Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sevgili Ülgen Zeki Ok, Midilli’yi yazmış.
Ben de birkaç hafta önce Milliyet’in bir etkinliği için kalabalık bir ekiple birlikte Midilli’deydim.
Ada hayatı bana hep cazip gelmiştir nedense...
Ya bu gidişler yoğun bir temponun sonrasında ya da ortasında olduğu için beni mutlu etmişti.
Ya da her seferinde Nazım Hikmet’in “Basit yaşacaksın...” şiiri aklıma geldiği için bir özeleştiri yapma fırsatı yakaladığım için hoşuma gitmişti.
Belki de adada yaşayan halkla konuşup sonra karar vermek gerekiyor.
İnsan böyledir.
Adadayken şehrin gürültüsünü bile özleyebilir.
Şehirdeyken de o dinginliği...
Fırsat oldu, Yunan adalarının her birine birkaç defa gitme imkanım oldu.
Ama ben Bozcaada’yı da, Gökçeada’yı da, Büyükada’yı da çok severim.
80’lerden bu yana defalarca Bozcaada’ya gittim, her seferinde de kendimi yenilemiş olarak gündelik hayatıma geri dönüş yaptım.
Midilli’de ara sokaklar Cunda, kıyılar Ayvalık oluveriyor.
Aynı duyguları Kos’ta da, Rodos’ta da, Santorini’de de, Girit’te de yaşıyorum.
Sokaklar bir Foça, Alaçatı, Kuşadası oluyor, bir Bozcaada, Büyükada, Çeşme...
Müthiş benzerlikler var.
Aynı iklim, aynı insan tipi...
Benzer ruh halleri, benzer davranışlar...
Yemekler, müzikler...
İlişkiler...
Ben bu tür ortamlarda kendimi daha iyi hissediyorum.
Kendimi buluyorum.
Ama her Yunan adasına gidişimde sahilde bir kafeye oturduğumda aynı şeyi düşünüyorum.
“Bu hareket, bu canlılık neden bizim sahillerimizde yaşanmıyor...”
Kış da olsa, sonbahar da olsa Midilli’de de, Santorini’de de, Rodos’ta da turist eksik olmuyor.
Adalar yirmi dört saat yaşamaya devam ediyor.
Neden?
40-50 kilometre uzaklıktaki Çeşme, Foça, Kuşadası, Karaburun, Mordoğan...
Elbette Bozcaada, Gökçeada ve Büyükada büyük bir sessizlik içinde...
Sadece iki, üç aya hapsolmuş bir turizm hareketi...
Hiçbir eksiği olmayan aksine birçok artısı olan bu güzelim coğrafyalar daha fazla şeyi hak etmiyor mu?

Haberin Devamı

Midilli’de Ayvalık günleri
Geçtiğimiz hafta eşim ve kızımla birlikte Ayvalık Ticaret Odası Başkanı arkadaşım Rahmi Gençer’in düzenlediği “Midilli’de Ayvalık günleri” adlı etkinliğe katılmak üzere dört otobüslük bir grupla birlikte birkaç günlüğüne Midilli adasındaydık. Ayvalık-Midilli yakınlaşmasına büyük katkı sağlayan Ayvalık’ın başarılı Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen de katılımıyla etkinliğe destek verdi.
Midilli (Lesvos) adası; önemli bir zeytinyağı ve uzo (rakı) üretim merkezi. Üniversiteler ve turizm aracılığı ile nüfusunu korumaya çalışıyor.  İlk gözlemim Avrupa Birliği’ne girince değişen bir şey olmadığı yönünde. Kaldırımlar kafeteryalar tarafından tamamen işgal edilmiş olduğundan yayalar araç yolundan yürümek zorundalar, hoparlörlü araçlar şehir içinde yüksek sesle duyuru, hatta satış yapabiliyor, birçok park yeri varken park yasağı levhasının altına park ederek yolu daraltan araç nedeniyle otobüsünüz beklemek zorunda kalabiliyor.
* * *
Midilli’nin en turistik yöresi Molivos’ta (Mithimna) kaldığımız Delfinia Oteli güzeldi. Sahildeki balık lokantaları Cunda ve Foça’yı andırıyordu. Tüm personel güler yüzlü, ancak servis genelde bizden kötüydü. Pazar günü kristal takı ve süs satan mağaza kapalı olunca, Ayvalık YKM Müdürü Ufuk Ova aracılığı ile Midilli Rotary Kulüp Başkanı aranarak dükkan sahibinin bulunması ve dükkanını açması sağlandı ve alışveriş yapma potansiyelimizin hangi boyutlara varabileceği kanıtlandı.
Yıllar sonra gördüğüm annemin arkadaşı Maria, eşinin vefatının ardından Şeytan Sofrası’nın ışıklarına bakarak Türkiye’de eşiyle geçirdikleri güzel günleri düşündüğünü ve bununla avunduğunu söylediğinde çok duygulandık.
* * *
Daha çok sayıda Türk’ün ziyaret etmesi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi amaçlanıyorsa, vize ve pasaport işlemlerinde hız ve kolaylık sağlanmalı; örneğin yeşil pasaporta, birkaç günlük ziyaretlere vize istenmeyebilir, kalabalık ziyaretlerde gümrük işlemlerini hızlandırıcı önlemler alınabilir. İlkel bir pulvarizatörle ayaklara ilaç püskürtmek yerine, ilaçlı bir paspasa basarak geçiş sağlanabilir.
Başta Sevgili Rahmi Gençer ve Jale Tur’un sahibi Eşref Jale olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürler. Türkiye ve Yunanistan’ın iyi ilişkiler kurması, her iki ülkenin de çıkarına; ticaretin geliştirilmesi ise en önemli araç. Savaş sonrasında mükemmel ilişkiler geliştiren Atatürk ve Venizelos gibi liderler örnek alınmalı.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)