Uzun bir süredir Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in CHP’den aday olacağını söyleniyordu.
Büyükerşen geçenlerde şöyle bir açıklama yaptı.
“CHP’ye transfer olduğumla ilgili bilgiler gerçek dışıdır. Çeşitli partilerden yıllardan beri bu yönde teklifler alıyorum ama kişisel ilkelerim ve çeşitli nedenlerle siyasi transferlere olumlu bakmıyorum.”
Eskişehir’in eski halini biliyorum, en yeni halini göremedim ama birkaç arkadaşım anlattı.
Gezip dolaşırken çektikleri fotoğrafları benimle paylaştılar. Gecesi de, gündüzü de ayrı bir güzel olmuş Eskişehir’in...
Bir Amsterdam havasında...
Frankfurt edasında...
* * *
Şehirde müthiş bir değişim olduğunu söylüyorlar. Hem de mimariden, kültürel hayata kadar birçok detayın yeniden planlandığını ifade ediyorlar. Beni en fazla ilgilendiren şey de baştaki insanların kent estetiğine yaptıkları katkı...
Kent estetiği derken sadece yapılan binalardan, kentin kullandığı eşyalardan bahsetmiyorum. Kenti yönetenler kadar kentte yaşayanlar da estetik kaygılarından söz ediyorum.
Bu endişe çoğunluk tarafından paylaşılıyor, gelecekle ilgili ortak hayaller kuruluyorsa orada iyi işler yapılıyor demektir. Eskişehir yeni dünyanın şehir mantığının ipuçlarını veriyor. Bu benim umutlarımı da artırıyor. En azından doğru örnekler dikkate alındığında neler yapılabileceğini bizlere gösteriyor.
Bu hava...
Daha doğrusu yatırım iklimi de bu bakış açısına göre şekilleniyor. Planlar, programlar, projeler kente göre uyum gösteriyor. İçinde sanatın da olduğu, kültürün ön plana çıktığı, mimarinin unutulmadığı, estetiğin detaylara hakim olduğu yepyeni bir anlayış...
* * *
En başa dönelim.
Yaklaşan seçimler öncesinde Yılmaz Büyükerşen’in aday olup olmayacağı, olacaksa hangi partiden isminin gündeme geleceği konuşuluyor.
Gayet normal...Büyükerşen başarılı bir rektörlük döneminin ardından, başarılı da bir başkanlık dönemi geçirdi. Ama DSP’nin durumu belli. Gerçi 2004 yılında da DSP kötü bir performans göstermişti ama o günden bugüne köprüden çok sular aktı. Yılmaz Büyükerşen, kısa açıklamasının ardından kısa bir cümle de olsa tarihe not düşüyor.
Diyor ki...
“Yerel seçimlerde Eskişehir’de, bazı siyasi partilerin ittifak yayıp yapmayacağına partilerin genel merkezleri karar verecek.
Bunda belediye başkanlarının bir rolü söz konusu olamaz...”
* * *
Eskişehir örneklerden sadece biri... Ben başarısı toplum tarafından tescil edilmiş insanların arkasında durulmasından yanayım.
Partisi hiç önemli değil...
CHP’lisi, DSP’lisi...
AKP’lisi, MHP’lisi...
Ülkelerinin refahı için kentlerinin güzelleşmesi ve gelişmesi için çaba gösteren insanların bu birikimlerinden yararlanılması gerektiğine inanıyorum. Ve her yerde karşılaştığım bir soruyu tartışmaya açmak istiyorum. “Genel seçimdeki CHP-DSP ittifakı yerel seçimlerde de olur mu?”
22 Temmuz’daki ittifak değil, seçim işbirliği oldu. Bence toplumun beklentisi çok daha farklıydı. Solda bir bütünleşmeden, bir birleşmeden yanaydı. Bu seçimlerde olur mu, olmaz mı?
Büyükerşen’in dediği gibi konu genel merkezlerde tartışılacak ve bir karara bağlanacak.
Ama 1994’teki İstanbul’daki seçim yarışının Türkiye’nin siyasi haritasını nasıl değiştirdiği çok açık ortada... Hatırlatmak istedim.