Nusret artık bir süper kahraman
Nusret sadece dünya çapında ünlü olmadı. Hiçbir ünlüde böyle bir hayran kitlesi, heyecan fırtınası görmedim. Ne Tarkan gelse, ne Brad Pitt gelse kadın-erkek, çoluk çocuk böyle heyecanlanır; bir fotoğraf uğruna sıraya girip bekler.
Geçen gün tanınmış bir Türk işadamı gururla anlattı, “New York’ta, Miami’de kimlerin beni arayıp Nusret’te rezervasyon yaptırabilir misin dediğine inanamazsın!” İnanırım dedim, aynı şekilde ben de benzer istek telefonları, mesajları alıyorum. Daha geçen hafta dünyanın en büyük otel ve restoran zincirlerinden birinin sahibi “Miami’de çocuklarımı Nusret’e götüreceğim” dediğinde, hiç düşünmeden cevapladım, “Tabii yer bulursanız!”
Şaşırdı, “Ben mi yer bulamayacağım?” dedi. Malum, kendi mekanlarında deli gibi bekleme listeleri oluyor. Evet dedim gülerek. Nitekim tam da böyle oldu, çünkü Nusr-et Miami ve New York tıklım tıklım. Bütün bunların üzerine geçen hafta Dubai’de Nusret’le geleneksel kahvaltımızı yapıyoruz.
O eski arkadaşım, kendisiyle her zaman gurur duydum, şimdi de duyuyorum tabii. Bu kadar başarıya rağmen hiç şımarmadı.
Biliyorsunuz, Miami’den sonra New York’u da fethetti. “NY’ta steakhouse açmam bir Amerikalının Adana’da kebapçı açması gibi” diyor. Haklı.
“Kapıyı açtığımız gün 700 kişi geldi” diye başlıyor anlatmaya.
İran’dan görmeye gelenler var
Eleştiriler olmasını normal karşılıyor. Yalan haberleri umursamıyor, işine bakıyor. Gittiği her şehre adapte olabiliyor kıvrak zekasıyla. Restorana gelen herkesin kendini özel ve önemli hissetmesi için çalışıyor. Hatta “Patronlar kendi mekanlarında, kendi işlerinde görmedikleri ilgiyi görecek” diyor.
Geçen ay David Beckham ve ailesinden Roman Abramovich’e birçok ünlü ismi ağırladı. Hatta Beckham ailesinin bir PR kampanyası çerçevesinde Nusret’e geldiği dedikodularına en güzel cevabı da Abramovich’le olan fotoğrafını “Bu da mı PR?” yazısıyla Instagram’da paylaşarak kendi çürüttü.
Gerçi baştan bu dedikoduların çıkması anlamsızdı. Çünkü Victoria-David Beckham’ın dört çocuğunun da Nusret’i hayranlıkla izlemesi, kendi sosyal medya hesaplarında Nusret’e övgüler yağdırması asla parayla satın alınamayacak ve hiçbir PR şirketinin yaptıramayacağı samimiyetteydi.
Zaten Nusret’e göre işin sırrı çocuklarda. “Çocuklar beni çok seviyor, anne-babalar da çocuklarını mutlu etmek için her şeyi yapıyor” diye özetliyor durumu. Tevazu gösteriyor, çünkü Dubai’de sohbet ettiğimiz süre içinde her yaştan hayranı geliyor, Nusret’le selfie yapmak istiyor.
Üstelik bu hayranların arasında “Dubai’de olduğunu duyunca İran’dan geldim seni görmeye” diyen de var, Nusret’in karşısında heyecandan tir tir titreyen, dili tutulan da. İşim gereği şimdiye kadar çok ünlü isimle bir araya geldim, hiçbirinde böyle bir hayran kitlesi, böyle bir heyecan fırtınası görmedim. Pratik zekası, çalışkanlığı, sporculuğu (ki şimdi spor alışkanlığını tüm ekibine yaydı, her bulunduğu şehirde çalışanlarıyla birlikte de antrenman yapıyor) hiçbir stylist’in yaratamayacağı kendi imzasını taşıyan look’u derken tamamen başka bir kategoride. Bir süper kahraman o artık.
“Başta beni kabul etmeyenler, acımasızca eleştirenler de artık kabul ediyor, zaten görüp de etmeseler kendileri yalancı durumuna düşecekler” diyor.
Sadece Instagram’dan takip ederek bile görüyorsunuz, ne kadar çok çalıştığını. O videoları, fotoğrafları çeken profesyonel bir ekip olduğunu sananlar var. Oysa Nusret ve o sırada yanında çalışanlardan kim varsa o çekiyor videoları, fotoğrafları. Nusret, Saltbae fanlarından bu kadar çok sevgi gördükçe Instagram’a bir kez daha şükrediyor, kendi hikayesini kendi dilinden ve objektifinden tüm dünyaya anlatmasına araç olduğu için. Geçen hafta Gastroekonomi zirvesinde Maça Kızı’nın yaratıcısı Sahir Erozan ve Ertuğrul Özkök sahnede konuştu. “New York Times’ın bir kötü eleştirisi Alain Ducasse gibi bir şefi bile bitirdi, ama Nusret eleştirilere rağmen New York’ta da başardı, dünya çapında tek markamız oldu” diyor Ertuğrul Özkök, Miami’deki Nusret’e gittiğini anlatarak. Nusret, Ducasse gibi sadece bir şef değil, sadece etlerin sihirbazı da değil, bir fenomen. Ve bu hiç kolay değil. Çok ciddi emek gerekiyor.
