Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Floransa’daki Salvatore Ferragamo Müzesi’nde Marilyn Monroe’nun ölümünün 50’nci yılı anısına düzenlenen ‘Marilyn’ sergisini gezdim. Bakın sergide neler dikkat çekiyor?

“Bir kadına doğru ayakkabıyı verirsen dünyayı fethedebilir” demiş Marilyn Monroe. Haksız da değil. Son zamanlarda yaşanan Christian Louboutin çılgınlığını görüyorsunuz. İngiliz The Telegraph gazetesinde kırmızı tabanlı ayakkabılarla ilgili bir haber vardı. Son zamanlarda İngiltere’de en çok satılan kırmızı boya, tam da Louboutin tonuymuş. Kadınlar Primark gibi uygun fiyatlı mağazalardan 45 TL’ye ayakkabı alıp, yanında da 6 TL bir kutu boya alıp, kendi Louboutinlerini kendileri yapıyorlarmış. Hatta işi ilerletmişler, hangi boya dökülür, hangi boya daha kalıcı olur gibi bilgilere de hakimlermiş. Haberde bir de tavsiyede bulunmuşlar, “Ayakkabının tabanını kırmızıya boyarken yere bir adet The Telegraph gazetesi serin, yerler batmasın” diye.

Haberin Devamı

BAZILARI MARILYN SEVER


Onun tercihi Ferragamo
Ayakkabı çılgınlığı Louboutin’le başlamadı tabii. Marilyn Monroe döneminde Louboutin yoktu. Peki ama Marilyn Monroe en çok hangi marka ayakkabı giyerdi? Sorunun cevabı, Salvatore Ferragamo. Floransa’daki Salvatore Ferragamo Müzesi’nde ‘Marilyn’ sergisi 20 Haziran’da açıldı. Şanslıydım, çok merak ettiğim sergi Floransa sokaklarında dolaşırken karşıma çıktı.
‘Marilyn’ sergisinde Marilyn Monroe’nun film kostümlerinden günlük kıyafetlerine, babetlerinden stilettolarına gardırobunun önemli bir bölümü yer alıyor. İlk izlenim, Marilyn filmlerinde göründüğü kadar kilolu değil. Tamam, sıfır beden de değil ama 36-38 beden arası gibi.
O cansız modellerin üzerinde hiçbir şeye benzemeyen elbiseler Marilyn’in bedeninde nasıl da bambaşka bir şeye dönüşüyormuş, şaşırıyorsunuz. O uçuşan meşhur beyaz elbisesini bedava verseler almazsınız, o kadar ucuz duruyor. Ama Marilyn giyince hepimizin hafızasına kazınan bir görüntü oluyor. ‘Erkekler Sarışınları Sever’de ‘Diamonds Are a Girl’s Best Friend’ şarkısını söylerken giydiği pembe tuvalet ve pembe eldivenleri de aynen öyle.

Numarası 37.5
Ayakkabıları görünce de şaşırıyorsunuz. Çünkü hepsi tepe tepe giyilmiş. Şimdi bırakın Hollywood yıldızlarını, ev kadınlarının bile gardıroplarında sadece birkaç kez giyilmiş gıcır gıcır ayakkabılar var. Marilyn’in ayakkabılarının bir kısmı New York Christie’s’deki müzayededen Ferragamo Müzesi için satın alınmış. Çoğu aynı model, klasik. Aralarda birkaç değişik model var. Bu arada ayakkabılarda önce kaç numara olduklarına bakıyorsunuz. Sizi bu zahmetten kurtarayım, Marilyn’in ayakkabı numarası 37.5. Hatta Salvatore Ferragamo’ya verdiği ayakkabı sipariş listeleri bile burada sergileniyor.

Venüs Marilyn’e dönüşüyor
‘Marilyn’ bir kıyafet ve ayakkabı sergisinden ibaret sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Çünkü burada insanı asıl etkileyen Marilyn fotoğrafları ve bu fotoğrafların, pozların ilham aldığı sanat eserleri. Bir bakıyorsunuz, bir videoda Botticelli’nin ‘Venüs’ün doğuşu’ plajda Marilyn Monroe’ya dönüşüyor. Bir bakıyorsunuz, Büyük İskender heykeliyle Marilyn yan yana. Küratörler Stephanie Ricci ve Sergio Risaliti müthiş bir iş çıkarmış, Marilyn’in her pozunun orijinalini bularak.
Sergide başka neler var? Marilyn’in hayatından kesitler gösteren videolar, üzerinde notlarla film senaryoları, Ferragamo’yla randevusunu yazdığı günlüğü, Andy Warhol’un Pittsburgh Müzesi’nden ödünç alınan Marilyn portresi gibi daha birçok hatıra.

Aptal sarışın mı dediniz
Bütün bunları görüp de etkilenmemek mümkün değil. Marilyn Monroe ‘aptal sarışın’ önyargısını ölümünün 50’nci yılında bir kez daha yıkıyor. Sergide yer alan bir sözü bile bunun için yeter. “Hollywood bir öpücük için sana 1000 dolar, ruhun içinse 50 cent ödenen yer. Biliyorum çünkü ilk teklifi yeterince reddettim ve 50 centle yetindim.” Müzenin mağazasında sergi için hazırlanmış özel ürünler satılıyor. Renkli ayakkabı şeklindeki flash disklerden Marilyn fotoğrafı basılı eşarplara butikte birçok ilginç ürün var.
Sergi 28 Ocak’a kadar gezilebilir. Giriş ücreti 5 euro. Yolunuz Floransa’ya düşerse sakın kaçırmayın!