Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SEZON başından bu yana Karşıyaka ve Altay’ın içerideki bütün maçlarını izledim.
Deplasmandaki bazı karşılaşmaları da televizyondan takip ettim.
Her iki takımın tribünlerindeki seyirci sayısında ciddi bir artış var.
Örneğin son Karşıyaka - Orduspor maçını 6 binin üzerinde futbolsever izledi.
Üç büyüklerle karşılaştırdığınızda 6 bin gözünüzde çok az olabilir ama geçtiğimiz yıllara göre bu rakamlar oldukça umut verici...
Maçların boş tribünlere oynandığını, hatta bilet geliri bir yana kulüplerin uzun bir süre stat kiralarını ceplerinden ödediğini biliyorum.
Demek ki; bu yıl Karşıyakalılar ve Altaylılar takımlarına inanmış ve destek veriyorlar.
Zaten bu tabloyu puan tablosu da özetliyor.
Karşıyaka 26 puanla, lider Manisaspor’un 4 puan gerisinde...
Altay da 15 maçta 24 puan toplayarak yedincilik koltuğunda oturuyor.
Sezon başından beri Karşıyaka aslında istikrarlı bir futbol oynamıyor, bazı maçlarda seyirciyi çıldırtacak pozisyon hataları yaptılar, özellikle top kayıplarından dolayı kalelerinde çok gol gördüler.
Kanatları kullanamadılar, kapanan takımlara karşı oyun içinde değişikliklere gidemediler.
Elbette takımın olanakları ve kadro zenginliği de bu yazdıklarımda büyük etken...
Ama Karşıyaka takımı çok koşuyor, eksiklerini pres yaparak kapatıyor, karşı takımın oyun düzenini bozarak sonuca gidiyor.
Reha Kapsal’ın başarısı da bu...
Oyundan daha çok skorda gelen başarı camianın da yüzünü güldürüyor.
Karşıyaka taraftarı genel anlamda mutlu; geçtiğimiz sezonlar düşünüldüğünde oyundan daha çok skora endeksli bir başarı parametresi bu sezon için geçerli...
Herkes aynı şeyi düşünüyor.
“Yeter ki, yılların özlemi bu sene bitsin; Karşıyaka Süper Lig biletini alsın...”
***
Altay’a gelince...
Teknik Direktör Feyyaz Uçar, bu ligi de, Altay’ı da, İzmir’i de çok iyi tanıyor.
Altay Karşıyaka’dan daha göze hoş bir futbol oynuyor.
Bir-iki hafta üst üste alınan beraberlikler ve mağlubiyetler, takımı Karşıyaka’nın gerisinde bıraktı ama Altay zirve yarışından sezon sonuna kadar kopmayacak gibi gözüküyor.
Sakarya deplasmanında 3-1 geriye düşmesine rağmen 90 dakika boyunca galibiyeti kovalaması; takımın bu istekte olduğunu gösteriyor.
Altay’ın Karşıyaka’ya göre daha alternatifli bir kadrosu var.
Bunlar önemli avantajlar...
***
Bunları niye yazıyorum.
Elbette spor yazarı arkadaşlarımız da benim dikkat çektiğim bu detayları köşelerinde işliyorlar.
Hepsini büyük bir dikkatle okuyorum, takip ediyorum.
Ben ise her iki takımın zirve yarışı kadar İzmir ekonomisine, sosyal hayatına getirdiği canlılığın peşindeyim.
Belki bazıları, “Süper Lig’te bir takımımız olmasa da olur” diye düşünüyor olabilir.
Ama sporun birleştirici özelliği dışında büyük bir ekonomik hareketlilik yarattığını da düşünecek olursak; futbola sadece bir spor olarak bakmıyorum.
Tabii futbola endeksli bir spor anlayışını savunmuyorum.
Bunu yazılarımda da sık sık hatırlatıyorum.
Ama İzmir’in bir değil, artık birkaç takımla Süper Lig’de yer almasını, Avrupa kupalarını kovalamasını istiyorum.
***
Çünkü biliyorum ki; büyük spor karşılaşmalarıyla İzmir daha da renklenecek.
İzmirliler daha da moral bulacak.
O yüzen ligin zirvesine yerleşen Karşıyaka’yı ve Altay’ı hem tribünde desteklemeliyiz hem de sezon ortasında takımlara takviye yapabilmek için yeni kampanyalarla katkımızı sağlamalıyız.
Her iki takıma yapılacak bir iki transferle sezon başından bu yana gördüğümüz eksiklikler kapatılmış olur.
Haydi İzmirliler hep birlikte bir kampanya başlatalım.