Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hocaları Önder Aytaç ile birlikte 700 akademi öğrencisiyle söyleştik.Medyayı ve polisi tartıştık. Geleceğin emniyet müdürleri, akılcı sorular ve güçlü yorumlarla hem eleştirdi, hem eleştirilerimizi göğüsledi.Polisin medyaya, medyanın polise dair önyargılarından yakındık karşılıklı...Kötü örneklerin her meslek grubunda yanlış izlenimlere yol açtığından, bu izlenimleri silmenin tek yolunun kötü örnekleri dışlamak olduğundan söz ettik.* * *Ayrılırken akademi öğrencilerinin çıkardığı Akademik Bakış dergisinin son sayısını hediye ettiler.Üzerindeki tarihe baktım."Ocak 2005"ti."Yeni sayısı yok mu?" dedim. Gülümsediler.Meğer o son sayıdaki bir söyleşi yüzünden kapatılmış dergileri...Söyleşi yaptıkları kişi Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Bakanı Hanefi Avcı... Yarının amirlerine demiş ki:"Para kazanma hırsı ve gelecek kaygısı, bazı insanları çetelerin içinde yer almaya yöneltiyor. Bu çetelerin içinde resmi görevlilere de rastlanıyor. Zaten bir tarafında devletin resmi görevlileri olmadan bu işlerin yapılması mümkün değil."Derginin yorum sayfasında iki öğrenci şöyle yazmış:"Görevi iç güvenliği sağlamak olan bir teşkilatın mensuplarının bu tür faaliyetlerin içinde yer almaları asla kabul edilemez. Böylesi bir durum, akıllara 'Ya tuz kokarsa' fikrini getirmektedir."* * *Cesur bir özeleştiri değil mi?Peki Emniyet Genel Müdürlüğü ne yapmış okuyunca?Bu yayınların "Emniyet teşkilatının disiplin anlayışını aştığı" ve "yazarların şahsi kanaatlerinin teşkilata mal edildiği" gerekçesiyle dergiyi kapatmış.Bizi ağırlayan akademililer üzgündü; sadece dergileri kapatıldığı için değil, samimi özeleştirileri suç kabul edildiği için de...* * *Aradan bir yıl geçti.Şemdinli olayları patladı.Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, TBMM Şemdinli Komisyonu'na geldi. "Termal kameralarla denetlenen yere nasıl oluyor da 150 kilo patlayıcı girebiliyor?" sorusuna karşılık dedi ki:"Bunu yakalayabilirdik ama kilit bozulmuş. Hırsız evin içinde olursa her şey girer."Sonra ne oldu?Özeleştiri yine cezalandırıldı.Uzun görevden alındı.* * *Peki, doğru söyleyeni köyden kovmak, "Ya tuz kokarsa?" diyen dergiyi kapatmak, "Hırsız evdeyse" diyen yetkiliyi görevden almak sorunları çözüyor mu?Yoksa sorunların üzerini örtmek, çeteleşmeyi artırıp yarının emniyet müdürü adaylarında "Tuz koktu", "Hırsız evin içinde" hissi mi yaratıyor?Söyleşi sonrası genç akademililer "Dergimizi geri istiyoruz" dediler.Dilerim bunu yazdık diye şimdi de akademide söyleşiler yasaklanmaz; tersine akademi, dergisine ve çağdaş teşkilatlara özgü hür yorum, özeleştiri hakkına kavuşur.Medyada olduğu gibi emniyette de sağlıklı bir yapılanmanın ilk şartı kötü örnekleri dışlamaktır; doğru söyleyenleri taşlamak değil. can.dundar@e-kolay.net Geçen gün Bülent Çaplı'yla Ankara'da Polis Akademisi'nin konuğuyduk.