Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

24 saatlik Viyana seyahatinde en çok etkilendiğim, çok sevdiğim yönetmen Wes Anderson’ın küratörlüğünü üstlendiği ‘Spitzmaus Mummy in a Coffin and other Treasures’ sergisi oluyor.

Wes Anderson’ın Orhan Pamuk’u hatırlatan sergisi

Büyük Budapeşte Oteli’nin usta yönetmeni, Avusturya’nın en büyük müzesi Kunsthistorisches Museum’daki sergiyi yazar ve kostüm tasarımcısı eşi Juman Malouf ile birlikte hazırlamış.
İkili tam iki yıl boyunca müzenin 4.5 milyon eserinin arasından 450’sini seçmiş. Serginin açılışı bir film galası gibi şaşaalı geçmiş, Tilda Swinton - Jason Schwartzman’dan Jake Paltrow ve Coppola ailesine kadar film endüstrisinin önemli kahramanları açılışa katılmış ve tabii bol bol fotoğraf çekilmiş.
Asıl ilginç olan ise, sanat eleştirmenlerinin sergiyi Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’yle karşılaştırması.
Peki ama neden?
Hatırlayacaksınız, Büyük Budapeşte Oteli, Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ın yazılarından ilham alıyordu.
“Masumiyet Müzesi’ndeki gibi Büyük Budapeşte Oteli’nin kahramanlarının eşyalarını burada bulmayacaksınız ama Wes Anderson’ın dokunuşunu seçilen eserlerden ve objelerden çok net bir şekilde görüyorsunuz” diyorlar bu sergi için.
Gerçekten de öyle.
Wes Anderson’ın Milano’daki Fondazione Prada’nın içindeki Bar Luce’si gibi burada da dokunuşu, estetik anlayışı ve seçtiği renkler çok belirgin.
Filmlerindeki gibi, sergide de izleyiciyi duygusal olarak yönlendirmeye çalışmış ama bu konuda filmlerindeki kadar başarılı olduğu söylenemez çünkü her obje herkese farklı bir şey çağrıştırıyor.
Arkasında bir hikâye olmadan sadece estetikle duyguları yönetmek de mümkün olmuyor.
Sekiz bölümün başlığı ya da açıklamaları yok.
Kırmızı halı ve loş ışıkla kendinizi küçük bir tiyatroya giriyor gibi hissediyorsunuz.
Spotla aydınlatılan iki resimle kendinizi Habsburg’a doğru ilerlerken buluyorsunuz.
Serginin çıkış noktası 17. yüzyıldan kalan bir Wunderkammer yani nadir bulunan ilginç eşyalar dolabı resmi.
1800’ler ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküşü dönemi objeler ve resimler ağırlıkta sergide.
350 parça tamamen arşivden çıkarılmış ve ilk defa halka açılıyor.
Sırf Wes Anderson’ın dokunuşu için bile görmeye değer.

Haberin Devamı

Yapay zekâyla Kuzey Işıkları Senfonisi

Haberin Devamı

Sergiden sonra Kuzey Işıkları’nın Senfonisi’ni izlemek üzere Musikverein’in Brahms Hall’undayım.
Kuzey Işıkları ilk defa sese dönüştürülmüş.
Senfoni, yapay zekâ yardımıyla teknoloji ve sanat birleştirilerek Huawei’in Mate 20 Pro telefonuyla bestelenmiş.
Önce Norveç’te Aurora Avcısı Kjetil Skogli, Kuzey Işıkları’nı gece yarısı filme almış.
Görüntüler ödüllü besteci Mark Sayfritz’in ses laboratuvarlarına gönderilmiş ve yapay zekâyla müzik parçaları oluşturulduktan sonra, dünyanın en iyi orkestra şeflerinden ve bestecilerinden James Shearman’la paylaşılmış ve senfoninin orkestra performansı için düzenlenmiş.
Huawei’in davetiyle izliyorum konseri.
İlk defa bir cep telefonu böyle bir senfoni bestelemek için kullanılmış.
Günümüzde akıllı telefonların ve yapay zekânın artık neler yapabileceği konusunda sınır yok.