Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİRLİ işadamı Cem Bakioğlu, geçenlerde helikopterle Antalya’ya gitmiş ve bazı fotoğraflar çekmiş. Ve dönüşte şöyle bir not yazmış.
“İzmir aşığı bir sanayici olarak yaşamım boyunca kentimi bir adım öne taşıyacak her türlü projeye dahil olmaktan; hissettiklerimi ve düşüncelerimi aktarmaktan ve icrai sorumluluklar almaktan hiçbir zaman çekinmedim.
Seyahatlerimde gördüğüm ve kentime yakışacağını düşündüğüm her konuyu kentin yapısal, sosyal ve kültürel dokusuna yön vericilerle paylaşmaktan ve zaman zaman uygulandıklarını görmekten her zaman mutlu oldum.
Antalya’da turistik yatırımları havadan gözlemlediğimde; aklımda hemen tek bir düşünce, belki de bir dilek oluştu.
Neden Türkiye’nin üçüncü büyük kenti ve hepimizin sevgilisi İzmir, Antalya’daki gibi turizm yatırımlarına kavuşmasın?
Daha çok kısa bir süre önce yerli yabancı turistlerin konaklama yapmadan transit geçtiği, şimdilerde uluslararası zincir otellerin yatırımlarıyla kongre turizmi için iddialı yatırımlara sahip kentimizin eşi bulunmaz güzellikteki sahil şeridinde Antalya’nınkine benzer yatırımların yapıldığını görmek İzmir’e gönül vermiş herkesi mutlu eder düşüncesindeyim.
Önemli turizm yatırımları; kentimize kazandıracağı döviz girdisi ve istihdam olanakları, aynı zamanda da uluslararası turizm arenasında kentimizin bu yönüyle de tanınmasıyla; İzmir ve çevresinin kalkınması ve cazibe merkezi olması yolunda son derece önemli adımlar atılmış olacak ve kente katma değer sağlanacaktır.
Çok daha kalkınmış bir kentte yaşama hayalimi sizinle paylaşır, saygılarımı sunarım.”
Cem Bakioğlu‘nun bu dileklerini hepimiz paylaşıyoruz. Turizme Saint Joseph’te okurken kısa dönem de olsa bulaştım. Saint Joseph’te adettir; mutlaka bir dönem rehberlik denemeleri yapılır. Bu sayede sektörde çok yakın dostlar edindim. Biz, sevdamız gazeteciliğe geçerken; onlar turizm yolunda devam ettiler. Şimdilerde onlar ya bir otelin genel müdürü ya da önemli grupların üst düzey yöneticileri... Ama önemli bir detay...
Bu dostların hemen hemen tamamı 80’li yıllarda Ege Bölgesi’nde çalışıyordu. Çünkü o dönemin turizm başkenti Ege’ydi, İzmir ve çevresiydi.
80’den sonra çok şey değişti. Daha doğrusu Antalyalılar bu dönemi çok iyi değerlendirdi. Özal’ın başbakanlığıyla birlikte Antalya’da müthiş bir hareketlenme başladı. Devlet arazileri uzun dönemli kiraya verildi ya da üst kullanım hakları yatırımcılara devredildi.
Yatak sayısında her yıl rekor artışlar sağlandı. 90’ların ortasında bambaşka bir Antalya yaratıldı.
Dünya, Türkiye’yi değil ama Antalya’yı bilir hale geldi.
Peki ilkleri yapan, ilkleri hayata geçiren İzmir, Çeşme, Kuşadası, Bodrum?
Aradaki fark artık kapanmayacak derecede açıldı.
Bazı rakamlar vereyim size...
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay daha geçenlerde açıkladı.
Antalya’da yatırım ve işletme belgeli 858 tesis 347 bin 394 yatak, Alanya’da 273 tesis 80 bin 873 yatak, Manavgat’ta ise 172 tesis 96 bin 873 yatak bulunuyor.
Toplayalım... Bin 303 tesis, 525 bin 140 yatak... Bu sayısının içinde yeni yapılıp devreye girenler de yok. Örneğin açılışı günlerce konuşulan Mardan Oteli ve yatak sayısı bulunmuyor.
*   *   *
Bu kadar yatak sayısı güzel de beraberinde elbette handikapları da var. Çünkü büyümenin iyi yönetiliyor da olması gerekir. Neden mi? Antalya’da yatak sayısı yılda yüzde 20 büyürken; turist sayısı yüzde 15 ve aşağısında arttı. Bu nedenle turizmde yapısal sorunlar oluştu. Her şeye rağmen 5 milyonluk turist açığına rağmen Antalya, Türkiye’nin gözbebeği olmaya devam ediyor.
Bir önemli ayrıntı ise İstanbul’un son 10 yıldaki yükselişi... İstanbul’da yatak sayısı 120 binlere geliyor. Daha da önemlisi Antalya’daki otellerde yatak başına 31 turist düşerken, İstanbul’da bu rakam 113’e ulaşıyor.
Gelelim bize...
Çeşme... Nitelikli (Turizm ve özel belgeli ve boutiqe’ler) 9 bin 100, niteliksiz (Pansiyon, Apart, Bungalow) 3 bin 500. Toplam 12 bin 600...Kuşadası... Nitelikli 19 bin, niteliksiz 13 bin. Toplam 32 bin...
Selçuk  Pamucak... Nitelikli 4 bin 500, niteliksiz bin 500. Toplam 6 bin...
İzmir... Nitelikli 7 bin 100, niteliksiz 2 bin civarlarında. Toplam 9 bin 100...
Muğla... Turistik belgeli 200 bin, belediye belgeli 60 bin. Toplam 260 bin...
Kuşadası’nda 32 bin, Selçuk’ta 38 bin rakamı, 80’lerin sonunda çok önemli bir rakam ifade ediyordu. Oysa bu bölgeye uzun zamandır yatırım yapılmıyor.
*   *   *
Cem Bakioğlu‘nun iyi dileklerine katılıyorum. İzmir ve yakın çevresinin çıkış yolu turizmden geçiyor. Ama Antalya’dan daha farklı, MAS turizmden uzaklaşarak, kendine özgü bir modelle... Yatak sayısı önceden hesap edilmiş, İstanbul’daki gibi verimliliği daha yüksek bir destinasyon olmak gerekiyor. Şu son tahlille yazımızı bitirelim.
Hükümet, bırakın Antalya’daki gibi yer tahsislerini Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın anlaştığı ecrimisil konusunda bile çözüm getiremedi.
Turizm Bakanlığı, 1/100.000 planı iki yıldır elinde tutuyor. Çeşme’ye yatırım yapacak kurumlar uzun zamandır bekliyor. Her şeyi İstanbul’a ve Antalya’ya yapmak Türkiye’yi ne kadar kalkındırır; bunun da yorumunu size bırakalım.