Türkiye rivierasının geri dönüşü...
Son zamanlarda Türkiye için uluslararası basında yapılmış en iyi haber: Conde Nast Traveller’ın son sayısında 10 sayfalık bir Türkiye rivierası yazısı. Yazıyı, Nevbahar Koç ve İrem Kınay imzasıyla Assouline’den bu ay çıkacak olan “Turquoise Coast” kitabından fotoğraflar tamamlıyor .
Son zamanlarda Türkiye ile ilgili uluslararası basında çıkmış en iyi haber bu. Conde Nast Traveller dergisinin ‘The Hot List 2019’u da paylaştığı mayıs kapağındaki spotta yazıyor “Türk rivierasının geri dönüşü”, sadece kapakta yazmakla kalmıyor, içeride şahane fotoğraflarla tam 10 sayfada Türkiye’nin güzellikleri anlatılıyor.
“Birkaç yıl gölgede kaldıktan sonra, Ege’nin Akdeniz’le buluştuğu kıyı şeridi tekrar yükselişte” diyor ve Bodrum’u “En sessiz ve ihtişamlı” ilan ediyor. İşte bu aşamada neden Alaçatı ve Bodrum’u karşılaştıramayacağımızı da daha iyi görüyoruz. Bodrum, farklı koylarıyla, köyleriyle, uluslararası bir çekim merkezi. Alaçatı ise şahane bir köy ama İzmir ve İstanbullular dışına açılması çok zor, çünkü zaten çok küçük ve bu hafta gerçekleşen Ot Festivali’ne de baktığımızda bir kez daha görüyoruz, bu kadar kalabalığı kaldırmıyor. Conde Nast Traveller, Bodrum’un sessiz komşuları Bozburun ve Datça’dan da söz ediyor, Kaş, Selimiye, Kelebekler Vadisi ve D Maris’ten fotoğraflar da paylaşıyor.
Kitabın etkisi büyük
Aslında Conde Nast Traveller’da yer alan bu 10 sayfalık harika yazı ve fotoğrafların arkasında bu ay Assouline yayınevinden piyasaya çıkacak olan “Turquoise Coast” adlı kitabın etkisi büyük. Kitabın yazarları Nevbahar Koç ve İrem Kınay. Daha önce de aynı yayınevinden çıkan “Bosphorus Private” adlı kitap için işbirliği yapmışlardı.
“Turquoise Coast”ta Mica Ertegün’den Tommy Hilfiger’a, Chiara Ferragni’den Mert Alaş’a tatillerini Türkiye kıyılarında geçiren uluslararası birçok isimden de görüşler var. Ayrıca kitabın fotoğraflarını Conde Nast Traveler’ın fotoğrafçısı Oliver Pilcher çekti. İşte şimdi bu fotoğrafların bir kısmı Laura Fowler imzalı yazıya eşlik ediyor Conde Nast Traveller sayfalarında. Cevat Şakir’den de bahsediliyor yazıda, Amanrüya’nın geçen yaz yeniden açılmasından da. Ian Schrager imzalı The Edition’ın ve Perulu yıldız şef Diego Munoz’un Brava Restaurant’ından da Six Senses Kaplankaya’dan da Foster + Partners imzalı marinası ve Mikonos’taki Scorpios’un tasarımını da yapan K-Studio imzalı Anhinga Plajı’ndan da bahsediyor.
Üç otele yer veriyor
Hatta Kaplankaya’da Cheval Blanc otel projesi olduğunu da ekliyor. Nerede kalınır bölümünde ise üç otele yer veriyor, Six Senses Kaplankaya ve The Edition’ın yanı sıra ilk önerisi Maça Kızı oluyor. Uluslararası olmayı başaran tek yerli markamız Maça Kızı.
1975’te Sahir Erozan’ın annesi Ayla Emiroğlu tarafından kuruluyor, Sahir Erozan’ın Washington DC’den Türkiye’ye dönüşüyle ve otelin başına geçmesiyle Maça Kızı boyut atlıyor. Partileriyle, yemekleriyle, plajıyla, kokteylleriyle kalbimizi daha da kazanıyor. Türk basını hâlâ Maça Kızı’nın lahmacun fiyatının peşinde olsa da Maça Kızı’nı lahmacuna indirgemek haksızlık.
Kate Moss’un LifeCo’daki detoksu sonrası Maça Kızı’na koşmasından “Burada öğle yemeği tüm öğleden sonra sürer, plan yapmamak lazım”a kadar türlü tüyolar veriyor Laura Fowler. Yalıkavak Marina’daki mega yatlardan Fenix’te gece hayatına, Çağlar Bozçağa ve Orfoz’a, Gökçebel’deki Havva Ana’dan Gümüşlük’teki Mimoza ve Limon’a Bodrum’un simgeleşmiş birçok mekanını da anlatıyor.
Orak Adası’nda dalış, Bitez’de sörf, Akyarlar’da turkuaz denizde yüzmeyi de önerileri arasında sayıyor, Bodrum’un haftanın her günü farklı bir yerinde gerçekleşen semt pazarlarını da. “Burada evde yetiştirilmiş ve pişirilmiş yemek trend değil, yaşam şekli” diyor ve ardından ekliyor: “Türkler de İtalyanlar gibi, domates hakkında saatlerce konuşabilir”. Türkiye kıyıları daha iyi anlatılamazdı, Conde Nast Traveller’a da, “Turquoise Coast”a da ne kadar teşekkür etsek az.
