Yazarlar Demirel nerde haklı?

Demirel nerde haklı?

29.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Demirel nerde haklı?

Demirel nerde haklı

Şükrü ELEKDAĞ

TÜRKİYE'nin siyasal kurumlarının ülkeyi yönetmekte yetersiz olduğu ve ülkedeki kronik siyasal istikrarsızlık ile kötü yönetimin büyük ölçüde bu durumdan kaynaklandığı tartışılmaz bir gerçektir.
Nitekim, Refahyol iktidarının sonlarına doğru ve Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat kararının açıklanmasını izleyen dönemde, Türkiye'deki genel kanı parlamenter sistemin tıkandığı yolundaydı.
Türkiye'de siyaset kitlenmişti. Yıllardan beri Meclis'in çok parçalı siyasal yapısından çoğunluk hükümetleri çıkmıyor, peşpeşe kurulan kısa ömürlü zayıf koalisyonlar radikal çözümler bekleyen acil sorunlara el atmaya cesaret edemiyorlardı. Bu idare - i maslahat politikası sonucunda da ülkenin karşılaştığı sosyo - ekonomik sorunlar yumağı dev boyutlar kazanıyordu...
Enflasyon ve hayat pahalılığı, yoğun işsizlik, yolsuzluk ve rüşvet olayları, politik yozlaşma ve gelecek güveninin olmaması, vatandaşı hayatından bezdiriyor, umutsuzluğa sevkediyor ve yöneticilerinden tiksindiriyordu.
Bu durum, laiklik ve demokrasi düşmanı dinsel akımların süratle boy atması için çok münbit bir zemin oluşturmuştu. Bu ortamda, umutsuzluk ve hoşnutsuzluk kolayca İslami bir karakter kazanıyor ve siyasi eyleme dönüşebiliyordu. Refah'ın kendine iktidar yolunu açması da, bu toplumsal tepkileri oya tahvil etme becerisini göstermesiyle oldu.

Refahyol hükümetinin irticaya destek vererek laik ve demokratik Cumhuriyet'i nasıl tehlikeye attığı ve 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararlarının açıklanmasından sonra ülkenin yaşadığı kriz dönemi anımsanacaktır.
Durum, Cumhurbaşkanı Demirel'e, "aklınızı başınıza alın, asker kapıda bekliyor" dedirtecek kadar ciddiydi.
Ordu ise, bir müdahalenin Türkiye'ye vereceği zararların bilinciyle, "bu kere sorunu silahsız kuvvetler çözsün" mesajını veriyordu.
Ne var ki, TBMM sorumluluğunu yerine getiremedi ve Türk demokrasisini karşılaştığı çıkmazdan kurtarmak için çözüm üretemedi... Akla durgunluk veren bir aymazlık sergiledi.
Kendimizi hiç aldatmayalım... Ülkeyi Refahyol'dan kurtaran ve Anasol - D hükümetinin kurulmasını sağlayan TBMM ve siyasal partiler değil, Silahlı Kuvvetler'in kamuoyunu da arkasına alan kuvvetli baskısıdır. (Bu sonucun alınmasında, Demirel'in basiret ve maharetinin de büyük payı vardır).
Anasol - D hükümeti Türkiye'ye rahat bir nefes aldırdı. Ancak, hükümet, Türkiye'nin temel sorunu olan sistem sorununu çözmeye, siyasal kurumlarına etkinlik kazandırmaya ve "yöneten demokrasiyi" yaratmaya yönelik köklü önlemleri almaya yönelik bir hazırlık içinde değil...
Bu durumda, yarın bir seçim olsa, yine yamalı bohça bir Meclis çıkacak, lider partilerin oyları yine yüzde 20'ye kitlenecek, yine kısa ömürlü koalisyon hükümetleri birbirini kovalayacak... Bu şekilde Türkiye'yi yönetmek ve önünde duran bomba gibi patlamaya hazır sorunların üstesinden gelmek olanaksız... Oysa, Türkiye'nin ihtiyacı olan parlamentoda yüzde 40 - 45 oranında temsil gücü olan kuvvetli bir hükümet...
Refah'ın kapatılmasından medet umanlar da yanılıyorlar. Zira, güvenilir kamuoyu araştırmaları, Refah kapatılsa dahi oylarının dağılmayıp büyük çoğunluğunun (% 66) kurulacak yeni partiye gideceğini gösteriyor. Bu durum ve sosyo - ekonomik sorunların vahametini muhafaza etmesi, partinin kendini kısa zamanda toparlayıp Refah'ın yerini dolduracağına işaret ediyor. Bunun anlamı da, Türkiye'yi daha ciddi krizlerin beklediğidir.
Bu bakımdan, Sayın Demirel, "halkımız ikide bir rejim arayışı içine girmekten kurtarılmalı" derken hem haklı, hem de Türk halkının hissiyatına tercüman oluyor. Zira, İstanbul Milletvekili Bülent Tanla tarafından Piar - Gallup'a yaptırılan kamuoyu yoklaması, Türk seçmeninin yüzde 67'sinin, Türkiye'nin çözüm bekleyen sorunlarının üstesinden gelecek ve ülkeye istikrar getirecek "tek parti" iktidarını beklediğini ortaya koyuyor.
Sağlıksız ve yönetmekten aciz demokrasimiz ciddi bir tedavi bekliyor. Siyasetteki parçalı yapıyı giderecek, güçlü ve istikrarlı hükümetler çıkaracak köklü bir reforma acilen ihtiyaç var. Bu amaçla yürütülecek çalışmalar çerçevesinde Cumhurbaşkanı tarafından önerilen başkanlık sisteminin de objektif şekilde değerlendirilmesinde muhakkak ki yarar var.



Yazara Email S.Elekdag@milliyet.com.tr