Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PAZAR günü gazeteye gelirken, Karşıyaka sahilinden geçtim.
Ana-baba günüydü; iğne atsanız yere düşmeyecek kalabalık vardı.
Çarşı bir festival görüntüsündeydi.
Ankara’ya gidemeyenler dev ekranlar karşısına geçmiş, maçın başlamasını bekliyordu.
Restoranlar, kafeler dolmuştu.
Herkesin heyecanı yüzlerinden belli oluyordu.
Genci-yaşlısı sokaklardaydı.
Bu fotoğrafı özlediğimi fark ettim.
Taraftarın, geçen arabalara, “Tempo tutun...” uyarısına herkes gibi ben de eşlik ettim.
Gençler “Kaf Kaf Kaf, Sin Sin Sin, Kaf Sin Kaf Sin Kaf...” diye bağırırken, arabaların kornoları da orkestranın birer çalgısı gibiydi.
O an bu coşkuyu kent olarak nasıl özlediğimizi bir kez daha fark ettim.
Direksiyonun başında inanın dua ettim, maç başlarken de...
*   *    *
Sezon boyunca vakit buldukça Karşıyaka’nın da, Altay’ın da maçlarına gitmeye çalıştım.
Her iki takımımız da istikrarsız bir görüntü sergilediler.
İstisnasız hiçbir maçı taraftar da, bizler de rahat izleyemedik.
Çok az maçın skoru ilk yarıda ortaya çıktı.
Genellikle son dakikalar geçmek bilmedi.
Altay da, Karşıyaka da üst üste iki-üç maçı kazanıp yarıştan kopamadı.
Play-off başka bir şeydi.
Final maçlarını sezonun o farklı temposundan ayırıyorum.
Nitekim, Karşıyaka için öyle de oldu.
Boluspor’u hak ederek yendi. Penaltılara kalmadan hatta fark atarak da bu engeli aşabilirdi.
Karşıyaka, Kasımpaşa maçına da iyi başladı, golü buldu.
Ama sonrasında, sezon boyunca yaptığı klasik hastalığına döndü.
Skoru koruma gayreti bütün planları alt üst etti.
Oysa Karşıyaka’nın birçok eksiğine rağmen bir avantajı vardı.
Genç bir takımdı, çok koşuyordu ve karşı takımın oyununu bozabiliyordu.
Karşıyaka, presi Kasımpaşa’nın sahasında yapmayı bıraktığı andan itibaren kendi ipini çekmiş oldu.
*   *    *
Ne söylenebilir ki...
Talihsizlik mi, beceriksizlik mi?
Kader, kısmet mi?
Ne olabilir?
Tecrübesizlik mi?
Yoksa, istikrarsızlık mı?
Karşıyaka geçen 13 yıl içinde 500’e yakın oyuncuyla anlaşmış.
Tam 500... Bir sezona 38 oyuncu demek...
30 teknik adam değiştirmiş. Bu da sezon başına iki teknik direktör demek...
İkinci Lig için harcanan para da 50 milyon TL. Eski parayla 50 trilyon...
Belki de daha fazla...
Karşıyaka, Kasımpaşa’yı yenseydi cuma gününe kadar Turkcell Süper Ligi’ne ayakbastı parası olarak kasasına 4 milyon 320 bin TL girecekti.
Naklen yayın, sponsorluk, kampanya gelirleriyle bir yılda 15 milyondan olmuş oldu Karşıyaka...
*   *    *
Bizler de Süper Lig coşkusundan...
Coşkulu kentleri, coşkulu caddeleri seviyorum.
Pazar günkü o kalabalık 1995’e götürmüştü beni...
Özer Kırca başkanlığında, teknik direktör Hüseyin Hamamcı’nın yönetiminde Karşıyaka Süper Lig’e çıkmış; bütün İzmir sabaha kadar uyumamıştı.
Karşıyaka festivali günlerce sürmüştü.
Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçında farklı bir görüntüye bürünen İzmir, Karşıyaka’nın şampiyonluğuyla da adeta bayram yapacaktı.
*   *    *
Şimdi hesaplar yeniden yapılacak, kartlar yeniden karılacak.
Tek bir beklentim var.
O da istikrar...
İstikrar gelirse başarı da gelir.
Çünkü biliyorum ki; İzmirliler artık spora geçmişe göre daha farklı bakıyor.
İzmir’i yönetenler de sporun itici gücünü kullanmak istiyorlar.
Karşıyaka büyük bir camiadır.
Üzüntümüz de, umudumuz da büyüktür.