Bakalım daha neler göreceğiz, neler duyacağız?
Kanada’ya iltica etmiş, yedi yıl sonra Türkiye’ye geri dönüş yapan Nuray Canan Bezirgan, “Atatürk’ü değil, Humeyni’yi seviyorum” diyor.
İngiliz himayesinde yaşamayı tercih ettiğini söylüyor, belki de bu sayede bazı yasakların kalkacağını ifade ediyor.
Canlı yayında tarihsel derinliği olmayan bir takım analizler yapıyor. Belli ki, söyledikleriyle ilgili bir kitap okumamış, bir inceleme yapmamış.
Birçok kişinin tavrı gibi kulaktan dolma bilgilerle hareket ediyor. Tarihsel gerçeklerle ilgili bazı sorular sorduğunuzda da temelsiz, anlamlar cevap veriliyor.
Şaşırmıyorum.
Ama rant uğruna toplumun temiz duygularını sömüren siyasilere öfkem giderek artıyor.
Türkiye nereye gidiyor?
* * *
Bir süredir medyanın bir kesimi eleştiri oklarını Atatürk’e, onun silah arkadaşlarına, Cumhuriyet’i kuran kadrolara çevirmiş durumda.
Bir süre önce gazetelerin sütunlarında Cahide İleri’nin şu sözleri büyütülerek verildi.
“27 Mayıs’ı hazırlamaları, alkışlamaları, İsmet İnönü’nün, ‘İhtilal meşru olur’ demesi... Millet bu partiyi affetmeyecek. CHP, hiçbir zaman milletin oyuyla iktidara gelemeyecektir. Dün İnönü nasıl darbeye çanak tuttuysa, bugün de Deniz Baykal aynı tavır içinde. İktidara hiçbir zaman milletin oyuyla gelemeyeceklerinin idrakindeler. Bu sebeple darbe kışkırtıcılığının en büyük odaklarından biri CHP’dir. Askeri darbe olmazsa, yargı darbesiyle, o da olmazsa daha başka başka yollar deneyeceklerdir.”
İleri Ailesi, 27 Mayıs darbesinin en çok etkilediği ailelerden biri. Tevfik İleri, Demokrat Parti hükümetinde Bayındırlık ve Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapmıştı. Darbe günü evinden alındı; Yassıada’da idama mahkum olmuş, cezası müebbete çevrilmişti.
Tarihi tarihçilere bırakmıyoruz.
Geçmişle hesaplaşmamızı bitirmiyoruz.
Dünle uğraşmaktan yarına bakamıyoruz.
Türkiye nereye gidiyor?
* * *
Bu fikri hazırlıklar devam ederken; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İsmet İnönü’ye “millet düşmanı” deniliyor. Oturumu yöneten başkan, Rize Milletvekili Lütfi Çırakoğlu’ndan sözünü geri almasını rica ediyor. Bunun üzerine bile Çırakoğlu, “Doğru...” yanıtını veriyor.
Bu sözleri kime söylüyor?
Türk siyasetinin en önemli kişilerinden birine...
AKP milletvekiliyken Cumhurbaşkanlığı’na oturan Abdullah Gül, Çırakoğlu’nun “millet düşmanı” dediği İnönü hakkında şu sözleri söylüyor.
“İstiklal Savaşı’nda son derece önemli görevlerde bulunan İsmet İnönü, Cumhuriyet’in kurulmasının ve olgunlaşmasının her aşamasında büyük misyonlar üstlenmiştir. Büyük Atatürk’ün silah ve dava arkadaşı olan, Türkiye’nin muasır medeniyet seviyesine ulaşması için hayatı boyunca sebatla çalışan İnönü, kadir kıymet bilir milletimizin sevgisini, saygısını ve övgüsünü kazanmıştır. Türk milleti, İsmet İnönü’nün hizmetlerini ve kişiliğini daima saygıyla hatırlayacaktır.”
Geçmişine saygı duymayan, geçmişine sahip çıkmayan bir siyaset anlayışı ve dili bizi nereye götürür?
Yazımızı İsmet İnönü’nün şu sözleriyle bitirelim.
“Sükun, istikrar ve emniyet içinde çalışmaktan başka arzusu olmayan milletimizi anarşiden ve cebirden uzak, bütün vatandaşlar için müsavi bir emniyet havası içinde bulundurmayı, Cumhuriyetin en kıymetli nimeti biliyoruz. Bizim milletimiz, idareciler hata yaptığı zamanlar kendi hissi selimiyle, şuuriyle büyük millet davalarının öncü tedbirlerini isabetle bulmuştur...”