TURKiYE’DEN DUNYA MARKASI CIKAR MI?

Ülkemiz, tekstil konusunda ham madde ve işçilik açısından çok büyük avantajlara sahip. Hatta tasarım anlamında çok gelişmiş bir bakış açımız olduğunu düşünüyorum. Ama bu isimlerin çoğu belli bir kitleye hitap ettiğinden, iletişimi de butik bir
şekilde yapılıyor.

Ele avuca sığmıyor

Konuyu dağıtmadan başa dönüp yakın tarihli bir örnek vermek istiyorum: Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’un en tarz sahibi sunum ve konsept partisine imza atan
Les Benjamins’den söz ediyorum.

Markanın kurucusu Bünyamin’i bundan yıllar önce bir yerde görmüş ve bilmem kaç sezondur giydiğim tişörtlerin nasıl bu kadar dayandığını sormuştum. O zamanlar marka sadece tişört yapıyordu. Bünyamin de bana ilk hedefinin çok kaliteli ürün yapmak olduğunu söylemişti. Birinci sınıf iplik, pamuk, işleme her neyse, her detay uzun süre giyilecek kalitede tişörtler yapmak üzere düşünülmüştü.

Kaliteyi cebe koyduktan sonra, yaratıcılık konusunda ele avuca sığmayan marka, bugün dünyanın dört bir yanında konuşuluyor ve satın alınıyor.

Konsept parti

Partiye dönecek olursak, Soho House’da birçok kata yayılan partide her yerde farklı bir DJ çalıyordu.

Tabii ki İstanbul halkının bu tarz partilerdeki donukluğu ve gelen geçeni incelemek üzerine kurulu eğlence anlayışı, ambiyansın mükemmel olmasını engelliyordu. Ama bu parti konsepti ve markanın eğlence sonrası sosyal medyasında paylaştığı fotoğraflar, Les Benjamins’in attığı her adımın, puzzle’ın bir parçası olduğunu gösteriyordu.

Spor lüks akımının öncüsü

Dünyadaki spor lüks akımını yakalayan ve şu an kadın-erkek spor lüks giyim parçaları tasarlayan Les Benjamins bence bir dünya markası olmaya aday. En önemli püf noktası da bir DNA’sı ve buna uyan stratejisi olması.

Az ve öz

Tabii bence bizden çıkacak tek dünya markası Les Benjamins değil; Manu Atelier isimli markayı da bir kenara not edin.

Teşvikiye de küçük bir showroom’ları olan Beste ve Merve Manastır’ın kurduğu markayı ilk Instagram’da fark etmiştim. Daha Türkiye’de haber olmadan New York Times’a kapak olan marka, şu an dünyada birçok department store’da satılıyor. Az ve öz modelleri var ve bu, onların çantalarının dünyanın önemli stil önderleri tarafından it bag ilan edilmesi için yetiyor da artıyor.

Deja vu

Yanılmıyorsam moda haftasına ikinci kez katılan Sudi Etuz’un defilesine gidemedim ama defile fotoğrafları geldiğinde, birden deja vu yaşadım. Bu koleksiyonun görselleri ne kadar da Giambattista Valli’nin Paris Haute Couture Moda Haftası’nda tanıttığı 2014 sonbahar-kış koleksiyonuna benziyordu. Saç aksesuarlarından drapelere, volümlerden çizgilere kadar inanılmaz benzerlikler, moda haftasını tasarım anlamında eleştirenlere hak verdiğim nadir noktalardan. Selma Çilek ve Derya Açıkgöz’e anlam veremeyenlere ise sonsuz katılıyorum.