Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HAFTA sonu Deniz Baykal İzmir’deydi. Kendisine de, yeni seçilen belediye başkanlarına da büyük bir ilgi vardı. 29 Mart yerel seçimleri sembollerin öne çıktığı bir seçimdi ve İzmir bu semboller içinde en değerli olan kentti.
Baykal da, “Seçimi biz değil, İzmirliler aldı. Biz sadece yardımcı olduk” diyerek; bir mesaj yollamış oldu.
Hatırlayın, türban konusunda AKP ve MHP anlaşıp yasa değişikliğine gittiler.
O günlerde, “AKP ve MHP’nin anlaşması yetmez. Önemli olan CHP’nin tavrıdır. CHP bu ortak akla katılmazsa toplum rahatlamaz” diye yazmıştım.
Bugün de aynı görüşteyim.
Türkiye’nin kritik konularında iktidar ve ana muhalefetin masaya oturuyor olması gerekir. Aksi halde toplumsal bir uzlaşmadan söz etmek çok zor olur.
Bu konuda AKP’ye de, CHP’ye de düşen çok şey var.
AKP özellikle ikinci döneminde süreçleri çok kötü yönetti.
Yüzde 47’lik oy oranı ilelebet devam edecek zannetti.
O oyların emanet olduğunu, bir gün alınabileceğini, gerçek iktidarın halk olduğunu unuttu.
Birbiri ardına hatalar yapıldı.
Türkiye’nin gerçek gündeminden kopuldu.
“Velev ki...” diye başlayıp devam eden günler toplumun gerildiği çok kritik bir dönem oldu.
* * *
Ekonominin sıkıntıları gözardı edildi.
Sanayi rakamlarını gördünüz.
Demek ki, krizin teğet filan geçtiği yok.
Kriz tam ortadan geçmiş.
Son altı aydır, Cumhuriyet tarihine olmadığı kadar kötü rakamlar ortada.
Yüzde 30’lara yaklaşan küçülme oranlarıyla Türkiye’nin yapısal sorunlarına çözüm bulması mümkün değil.
Bunun sorumlusu hükümettir. Başka bir adres aramamak gerekir. AKP’nin bundan sonra tek yolu vardır.
Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sadık kalıp Türkiye’nin refahı ve siyasi istikrarını sağlamaktır.
Bugün iktidarda AKP var, yarın bir başkası olur.
Önemli olan demokrasinin işlemesidir.
Demokrasinin olgunlaştırmak görevi herkesin olmasına rağmen en büyük sorumluluk başta iktidar ve ana muhalefettedir.
AKP merkezden uzaklaştıkça, yüzde 47’yi referans aldıkça, halktın beklentilerinin aksine politika yaptıkça sonu Anavatan gibi olacaktır.
Tercih AKP’li yöneticilerindir.
* * *
Bir önemli görev de CHP düşmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışında CHP’nin oylarını büyük oranda artıran grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim raporunda özetle “CHP’de değişim şart” tavsiyesinde bulunulmuş.
CHP de artık eski CHP değildir.
Olmamalı...
Kıyılardan, belli bölgelerden oy almak CHP gibi bir partinin siyasi iddiası olamaz.
Türkiye’yi kuran bir partinin Türkiye’nin tamamından oy alabilmesi gerek.
Aksi halde CHP’nin iktidar olma iddiası yoktur.
CHP’de bir rüzgar yakalanmıştır.
Bu rüzgarın yakalanmasında bazı isimler öne çıkmıştır.
Bunlardan biri Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Gürsel Tekin’dir.
Hiç kuşkusuz Aziz Kocaoğlu’dur.
Kocaoğlu’nun son altı ayda gösterdiği performansı kimse yadsımasın.
Aziz Bey sokağa çıktıkça CHP’nin oylarında artış olmuştur.
Sadece kıyılardan değil varoş denilen bölgelerden de CHP’ye oy gelmiştir.
* * *
29 Mart’ın analizi iyi yapılmalıdır.
Bu yazdıklarım her parti için geçerlidir.
Şöyle inanırım.
Her şeyin bir zamanı vardır. Ve değişim süreci başladığında kimse ama kimse buna karşı koyamaz.
CHP lideri Deniz Baykal, aslında seçim öncesinde bir revizyona gidecekti. Bunun için 29 Mart’ı bekledi. Seçimler bitti; şimdi sıra köklü değişikliklere geldi.
* * *
Baykal, İzmir’e “Öncü kent” dedi.
Çok haklı...
Demokrasinin beşiği, ilklerin başkenti İzmir; CHP’nin yeniden yapılanmasında ve yeni yürüyüşünde “öncü” olmak zorunda.
İzmir’in önemli ve etkin milletvekilleri var.
Bu isimler mutlaka partinin yeni yönetiminde söz sahibi olmalılar.
Genel sekreter ya da genel başkan yardımcısı olarak.
Ama mutlaka...
Baykal’ın bu hassas dengeleri koruyacağını düşünüyorum.
Çünkü İzmir’de dinlediğim, konuştuğum ve takip ettim Baykal, bu mesajı almıştı.
* * *
İzmir’in seçim sonuçları CHP kadar AKP’yi de yakından ilgilendiriyor.
AKP yedi yıllık iktidar sürecinde hala yaşam koşullarının değişimi konusunda İzmirlileri ikna edememişse; bir yanlışlık var demektir. Bu yanlışı İzmirliler de aramak ne kadar doğrudur?