'Batar bu işler hanfendi, yürümez'

Gazete bile gelmeyen bir sahilde oturuyoruz. Haziran arıyor, "Sana çok neşeli bir haberim var, Ercan Saatçi asker kaçağıymış." Kahkahalar atıyor: "Hani o Manşet şarkısındaki arkadaşı şehit olurken, o kaçıyormuş!" Daha önce başka bir şarkısı vardı, klibi bir sirkte geçiyordu (Hiç Türk sirki gördünüz mi?), onda bu konularda pek iddialı yaklaşımları olduğunu hatırlıyorum.
Tıpkı Serdar Ortaç gibi, "Vatan, millet, Adapazarı, bu yurdu hainlere kaptırmayacağız, göğsümüz bayrağa siper," diyen en kararlı çığıranlar maalesef vatani hizmetlerinden uzak durma eğiliminde oluyorlar. Hayatında ne vatanperverlik ne de erkeklik edebiyatı yapmış olan Tarkan'ı bunlardan ayrı tutuyorum. Bu ülkede, erkekliğin onda dokuzunun kaçmak olduğu yönündeki acımasız ve gerçekçi eleştiri feminizmden eskidir. "Erkekleri tanıyın, onlara inanmayın," diye başlayan aranjman şarkı da.
Yine de erkekliğin matah bir şey olmayabileceğini farketmemiz epey zaman aldı. Çokomilk Feministler bir sürü şey söylediler, söylüyorlar. Ama bunların içinde en akılda kalanı, "İyi kızlar cennete gider, kötü kızlar her yere," oldu. Acaba erkeklerin hasretini çektikleri her yola gelen kızlar nihayet temin edilmiş miydi?
Seksenlerin eylemci feministleri aile içi şiddet, sokakta, evde, işyerinde cinsel taciz, kadınların ev içinde harcadıkları karşılıksız emek gibi konulara değindiler, cinsel özgürlükten ise neredeyse hiç bahsetmediler. Ama hala feministleri kadınların özgürlüğünü cinsel özgürlükle sınırlı gördükleri için eleştirenler var. Çok bilinen bir fıkrayı akla getiriyor bu durum. Tekrar ettiğim için mazur görün. Hani adama psikolojik test yapıyorlarmış (Bunlar da bir ara nasıl modaydı değil mi). Bir mürekkep lekesi göstermişler, "kadın cinsel organı" demiş. Bir tane daha göstermişler, cevap aynı. Bir tane daha, yine malum bölge. Bir tane daha, bir tane daha. Psikolog şaşırmış, bir kalem göstermiş, adam yine "kadın cinsel organı" diyor. Defter, cevap aynı. Masa, yine aynı. Psikolog, "Nasıl oluyor bu," diye sormuş. Adam boynunu bükmüş: "Hiç aklımdan çıkmıyor ki." Geçti bunların modası Yeni zamanlarda bu iyi kızlar / kötü kızlar ikilemi "aşıldı". Şimdiki kızlar öyle numaralar biliyorlar ki, sevgilileri onları gitmek istedikleri yere arabayla bırakıyor. Eskiden iyi kızlar "Evlenmeden olmaz," derlerdi. Kötü kızlar ise "Evliliğin canı cehenneme." Erkekler bunların birincisine direnç gösterir, ikincisi karşısında afallardı. Şimdiki kızlar ise, "Evlendikten sonra hem bunlar hem de daha neler neler var," diyorlarmış. Evlenene kadar azıcık eğleniyor, sonra da güvenli bir gelecek için doğru erkeği arıyorlarmış. Kadın dergileri, magazin dergileri, gazetelerin magazin ilaveleri, layf stayl yazıları hep bunu anlatıyor. Gerçekten gerçekçi bir yaklaşım. Üçüncü sayfalardaki namus cinayeti, aşk cinayeti haberlerinin yanı başında. Sinemaya, pastaneye gitmek için canından olan, dayak yiyen, en hafifi azar işiten kızların ülkesinde. Kimse bu masalı anlatanları Müslüman mahallesinde salyangoz satmakla suçlamıyor. Müslümanlar da salyangoz yiyenler de ayrı mahallelerde kavga dövüş yaşıyorlar bu ülkede çünkü. 'Size batıyor galiba' Ama bu masal gerçek bile olsa, aile içi şiddet, cinsel taciz, kadın ve çocukların cinsel istismarı, kadınların evde karşılıksız çalışması, ev dışında erkeklerden daha düşük ücret almaları, eğitimden, vatandaşlık haklarından, hatta doğru dürüst beslenmeden bile yoksun bırakılmaları hala sürüyor. Bu yüzden feministler, "Bu işler yürümez, batar," diye burun kıvıranlara hiç iyi gözle bakmayıp, "Size battı herhalde," diyorlar. Çünkü hangi yüzü gösterilirse gösterilsin dünya kadınlar için hala kötü. Bütün bunlara inanan İstanbullu bir grup feminist, başka feministlerle tanışmak, tartışmak istiyor. Eğer onlarla ilişkiye geçmek isterseniz çarşamba günleri 12.00 - 18.00'de 0212 292 07 39'u arayabilir ya da internette femtartis@hotmail.com adresine yazabilirsiniz.

---

pazartesidergi@superonline.com