Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çok sevdiğimiz çok yerle vedalaşmak zorunda kaldık bu şehirde.
Hepsinde canımız çok acıdı, ama bazılarının gidişi bizi daha da derinden etkiledi.
Evet, İstanbul, mekânları çok hızlı tüketti, ama bazı mekânlar o kadar karakterliydi, o kadar farklı bir duruşları vardı ki İstanbul onları tüketmeden, tüketemeden onlar kendileri şehre veda etmeyi uygun gördü.
Müdavimlerinin, sevenlerinin tüm itirazlarına rağmen.
Tarık Bayazıt ve Savaş Ertunç’un Changa’sı tam da böyleydi benim için.
Taksim’deki Changa, İstanbul yeme-içme hayatındaki değişimi başlatmıştı, ilk defa İstanbul’da bir restoran Wallpaper’dan Monocle’a birçok önemli yayının radarına girdi.
İlk defa bir restoranın çağdaş sanat koleksiyonu da kokteylleri ve yemekleri kadar konuşuldu.
Profesyonel hayatlarını bırakıp hayallerinin peşinden gitmişti Tarık Bayazıt ve Savaş Ertunç, daha restorancılık modası başlamadan yıllar önce.
Daha sonra Changa, Sakıp Sabancı Müzesi’nde de harikalar yarattı ve sonra ansızın haber geldi, “Kendimize, seyahatlerimize daha fazla zaman ayırmak için Changa’yı kapatıyoruz” diye.

Haberin Devamı

Kantin’i kapatıp hayalinin peşinden gidiyor

Şimdi ise İstanbul’da iyi yemek meraklılarını ilgilendiren benzer bir süreç daha yaşanıyor.
Şemsa Denizsel dergiciliği bırakıp çalışanlar için adı gibi kantin olacak bir öğle yemeği yeri olarak açmıştı Nişantaşı’ndaki Kantin’i.
Denizsel’in farkı, “tarladan sofraya” akımının öncüsü olmasıydı.
Kantin’i bir laboratuvar titizliğinde yönetiyordu.
Dışarıda yemek yerken kendinizi emin ellerde hissettiğiniz ve yediklerinizin gerçekten sağlıklı olduğunu bildiğiniz tek yerdi Kantin.
Boşuna Kantin müdavimi olmakla övünülür hale gelinmedi.
20 Ocak 2000’de açılmıştı Kantin, tam 16 yıl sonra Akkavak Sokak No: 30’daki yerine veda etti.
Hem de mercimek çorba, fırın köfte-püre, ballı kuru fasulye, dereotlu bezelye, yeşil salata ve cheesecake’ten oluşan ilk günkü menüyle...
Teşvikiye Milli Reasürans Pasajı’nda yeni yerine taşındı, eski Zanzibar’ın yerine.
Yeni mekânda yeni bir dönem de başladı, Kantin büyüdü, sadece gündüzleri değil, akşam da servis vermeye başladı.
Kantin pasaja taşınmadan önce Şemsa Denizsel’de ayrı bir güzellik dikkat çekiyordu, gözleri bir başka parlıyor,
son derece fit görünüyordu.
Âşık oldu herhalde diye düşünmüş
ve hemen sormuştum.
“Evet ama bir insana değil, bir zeytinliğe” demişti o zaman.
Ayvalık’taki zeytinliği görünce vurulmuş ve bir hayat planlaması yapmış, daha çok enerjik olmak için de
hafiflemişti her açıdan.
Çok da yakışmıştı.
Şimdi Ayvalık’taki aşkının peşinden gidiyor ve Kantin’i kapatıyor.
Bir Kantin müdavimi olarak tüm müdavimler için ne kadar üzgünsem, hayallerinin peşinden gittiği, gidebildiği için Şemsa Denizsel için o kadar mutluyum.
Eminim, yaptıklarıyla yine hayatımızı güzelleştirecek...