez, Göztepe’nin ismini lekeliyor.
Bunlara; ‘Dur’ denmez, şöyle bir sarsıp kendilerine getirilmezlerse, arkalarından gelen gençlere de kötü örnek olup, çok daha vahim durumlara yol açacaklar.
Çorumspor mağlubiyetinin ardından tesislere dönen Göztepe kafilesini, ellerinde döner bıçaklarıyla karşılayan dengesizlerden bahsediyorum...
Göztepe, basit bir spor kulübü değil.
Ona zarar vermeyi aklına bile getirmeyen binlerce seveni olan.

Yazının Devamı

İki yakanın masalcıları

18 Mart 2010

Toprağı bol olsun... Rahmetli babaannem Fatma Hanım, küçükken abim Cenk’le, bana, ‘masal, masal matitas’ diye başlayan, hayat hikayesiyle, hayallerini harmanladığı masallar anlatırdı. O tatlı tatlı anlatır, biz dinlerken derin uykuya dalardık. Masal kıvamında anlattıklarının, aslında masal olmadığını, bizi bir çeşit rehabilitasyon aracı gibi kullandığını büyüyüp aklımız kemale erdiğinde anladık. Yine de vefatına kadar onu hep aynı heyecanla dinledik. Rahmetli de anlattıkça rahatladı.
İzmir’in iki yakası Karşıyaka ve Göztepe‘nin başkanları, ne zaman konuşsalar, aklıma rahmetli babaannem geliyor. Altınbaş Holding ve Göztepe A.Ş’nin sahibi, Başkan İnan Altınbaş ve Karşıyaka Başkanı Akif Ersezgin, geldikleri günden beri insanı derin uykulara daldıran hikayelerini masal kıvamında anlattılar, anlatıyorlar.
Giriş kısmı şöyle: Altyapılar büyüyecek, tesis yapıp, akademimizi kurup, kendi oyuncularımızı yetiştireceğiz. Stadımız olacak...
Hele gelişme kısmı, bir başka güzel: Her yıl başarıdan başarıya koşacağız. Süper Lig’de şampiyon olup, Avrupa’ya açılacağız. Santiago Barnebau’da final oynayıp, kupa kaldıracağız...
Tek sorun var. Babaannem Fatma Hanım kadar başarılı değiller.

Yazının Devamı

Futbolcular darbe yaptı

10 Mart 2010

Geçen hafta, Süper Lig ateşini Buca’dan yakan ‘Fırtına’nın, fedakar oyuncularını yazmıştım. Onları hayranlıkla izlemeye devam ederken, “Ne yazık ki sizin başarınızı köşeme taşımaktan ve sevincinizi paylaşmaktan fazlası elimden gelmiyor” demiş, şöyle devam etmiştim:
“Ancak İzmir’in önde gelenleri için elimden gelen birşey var. Beyler: Hantal, yerinden kıpırdamayan, isteksiz İzmir’i Süper Lig’e sürükleyen Fırtına’nın 11 maçı kaldı. Bugüne kadar bu kulübe bir desteğiniz olmadı ama Buca Arena Stadı şeref tribününde yerinizi hemen ayırtın. Sonra son hafta yaşanacak izdahama kurban gidersiniz. Son gün Fırtına kaşkolunu boynunuza takıp gazetelerde yayınlanacak ‘Buca Hatırası’ fotoğraflarına gireceğiz diye komik durumlara düşmeyin” demiştim.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu okumuş olacak ki, pazar günkü Ordu maçında Buca Arena’nın şeref tribünündeki yerini almış. Aynı gün Alsancak Stadı’nda Altay’ı desteklemeye de Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan gitmiş.
Aman nazar değmesin!
Koca İzmir’de başından beri Süper Lig’e çıkılacağına inanan tek grup olan Bucalı futbolcuların yaptığı çok ayıp! Üzerine ölü toprağı serpilmiş kent, yakalanan başarıyla bu kadar tahrik edilmez ki...

Yazının Devamı

Bu ‘Fırtına’ karşısında çaresizsiniz

3 Mart 2010

Bu satırları sezon sonunu görmeden yazmak bizim için kolay iş değildir. Ancak sezon başında, madara olmayı da göze alarak büyük bir inançla söylediğim şeyi tekrar edeyim; bu yıl İzmir’den Süper Lig’e çıkacak bir takım varsa, o da Bucaspor’dur...
Sahaya ilk çıktıkları gün, kadrolarındaki futbolcularının bu lig için yeterli oluşuyla... Kemal Kılıç gibi bir teknik direktörle, Ümit İnal gibi bir antrenörle, bir yıl önce büyük maddi sıkıntılara rağmen 2. Lig’den şampiyon olarak çıkmış inançlı bir takımdı Bucaspor.
Ardından...
Buca köprüsünün altından çok sular aktı. Devre arası marka değeri yüksek yedi oyuncu, Kemal Kılıç ve ekibi ayrılıp gitti. Düşüncem değişmedi. Çünkü geride kalanlar, Süper Lig inancını kaybetmemişti. Tecrübeli teknik adam Özcan Kızıltan ve ekibi, devraldıkları gemiyi çok çabuk sahiplendi. Yönetim de durmadı, yenilendi. Geçmişte kulübe başkanlık yapmış dört isim; Seyit Mehmet Özkan, Adnan Dolma, Şeref Üstündağ, Şükrü Kayagüney, Dr. Mehmet Bektur başkanlığında, bayrağı devraldı. Eski başkanlar, biz başkanız havasına girmeden, yönetici olarak Bucaspor’a hizmet etmeye ‘Evet’ dediler. Kulüplerimizde nadir görünen bir durum... Beş başkan bir arada çalışıyor.
Aynı

Yazının Devamı