DELiKANLI KADIN OLUR MU?

Bize kavgacılığın bir meziyet olduğu öğretildi. Nezaketin zayıflık, ‘dayılanmanın’ güç göstergesi olduğuna inandırıldık. ‘Kim daha delikanlı’ yarışını, normal karşılamaya mecbur bırakılıyoruz

Kadınlar erkeklerle ilişkili sıfatları kendi üzerlerine almayı seviyor. Kendilerini büyük, ağır yakıştırmalarla örtünce huzur buluyorlar. Belki bu, çözümü erkeğin egemenliği altında ezilmemek için ona benzemekte bulmalarından kaynaklanıyor. Kaba saba olmanın bir meziyet olduğu yanılgısı, kadınların sık düştüğü bir tuzak. Bizde erkek Fatma iltifat yerine kullanılır. Ama erkeklere ‘kız Ahmet’ gibi isimler takmak büyük hakarettir. En sevdiğimiz yüceltme de delikanlı olmak tabii. Delikanlının sözlük anlamı, ‘çocukluktan çıkmış genç erkek’ olsa da, kadınları benzetirken sözünün eri, namuslu’ mecazi anlamını kullanıyoruz.

Dır dır değil dayılık
Delikanlı olmak, Türk kızlarının göğsünü kabartıyor. Tüm kusurlarından arınıp omuzlarında püsküllü apoletler gibi yükseliyor delikanlılık. Böylece küfürlü konuşmak, hakaret etmek, kaba saba davranmak da o sihirli kelimenin örtüsü altında görünmez oluveriyor. Kadın olmaya ait inceliklerin utanılacak şeylere dönüştüğü bir yerde yaşıyoruz çünkü. Mesela kıkır kıkır gülmek hafifliktir, kahkaha şuhtur. Güzel giyinmek kuyruk sallamaktır, kibar olmak zayıflıktır, diğer bütün iyi meziyetler de ‘analık kurumu’na aittir. Kadın ya cefakar, fedakardır ya da delikanlı. ‘Kadın’ olduğu zaman hayatını kabusa çevirecek onlarca baskı çeşidiyle mücadele etmek zorunda kalır.
Bu yüzden Türkiye’nin eğlence dünyası delikanlı kadınların rekabetiyle dönüyor. Seda Sayan’dan bayrağı Demet Akalın devralıyor. Hande Yener program terk edip, “Kimse modumu bozamaz” filan dediğinde, ‘delikanlıca’ hareketi takdir görüyor. Dayılanmak, her an kavgaya hazır olmak üstün meziyetler haline geliyor.
Oysa ‘mahalle karısı’ tabiri koca bir hakaret. Çünkü orada tasvir edilen, kadına ait olduğu düşünülen ‘dır dır’ın abartılması. Üstelik bir de mahalle diyerek sınıf iması da yapılıyor.
Bizim ünlülerimiz bu ayrımı çok iyi ezberlemiş. Dır dır yerine, ‘höt’ çizgisinde delikanlılığı yeğliyorlar. Biz de ‘delikanlı kadın’ oksimoronunun çelişkisinde samimi bir pırıltı görmeye çalışıyoruz. Ya da belki çoktan vazgeçtik.


BiLGi ÇALIŞANLARINA DESTEK
Bilgi Üniversitesi’nin yüzde 50’si ABD’li eğitim şirketi Laureate Education’a satıldığından beri yönetimle ilgili rahatsızlıklar büyüyor. Yeni yönetimin en son okul bünyesindeki üç ahşap işçisini kelimenin tam anlamıyla ‘kapının önüne koyması’ bardağı taşırdı. DİSK Sosyal-İş Sendikası bünyesinde örgütlenen Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri önceki gün Taksim’de bir eylem yaptı. Eski bir öğrencisi olarak, okulun ticarethaneye dönüşmesini içim sıkılarak izliyorum. Eylemlerini destekliyorum. Siz de www.bilgicalisanlari.com’a bir imza bırakın.


SAYFA GÜZELLERi

Zlatan Ibrahimovic ve Gerard Pique’nin bu hisli anı, haftanın en romantik karesi. İki yakışıklı futbolcunun, Ibra evli olmasa birlikte olmasında sakınca yok. Yakışmışlar da. Gerçi Zlatan’ın “Kızkardeşinle eve gel, gör bakalım gey miyim” türünden maço saçmalıkları bu narin ana gölge düşürdü, ama olsun. Şimdi tartışma konusu: Futbolcu sevgililer rakip takımlarda oynayınca ne olur?