Hafta sonu Milliyet Gazetesi’nin bir etkinliği için İstanbul’dan Midilli’ye doğru Samsun gemisiyle yola çıktık. Reklamverenlerle gazetenin yöneticilerini, yazarlarını buluşturan bu gezi oldukça verimli geçti.
Türkiye’nin önemli markalarının yöneticilerinin katıldığı bu özel gezi gemide ve denizde geçince bol bol sohbet etme imkanı bulduk.
Konuklarımız bizlere hem gazetelerin hazırlanmasıyla ilgili, hem de Türkiye’nin geleceğiyle ilgili sorular sordular. Ben bu tür buluşmaların çok faydalı olduğuna inanıyorum.
Büyük şirketleri yöneten insanlar bir gazetecinin nasıl düşündüğünü, habere nasıl baktığını daha iyi anlıyorlar. Gazeteciler de şirketlerin ve sektörlerin sorunlarını ve aynı zamanda başarı öykülerini birinci ağızdan dinleme fırsatı yakalıyorlar.
Konuşmalar ağırlı olarak ekonomideki global dalgalanma, AKP’yle ilgili kapatma davası ve sonrasındaki senaryolar üzerine odaklaştı.
Ama sıkça dile getirilen bir konu daha vardı.
O da Türk gençliği ve geleceğimizdi.
Marka yöneticileri bugün kadar yarını da sorguluyorlar. Rutin işlerini yaparken müşterilerinin beklentilerini de analiz ediyorlar.
Çocuklarımız nelerden hoşlanıyor, gençlerimizin ilgi alanları nereye kayıyor?
Bu analizleri yapanların çoğu da aynı zamanda anne ve baba... Bir yandan şirketlerinin başarılı için kafa yoruyorlar, bir yandan da ebeveyn olarak bir takım konuları sorguluyorlar.
* * *
Herkes kabul ediyor ki, çok farklı bir nesil geliyor. Geçmişe hiç uymuyor.
Bizlerin üzerinde hassasiyetle durduğumuz konuları ağızlarına bile almıyorlar.
Küçük mutlulukların peşinde koşmuyorlar.
Büyük hayaller kuruyorlar ama bunları gerçekleştirmek için de gerekli çabayı ne yazık ki göstermiyorlar. Daha doğrusu çabuk sıkılıyorlar, daldan dala konuyorlar. İstanbul’dan Midilli’ye giderken de, dönerken de işte bu satır başlarını konuştuk durduk. Her seyahatte ya bir oda komşusu ya da sıra arkadaşı olur. Bu gezide de benim yakınımda Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü vardı.
Konu gençlik olunca Güçlü’ye yöneltilen sorular da fazlaydı.
Gezi boyunca bir yandan da her çarşamba yayınlanan “Genç Bakış” programının bu haftaki konukları ve içeriğiyle ilgili konuştuk, hatta konukları ortak akılla bulduk.
Program bu sefer Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ndeydi. Geçmişteki buluşmalarda bazı olaylar olmuş ve hiç de istenmeyen görüntüler sergilenmişti. O yüzden seçilecek konuklar önemliydi.
“Parti içi demokrasi” başlıklı bir programın uygun olacağını düşündük.
Türkiye’nin siyaseten sıkıntılı bir süreçten geçtiğini düşünerek uzlaşma mesajlarının verilmesinin uygun olacağını yüksek sesle dile getirdik. Bunun üzerine Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş, Eski AKP Balıkesir Milletvekili Turan Çömez konuk olarak seçildi.
* * *
Önceki akşam programı izlemek için televizyon karşısına geçtim. Son derece seviyeli ve güzel konuşmaların yapıldığı bir tonda başladı.
Bu arada canlı yayın sırasında dışarıda bekleyen sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasında kavga çıkıyor ve bir kişi yaralanıyor. Bazı öğrenciler gözaltına alınıyor. Jandarma müdahale etmese olaylar daha da büyüyecek.
Ve Abbas Güçlü programı yarıda kesmek zorunda kaldı. 80 öncesi üniversiteler karmakarışıktı. Son olaylar bunları bizlere yeniden hatırlatıyor.
Gençlerimizin hata yapma şansı elbette var.
Ama hatanın tekrarlanması ve bunlardan ders alınmaması nasıl açıklanabilir.
Belki de gemide dile getirilen endişelerin temelinde bu yatıyordu.
Geçmişteki yaptığı hatalardan ders almayan bir başka toplum daha var mıdır?