Cemil Ertem

Cemil Ertem

dr.cemilertem@gmail.com

Tüm Yazıları

Türkiye ekonomisinin şu küresel kriz ortamında ve bölgesindeki kriz, savaş bulutları arasında yüzde 7’leri bulan büyüme seviyelerini 2017 yılında yakalayacağını, bu yılın başında, hiç kimse tahmin edemezdi. Ancak bunu başardık. Üstelik büyümenin zirve yapacağını beklediğimiz üçüncü çeyrekte ihracatın ve sanayinin buraya pozitif katkısını da bekliyoruz.

Türkiye ekonomisi bütün bu süreçte çok güçlü bir istihdam yarattı ancak işgücüne katılımın yüksek olması ve hızla kabuk değiştiren sanayi ile işgücü niteliği arasındaki farkın açılmasına bağlı olarak işsizlik ve özellikle genç işsizlik oranlarında katılık gördük. Bu çerçevede Türkiye ekonomisinin, önümüzdeki dönemde de en önemli sorunlarından biri tam da bu olacaktır. Yani yüksek büyüme oluşturacağız ama bu büyüme, işgücüne katılım isteğini de yukarı çekecek.

Haberin Devamı

Bütün bu süreçte işgücü, yükselen büyüme ve artan genel refah beklentisine bağlı olarak, ücreti yüksek, nitelikli işleri aradı ve işsizlik oranlarının düşmesi, artan büyüme hızıyla orantılı seyretmedi. Bunun için önümüzdeki dönem, istihdam oluşturan sektörlerin işgücü beklentisini karşılayacak reformları hem eğitim hem de ekonomi tarafında hızla yapmalıyız. Ancak öte yandan daha güçlü istihdam yaratmak için de ülkedeki genel yatırım ortamını hızla iyileştirmeliyiz.

Sorunlar ve çözümler...

Buradaki bürokratik zorlukları en aza indirmek, finansa erişimi daha da kolaylaştırmak, faizleri sanayinin genel kârlılık ortalamasının altına çekmek temel hedeflerden biri olmalıdır. Ekonomik reformlar ve teşvikler bu doğrultuda derinleştirilmelidir. Banka ve finans sistemimiz, özellikle kamu bankalarımız sanayicinin ve ihracatçının finanse erişimini kolaylaştıran uygulamaları hızla devreye sokmalıdır. Kredi Garanti Fonu (KGF) uygulaması hem banka sistemimiz hem de reel sektör için önemli bir kazanım, adeta finansa ulaşım alanında bir devrimdir. Bu kazanımı kurumsallaştırarak derinleştirmek temel adımlardan biri olacaktır. Banka sistemimiz, geleneksel yaklaşımları temel alan mevduat bankacılığını aşarak yeni kaynaklara ulaşmalıdır. Menkul kıymetleştirme ve her alanda ikinci el piyasalarının oluşması ve derinleştirilmesi, gayrimenkul sektöründe yapısal finansal düzenlemeler ve bu alanda yeni kurumların oluşturulması temel reform programlarımızın en önemli hedefleri olmalıdır. Bu bağlamda piyasa koşulları, daha düşük faiz, finansa daha kolay erişecek bir yatırım ortamını sağlamalıdır.

Haberin Devamı

Bütün bunlara bağlı olarak Türkiye, 2017 yılında yakaladığı büyümeyi 2018 yılında da daha da yukarı çekecek ekonomi-politikasını ve buna bağlı stratejileri sürdürecektir.

Herkesin sorunu: Dolar

Ekonominin dolar baskısından kurtulması ve dolarizasyonun tamamen ortadan kalkması için TL ve TL bazlı yatırım araçlarının güçlendirilmesi ve çeşitlendirilmesi, yerel paralarla uluslararası ticaret önümüzdeki dönemin en çok üzerinde durulan, konuşulan ekonomi konularından olacaktır.

ABD’nin dünyada giderek azalan dolar bazlı ticaretin ve 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan para sisteminin sarsılmasına bağlı olarak artan telaşı var. ABD, bu konuda o kadar ileriye gidiyor ki uluslararası bazı menkul kıymet-yatırım kurumlarının müşterileri-bankalar arasındaki dolar trafiğini geciktiriyor ve engelliyor. Bunu her ülkede yapıyor. Artık tüm dünyada dolara bağlı finansal ve mal mukabili ödeme sorunlu olmaya başladı. Burada ABD’nin bahanesi kara para çevrimi ve terör finansmanı oluyor. Ancak ABD dolarla yapılmayan tüm işlemleri “şüpheli” sayıyor ve bu alana sokmaya çalışıyor. Çünkü doların etrafından dolanarak yapılacak ticari çevrim, ABD’nin kendisini, şimdiye değin finanse ettiği gibi, finanse ettirememesidir. Bunu ABD, senyoraj hakkına saldırı olarak anlar.

Haberin Devamı

Fed, dolar talebi ve arzını ayarlayarak dünya ekonomisine, şimdiye değin, ayar verdi ve ABD ekonomisiyle birlikte dünya ekonomisini de, senyoraj sayesinde çekip çevirmeye çalıştı. Dolara bağlı ticareti kayıt altına sokan swift sistemi, ABD’nin dünya parasal akışını takip ettiği, dolar dışında ticaretin oranını ölçtüğü ve buna göre önlem aldığı, projeksiyon ve sonuçta operasyon yaptığı çok önemli bir “denetim” mekanizmasıdır. ABD’ye göre bu mekanizmanın dışına hiçbir banka sistemi, finans organizasyonu çıkamaz; çıkarsa kara para ve terör finansmanı çevrimimde sayılır ve ABD tarafından tehdit edilir.

Ancak tam şimdilerde bu “racon kesmeye” dayalı haraç mekanizması da tarihe karışıyor. Ülkelerin ekonomisi güçlendikçe dolara olan bağımlılık azalıyor. Dünyada güçlü yerel paralarla ticaret mekanizmaları, dolar bazlı ticarete alternatif olarak doğuyor. Elektronik yeni para sistemleri ve ödeme araçları da ortaya çıkıyor. Çin’in parası yuanın da yeni rezerv para olarak devreye girmesi gündemde. Dolayısıyla, bu tür tehditlere artık hiçbir ülke ve finans sistemi izin vermeyecektir.