Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin en önemli iş adamlarından biri ‘Sıraselviler’de açılan Mimolett’ten umutluyuz’ yazımı okuyor. Geçen cumartesi gecesi özel bir aile kutlaması için asistanından restorana rezervasyon yaptırmasını istiyor. Mimolett’teki görevli saat 19.30 ya da 22.00’ye rezervasyon alabileceklerini söylüyor. Bunun üzerine asistan soruyor, "Erken rezervasyonu tercih ederlerse 22.00’de kalkmaları gerekecek mi?" diye. Görevli çift servis olmadığını, kalkmalarının gerekmediğini söylüyor. Sonra da ekliyor, "Ama saat 19.30’da burada olmalılar, yoksa sıcak yemek servis edemeyiz."
Asistan iş adamına notu iletiyor. İş adamı da önemli bir toplantısı olduğunu, ancak saat 20.00’de orada olacağını bildiriyor. Bunun üzerine asistan restoranı arıyor. Görevli, "Saat 19.30’da burada olmazlarsa olmaz" diyor bir kez daha. Asistan da önemli toplantıya kadar her şeyi anlatmak durumunda kalıyor. Sonuç, Mimolett hâlâ 19.30 diyor. Asistan telefonu kapatıp patronuyla konuşuyor. İki dakika sonra arayıp,

Mimolett’ten  şikayetçi olanlar var
uzatmadan "19.30 tamamdır" diyor. Çünkü aile, kutlama yemeği için yeni ve güzel bir yer denemek istiyor. Peki restoran görevlisi ne diyor? "Masanızı başkasına verdik."
Bunun üzerine ne yapılıyor? Bildik başka bir restorana gidiliyor tabii. İşte Sunset ve Ulus 29 böyle durumlarda da imdada yetişiyor.

Haberin Devamı

Giden müşteri geri gelmez
Bir başka şikayet de başka bir akşam Mimolett’e rezervasyon saatinden 30 dakika önce gidenlerden. Rezervasyon dört kişilik, sadece bir kişi gecikiyor. Boş masa var. Ama "Dördüncü kişi gelmeden oturtamayız sizi" diyorlar, rezervasyon saati geldiği halde.
Peki Michelin yıldızı alma iddiasında olan bir restoran için bu normal mi? Bir restoran için bu kadar prensip fazla değil mi? Cumartesi gecesi İstanbul’da kaç kişi 19.30’da yemeğe gider? Peki kaç kişi rezervasyon saatinde hemen yemeğe oturur? ‘Geç kalırsanız sıcak yemek alamazsınız’ zihniyeti herhangi bir restorana yakışır mı? Bu rezalet olsa olsa mutfakta eleman eksiği var diye olur. O da Michelin yıldızı alma iddiasında, yüksek fiyatlı bir restorana yakışmaz. İyi restoran olmak için sadece yemek değil, işletme de önemli. Hele de Türkiye’de böyle bir uygulamadan sonra kaybettiğiniz müşteriyi geri kazanmak mümkün değil. Daha önceki örneklere bakınız ve yatırım yapıyorsanız biraz ders alınız.


Neler oluyor?
- Cem Mirap’tan duydum, Lucca’nın ilk albümü ‘Satsuma’ çok ilgi görmüş, şimdi ikinci albüm geliyor. Prodüktör Ömer Karacan, DJ Yakuza. Bir de Lucca’ya tapas’ı kazandıran İspanyol şef Willy Moya önümüzdeki hafta İstanbul’da. Bu arada Lucca her an bir Beyoğlu çıkarması yapabilir. Çünkü Cem, Beyoğlu’nda yer bakmaya devam ediyor.
- Miss Pizza’nın Şişhane’deki şubesi yeni yerine çok yakışmış. Bir de fiyatlar Papermoon ayarı olmasa...
- Yeni keşiflerden biri Maçka Brasserie. Downtown’dan beri Mehmet Gürs ile birlikte çalışan Muhittin Ülkü açmış burayı. Mutfakta da en son Spice Market’te gördüğümüz ödüllü şef Hakkı Alkan var.
- Nupera’da Mehmet Gürs’ün boşluğu hâlâ doldurulamadı. Lokanta’yı özlüyoruz. Şimdi Nupera’nın restoranı Moreish’in şefi Esra Muslu’ya emanet. Bu arada The House Cafelerin şefi Coşkun Uysal, Moreish’ten ayrıldı. Onun eksikliği de hemen belli oluyor. Arka odada Maksut Aşkar ve Sema Türker’in açtığı Lilbitz’in yemeklerini daha denemediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz.