DİOR’DAN VAKKO’YA
Cem Hakko ile yaptığımız bir sohbet sırasında, Vakko’nun onun sadece işi olmadığını, Türk moda tarihinin en önemli isimlerinden olan Vitali Hakko’nun kurduğu bu markayı, kendisine layık bir şekilde taşımaya çalıştığını hissetmiştim.
Bu yüzden Vakko ne kadar yenilikçi ve genç adımlar atsa da, her zaman geçmişine olan saygısını ve bağını hissettirir.
Bunlar nereden mi aklıma geldi? Vakko’nun dün itibarıyla yayınlanan 2016 - 2017 Sonbahar / Kış Koleksiyonu kampanyasında, Fransa’nın dünya sinemasına kazandırdığı
70’lerden ilham alan koleksiyonun, Vitali Hakko’nun Vakko’yu kurduğu ilk 10 yıla denk gelmesi, 70’lerde Alain Delon’un dünyanın en karizmatik ve stil sahibi erkekleri arasında anılması, bana dün ve bugünün sarmaşık gibi bir arada olduğu, nostaljik bir enerji hissi verdi.
Çekimlerin Milano’nun, geleneksel ve modernizm ile teknolojiyi bir araya getiren ikonik mimari yapılarından Villa Borsani’de gerçekleşmesi de, yazının başında bahsettiğim geçmiş ve gelecek ilişkisini vurgulayan ayrı bir nokta.
Belki yazıyı fazla romantik buldunuz ama ben geçmişini ve değerlerini korumanın, gelecek nesillere fayda sağlayacak yenilikler inşa etmek için olmazsa olmaz olduğunu düşünenlerdenim.
Bu arada Alain Delon’un oğlu, babasının gölgesinde kalmış, ikinci dereceden bir dünya jet set ismi değil. Oyunculuğun yanı sıra modellik de yapan Alain Fabien Delon, geçtiğimiz aylarda Dior Homme’un da kampanya yüzü olmuştu.
Yani o da Cem Hakko gibi çalışan ve üretmeye devam eden ikinci nesil üyesi.
24 SAATLİK MARATON
Alessandro Michele’nin kreatif direktör olmasından sonra küllerinden doğan Gucci, geçen hafta sosyal medya hesaplarında #24HourAce isimli yeni bir video projesine imza attı.
Projenin isim kaynağı, markanın efsanevi tenis ayakkabısı Ace oldu. Marka, Snapchat hesabını Tokyo’dan New York’a uzanan dünyanın dört bir yanındaki sanatçılara birer saat arayla teslim etti. Gün boyunca projeye ortak olan sanatçılar, Gucci ile yaptıkları iş birliklerini anlattılar. Marka, Instagram hesabından da, sanatçıların, Ace tenis ayakkabısıyla çektikleri 60’ar saniyelik kısa videoları yayınladı. Alessandro Michele’nin yaratıcılığını yansıttığı bir tuval görevi gören spor ayakkabının, günlük hayatın içinde binbir türlü konumlamasını gördüğümüz proje, lüks markaların yeni yeni kabullendikleri sosyal medyada yapabileceklerinin sınırsız olduğunu gösteriyor.
Haberin Devamı
EĞER SİZ DE...
Kızgın güneş altında saatlerce yatmak, yüzlerce kişinin kaldığı devasa oteller, insanların tabaklarında yiyemeyecekleri kadar yemek aldıkları açık büfeler... Bunların yanı sıra ses sisteminin sınırlarını zorlayan müzikler eşliğinde yapılan animasyon şovları, toplu alınan pakette servis edilen tereyağı ve reçeller, öğleden sonra eğlence adına gerçekleşen anlamsız havuz partileri…
Eğer siz de benim gibi tüm bunlardan rahatsız oluyor ve tatilin bu olmadığını düşünüyorsanız... Eğer sizin için de tatil, huzur demekse, doğa demekse, lezzet demekse...
Eğer siz de mimarinin doğayla dost olmasını ve etraftaki tarihi binaların varlığını ve korunmasını önemsiyorsanız... Eğer siz de mis kokan zeytin ağaçlarının kokusunu içinize çekmeyi ve denizin serinleten etkisini seviyorsanız... Eğer siz de özel arabalarla plajlara gitmek yerine, bisikletle ada turu yapmayı tercih ediyorsanız...
Eğer siz de sabah uyanır uyanmaz kahve yerine yogayı tercih ediyorsanız, önerim Ege Denizi’nin en keyifli yerlerinden biri olan Cunda Adası’ndaki Orçun ve Çiğdem Özsüt çiftinin bu tasarım oteli Mola Cunda.