Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Batman” düşkünü değilim. Lakin “Joker” olduğunu söyleyen bir saldırgan filmin gala gecesini kana bulayınca, “Kara Şövalye’nin Yükselişi”ni merak edip gittim.
Doğrusu, filmin özendirici olduğu söylenen şiddet sahnelerinden çok, o şiddeti meşrulaştırmakta kullandığı ideolojik ambalajı daha çok ilgimi çekti.
* * *
Biz Robin Hood nesliyiz.
Zenginden alıp fakire verenleri severiz.
Kralın gözünde “haydut”tur Hood; biz “kahraman” deriz.
Saraya başkaldırır, yol kesip haraç alır, alkışlarız.
Kâh kral sevmediğimizden kâh adaletperverliğimizden...
* * *
Batman, yeni neslin kahramanı...
Kafa kâğıdı eski olsa da Hollywood onu yeni parlattı.
Belki ana babası bir soyguncu tarafından öldürüldüğünden, belki erken yaşta servete konduğundan Robin Hood’un tersine “haydut”a düşman, paraya dost bir kahraman oldu Batman...
Geçen filmde psikopat Joker’i haklayıp inzivaya çekilmişti.
Ama “şiddete karşı şiddet”in Joker’leri yok etmediğini, yeni Joker’ler ürettiğini hayat gösterdi.
Son filmde Joker’in yerini “anarşist Bane” almış.
Büyük kentin kanalizasyonlarında lağım faresi gibi yaşayan “ötekiler”, kentin güvenliğini tehdit etmeye başlamış.
Yeraltında silahlanmışlar.
Polisin zafiyetini fırsat bilen “eşkiya” azmış, sakin şehri karıştırmaya, orayı burayı bombalamaya başlamış.
Giderek 11 Eylül’deki gibi rejimi tehdit eder olmuşlar.
* * *
Filmde Batman’ın nizam için inzivadan dönüşünü izliyoruz.
Hollywood nasıl bir dönem Rambo’yu emekli hayatından alıp Afganistan’da Ruslara karşı harbe soktuysa, şimdi de Batman’ı inzivasından alıp rejim bekçiliğine çağırıyor.
Bir dansta güzel hırsız, Batman’ın kulağına şöyle diyor:
“Bir fırtına yaklaşıyor. Buraları vurduğunda, sen ve arkadaşların, nasıl hep böyle rahat yaşayabileceğinizi sandığınıza ve bize ne kadar az bıraktığınıza şaşacaksınız.”
Nitekim fırtına Fransız devrimi gibi patladığında ayak takımı ayaklanıyor, polis siniyor, hapishane kapıları kırılıyor, marketler yağmalanıyor, sermayenin tapınağı borsa basılıyor, yoksullar mala mülke el koyuyor, halk mahkemeleri kurulup dünün efendileri yargılanıyor, ölüme yollanıyor.
Bir önceki kuşakta, Robin Hood yaptığında seyirciyi alkışa boğan isyan, bu kuşakta korkunç panik yaratıyor.
Neyse ki Batman yetişiyor, kostümünü raftan indiriyor; tek başına ve ağır silahlı güçle isyanı bastırdıktan, düzeni yeniden kurup borsayı sahiplerine iade ettikten sonra malikânesine dönüyor.
* * *
Sermayeye yazılmış bir aşk mektubu, polis devleti için bir güzelleme “Kara Şövalye”...
İnsan filmden çıkarken kırılgan sermayenin bunca tehdit altında olmasına üzülüyor, çapulcuların isyanına lanet ederken kolluk güçlerine iman tazeliyor; onların daha çok ve modern teçhizatla donatılmasını arzuluyor.
Toplumsal eşitsizliği korumak için şiddet gerektiğine de ikna oluyor.
Filme gülüp geçse de bizi bir kuşakta Robin Hood’dan Batman’a getiren ideolojik taarruza hayret ediyor.