Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir­kaç ya­zı­mı Çeş­me’ye ayır­dım. Ben yaz­dık­ça me­saj­lar gel­me­ye baş­la­dı. Bel­li ki ora­da bir sı­kın­tı var.
Şim­di si­ze il­ginç bir öy­kü­yü ak­ta­rı­yo­rum.
Bun­dan bir sü­re ön­ce Çeş­me’de Op­ti­mist Dün­ya Yel­ken Şam­pi­yo­na­sı var­dı.
Bu şam­pi­yo­na­da­ki gö­rev­li­ler­den bi­ri­nin me­sa­jı­nı yet­ki­li­le­rin dik­kat­le oku­ma­sı­nı tav­si­ye edi­yo­rum.
*      *       *
“14-25 Tem­muz ta­rih­le­rin­de Çeş­me Al­tın Yu­nus’ta op­ti­mist dün­ya yel­ken şam­pi­yo­na­sı var­dı. 54 ül­ke­den 253 spor­cu­nun ka­tıl­dı­ğı bu or­ga­ni­zas­yon ne­de­niy­le dün­ya­nın dört bir ya­nın­dan yüz­ler­ce ki­şi de Çeş­me’ye gel­di. 15 Tem­muz gün­kü res­mi açı­lı­şı va­li mu­avi­ni, kay­ma­kam, spor mü­dür­le­ri, fe­de­ras­yon yet­ki­li­le­ri bir­lik­te yap­tı. Çeş­me’de ya­rış­çı ço­cuk­lar da ül­ke bay­rak­la­rıy­la res­mi ge­çit yap­tı­lar. Or­ga­ni­zas­yon çok iyi, rüz­gar fev­ka­la­dey­di. 18 Tem­muz cu­ma gü­nü yi­ne de­ni­ze çık­mak üze­re tek­ne­le­ri­mi­zin ya­nı­na git­tik. Bil­di­ği­niz gi­bi ha­kem­ler de­niz­de ça­lı­şır. Biz­ler de göz­lem­ci­ler ola­rak bu­ra­da ha­kem­ler­le bir­lik­te gö­rev ya­pı­yor­duk.
Ulus­la­ra­ra­sı her or­ga­ni­zas­yon­da tu­tu­lan göz­lem ra­por­la­rı çok çok önem­li­dir.
İkin­ci ya­rı­şın fi­ni­şleri baş­la­mak üze­re iken üze­ri­mi­ze son hız­la bir bot gel­di.
İç­le­rin­den bi­ri bi­zim kap­ta­na ‘Ka­ğıt­la­rın ne­re­de, bun­lar kim?’ de­di.
De­ni­zin üze­rin­de yüz­ler­ce tek­ne var, bil­me­me­si müm­kün de­ğil.
Kap­tan ‘Bi­li­yor­su­nu­nuz...’ de­yin­ce; ‘Sen ti­ca­ri­sin, bun­la­rın sa­rı ka­ğıt­la­rı ne­re­de?’ de­di.
Bu ara­da ‘Bun­lar...’ de­di­ği biz olu­yo­ruz. Ya­ni mil­li ha­kem­ler, göz­lem­ci­ler, ra­por­tör­ler, di­ğer gö­rev­li­ler... Son­ra bi­ze dön­dü, ‘Si­zin sa­rı ka­ğıt­la­rı­nız ne­re­de?’ di­ye sor­du. İçi­miz­den bi­ri ‘De­niz­ci bel­ge­si­ni mi, gö­rev­li kar­tı­nı mı?’ di­ye ce­vap ver­di.
‘Sa­rı ka­ğıt, sa­rı ka­ğıt...’ di­ye ba­ğır­dı.
‘Ne sa­rı ka­ğı­dı...’ di­ye­cek ol­duk.
Bu se­fer de ‘Hak­kı­nız­da şi­ka­yet var’ de­di.
An­la­dık ki, tek­ne­ler­de ba­lık­çı­la­rın kul­lan­dı­ğı sa­rı ka­ğıt­lar­dan bah­se­di­yor­muş.
‘Biz dün­ya şam­pi­yo­na­sın­da gö­rev­li yet­ki­li­le­riz, ba­lık­çı da de­ği­liz, sa­rı ka­ğı­dı­mız da yok’ de­dik. Bir ça­lım­la, ‘Tek­ne ti­ca­ri bu tek­ne­ye bi­ne­mez­si­niz, de­ni­ze çı­ka­maz­sı­nız, ya­rın si­zi bu­ra­da gör­me­ye­yim’ de­di. Kap­ta­na da ‘Sa­na bir ce­za ya­za­rım gö­rür­sün’ di­ye de ek­le­di.
Ço­cu­ğun be­ti ben­zi at­tı.
Biz yi­ne ‘Na­sıl olur; bu bir dün­ya şam­pi­yo­na­sı, fe­de­ras­yon izin­le­ri al­mış­tır...’ de­me­ye ça­lış­tıy­sak da ‘Ben an­la­mam ya­rın çı­ka­maz­sı­nız...’ cüm­le­sin­den baş­ka bir şey kul­lan­ma­dı.
Bi­zim tek­ne­miz­de ulus­la­ra­ra­sı tec­rü­be­si ol­duk­ça faz­la olan bir dos­tu­muz var­dı.
O çık­tı, ‘Bu­ra­da bir yan­lış­lık var, kay­ma­kam­dan izin alın­dı’ de­di.
‘Ha­yır izin yok, red­de­dil­di’ ce­va­bı gel­di.
Ve...
Bot yi­ne ça­lım­la hız­la fi­niş bot­la­rı­na doğ­ru git­ti. Me­ga­fon­la da bu tek­ne­ler­le de­ni­ze çık­ma­ma­la­rı­nı söy­le­di. Bu ara­da tek­ne­ler fi­ni­şe yak­la­şı­yor­du. Ya­rış­ta her şe­yi ye­ni­den baş­la­ta­bi­lir­si­niz, bir tek fi­ni­şin tek­ra­rı yok­tur.
Fi­niş baş­la­ya­ca­ğı sı­ra her­kes yer­le­rin­de ve te­tik­te­dir. Bu yüz­den fi­niş bo­tun­da­ki ar­ka­daş­lar, ‘Ça­buk bu­ra­dan uzak­laş...’ di­ye el kol ha­re­ket­le­riy­le ba­ğır­dı­lar. Fi­niş baş­la­say­dı, bu ger­çek bir ulus­la­ra­ra­sı skan­dal olur­du.
He­men kay­ma­kam bey aran­dı, fe­de­ras­yon yet­ki­li­le­rin­den bir yan­lış­lık ya da ku­sur iş­le­yip iş­le­me­di­ği­mi­zi öğ­ren­me­ye ça­lış­tık.
Ka­ra­ya dön­dü­ğü­müz­de ise kay­ma­kam­lı­ğın iz­ni ol­du­ğu öğ­re­nil­di.”
*      *       *
Dü­şü­ne­bi­li­yor mu­su­nuz?
Bir dün­ya şam­pi­yo­na­sı ya­pı­yor­su­nuz ve az da­ha ulus­la­ra­ra­sı bir skan­da­lın eşi­ğin­den dö­nü­yo­ruz. Bu na­sıl iş­tir; söy­ler mi­si­niz?
Çeş­me’yi bir Mon­te Car­lo yap­ma he­ve­si için­de olan­la­ra du­yu­ru­lur.