Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önümüzdeki günler siyasette oldukça hareketli geçecek.
Haftaya AKP’nin İl Kongresi var. 29 Mart seçim yenilgisi hala tartışılıyor.
Daha doğrusu, suçlu aranmaya devam ediyor.
İzliyorum.
Genel merkezden yöneticiler geliyor; partililerle konuşuyorlar, İzmir’i yönetenleri ziyaret ediyorlar, düşüncelerini soruyorlar.
İyi güzel de...
Ortada bir başarısızlık varsa; tek bir adrese mi gitmek gerekir. Yani Aydın Şengül’ün başında olduğu yönetim kurulu mu bu yenilginin başlıca nedeni...
Şengül’ün satır aralarında kaybolup giden; “milletvekillerinin ilçeleri bölüşmesi” sözüne ne demeli.
Sahi...
Genel merkezden gelen milletvekilleri, parti yöneticileri 29 Mart öncesi de defalarca İzmir’e gelip aynı turları yapmamışlar mıydı?
Sonuç...
Ben size söyleyeyim.
Eğer bir suçlu aranıyorsa; Başbakan’a sunulan, sunulacak raporda şöyle bir not düşülmesinde fayda var:
“Sayın Başbakanımızın, ‘İzmir’i istiyorum’ sözü. Sayın Adalet eski Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, ‘Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara’dan geçiremiyor. O nedenle, halkıyla, hükümetiyle, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında olursa bizim sorunlarımız daha çok çözülür’ sözü. Sayın Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan’ın, ‘İzmir’i artık teslim almamız lazım. İzmir’i istenilen konuma getirmek için AK Parti’nin teslim alması lazım. İzmir AKP’ye oy verirse daha fazla yatırım alır’ sözü seçim sonuçlarında etkili olmuştur.”
AKP yöneticileri Sayın Başbakan’a, Sayın Şahin’e, Sayın Unakıtan’a bunları söylemiyorlarsa en azından şu yazıyı koysalar dosya tamamlanmış olur.


Dalan: Pozitif siyaset yapacağız
İKTİDAR partisindeki bu hareketlilik partide bazı şeylerin iyi gitmediğini gösteriyor. Her zaman söylüyorum. Büyük grupları yönetmek kolay değildir. Bir de hükümetlerin ikinci dönemlerinde kemikleşen yapılar oluşur, menfaatler çatışır, partililer farklı beklentiler içine girerler.
Bunu yönetmek kolay değildir.
Herkes bir tarafından nemalanmak ister. Kimisi ihale peşindedir, kimi makam, kimisi de yeni bir kimlik... Sonuçta hepsini bir potada eritmek çok zordur. Geçmişin örnekleri çoktur.
Şimdi Demokrat Parti’yi izlemek gerekir. Genel Başkanlığa gelen Hüsamettin Cindoruk’un önemli birkaç hedefi var.
Birincisi DP’yi birleşik bir merkez bir parti haline getirmek... Bu sefer ANAP’la birleşmede bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Çünkü birleşememenin faturasının ne kadar ağır olduğu çok açık ortadadır.
İkincisi ise siyasette yeni kadrolar yaratmak... Daha doğrusu gençliği ve deneyimi birleştirmek.
DP’nin bu güce sahip olduğunu düşünüyorum.
AKP’nin 2002’den bu yana merkez parti olma arayışı ama zaman zaman çizgilerden uzaklaşması DP’nin işini kolaylaştıracaktır.
Çünkü vatandaşın böyle bir beklenti içinde olduğu açıktır. DP İzmir’de çok iyi bir açılım yaptı.
Genel İdare Kurulu üyeleri Aytun Çıray ve Ayşem Kalyoncu yoğun bir mesai veriyorlar.
İl başkanlığına İzmir’in çok yakından tanıdığı bir isim Fatih Dalan geliyor. Yönetim kuruluna da sevilen, bilinen kişiler dahil oluyor.
Bütün bunlar siyaset adına çok olumlu gelişmeler... İzmir’in siyasetteki ağırlığını, etkisini tartışmaya gerek yok. Geçmişin her döneminde İzmir’in tercihleri, öncelikleri, farklılıkları, istekleri, beklentileri Türkiye’nin gündemini belirlemiştir.
DP’nin İzmir’de güçlü ve ağırlığı olan bir yönetimle yoluna devam ediyor olmasını siyasetin itibarı adına da faydalı buluyorum.
Merkeze herkes sahip çıkıyor, çıkmaya çalışıyor. Gerçek olan böyle bir boşluğun uzun zamandır varlığıdır.
Uzlaşan, uzlaştıran; ortak akılda buluşturan siyaseti Türkiye gerçekten çok özledi.
Nitekim, Fatih Dalan şöyle diyor:
“Tek bir isteğimiz var. Siyasette kalite, etik gibi kavramları yeniden hatırlatmak. Siyasete vizyon kazandırmak. İzmir’in olaylara bakışını Türkiye’ye yaymak... İnsanları dışlayan değil, onlarla konuşan ve ortak çözümler bulmaya çalışan... Hayatın her alanında vatandaşımızın yanında olan... Demokrat Parti’nin gerçek demokrasi örneklerini yeniden sergilemek... Göreceksiniz; çok farklı bir Demokrat Parti anlayışını İzmir’de sergileyeceğiz. Pozitif siyaseti Türkiye’ye sevdireceğiz. İzmir’de yüzde 55’le seçilmiş bir belediye başkanı var. Bunun bilinciyle ama doğruları da söylemekten kaçınmayarak, çözümler ve projeler de önererek siyaset yapacağız...”
Bu sözleri gelecek günler adına oldukça olumlu buluyorum.