Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Herkes CHP lideri Deniz Baykal’ın pazar günkü İzmir ziyaretini konuşuyor.
Siyasi kulislerin hareketlenmesi gayet doğal...
Çünkü adayların belirlenmesi için çok kritik dört haftaya giriliyor.
Dün de yazdım.
Sasalı’daki Doğal Yaşam Parkı’nın açılış törenine giderken, Baykal’ın adaylık konusunda bir açıklama yapacağını beklemiyordum.
Ankara gibi, İzmit gibi, Gaziantep gibi, Antalya gibi şu an AKP’li belediye başkanları tarafından yönetilen şehirlerde CHP’nin adaylarını netleştirmesi normaldir.
Süre kazanmak, adaylara hareket alanı bırakmak, kendilerini anlatmak için iki-üç haftalık süre kazanımı bir avantaj sayılabilir. Nitekim öyle de oldu.
Baykal, İzmir’e gelmeden bir gün önce gittiği İzmit’te Sefa Sirmen’in ismini açıklayıverdi.
Dikkat ederseniz; Baykal, son günlerde kamuoyunun önüne farklı konularla gelmeye başladı.
Önce İstanbul’da çarşaflı, türbanlı kadın yeni üyelere rozet takarak kendisinden söz ettirdi; ardından da bazı kentlerdeki aday isimlerini öne çıkararak partisini konuşturmaya başladı.
Hangi pencereden bakarsanız bakın, bu seçimlerde gözler İzmir’de olacak.
AKP’nin bir önceki genel seçimde aldığı yüzde 47’nin altında alacağı her oy, partinin gerileme trendine girdiğinin bir göstergesi sayılacak.
Türkiye’nin tamamı çok önemli ama büyükşehirlerde alınan oylar, seçilen başkanlar 29 Mart’ın ardından yeni gündemi belirleyecek.
* * *
Türkiye’deki bir siyasi parti gelecek dönemlerde iktidara gelmek istiyorsa bunun ilk adımı yerel seçimlerden geçiyor. Geçmişin fotoğrafına baktığınızda karşımıza böyle bir tablo geliyor.
İstanbul ve Ankara’yı üç dönemdir; Refah ve AKP yönetiyor. Yani milli görüş çizgisinden gelen bir politik görüş...
Her zaman söylüyorum, 2002’de AKP’nin tek başına iktidara gelişi hiç de tesadüfi bir şey değildir.
1994’te belediye seçimlerinde atılan tohumların yeşermesi 3 Kasım 2002’dir. AKP’nin kurmayları bu gerçeği çok iyi biliyor.
O yüzden oy oranı da, kazanılan ve kaybedilen başkanlık koltukları da ayrı ayrı incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken konulardır.
Bence AKP kadar CHP de, MHP de, merkezin ortasında ve sağında duran diğer partiler de bu gerçeği çok iyi bilmelidir.
Gelecek günlere dönük iktidara yürüyüş hayalleri taşıyan partiler, 2009 Mart’ının çok önemli bir fırsat olduğunu anlamalılar.
* * *
Gelelim pazar gününe... Sasalı’daki kalabalık etkileyiciydi, Baykal’ın bu fotoğraftan memnun kaldığını söyleyebilirim. Ancak o meydanı dolduran on binler şunun farkında olmalıydı.
CHP adayını AKP’den önce açıklayamazdı. Bu stratejik bir hata olurdu.
O yüzden kalabalığın sloganları “Açıkla, açıkla...” baskısı yerine partilerine destek yönünde olmalıydı.
Yani...
“Başbakan Baykal”, “CHP iktidar” gibi partiye yönelik sloganlar olsa daha iyi olmaz mıydı?
Elbette, gönüllerinden geçen adayın ismini kürsüde Baykal’ın ağzından duymak isteyebilirler.
Ama İzmir gibi sembol kabul edilen bir kentin de belediye başkan adayının açıklanma töreninin daha farklı bir atmosferde olacağı düşünülmeliydi.
* * *
Özetle...
Bu bayram her zamanki gibi sakin değil, siyasi koridorların çok hareketli olacağı günler olacak.
AKP Genel Merkezi’nin İzmir’le ilgili görevlendirdiği İstanbul milletvekili Mehmet Müezzinoğlu, diğeri ise Kocaeli milletvekili Fikri Işık’ın kendilerinden istenilen raporları hazırladıkları ve Başbakan Erdoğan’a sunduklarını duyuyorum.
Yani...
Karar Erdoğan’a bırakılmış durumda...
Bayram sonrasında alternatif üç isimden birinin öne çıkacağı kesin...
Bekleyip görelim.