Birkaç yazımı Çeşme’ye ayırdım. Ben yazdıkça mesajlar gelmeye başladı. Belli ki orada bir sıkıntı var.
Şimdi size ilginç bir öyküyü aktarıyorum.
Bundan bir süre önce Çeşme’de Optimist Dünya Yelken Şampiyonası vardı.
Bu şampiyonadaki görevlilerden birinin mesajını yetkililerin dikkatle okumasını tavsiye ediyorum.
* * *
“14-25 Temmuz tarihlerinde Çeşme Altın Yunus’ta optimist dünya yelken şampiyonası vardı. 54 ülkeden 253 sporcunun katıldığı bu organizasyon nedeniyle dünyanın dört bir yanından yüzlerce kişi de Çeşme’ye geldi. 15 Temmuz günkü resmi açılışı vali muavini, kaymakam, spor müdürleri, federasyon yetkilileri birlikte yaptı. Çeşme’de yarışçı çocuklar da ülke bayraklarıyla resmi geçit yaptılar. Organizasyon çok iyi, rüzgar fevkaladeydi. 18 Temmuz cuma günü yine denize çıkmak üzere teknelerimizin yanına gittik. Bildiğiniz gibi hakemler denizde çalışır. Bizler de gözlemciler olarak burada hakemlerle birlikte görev yapıyorduk.
Uluslararası her organizasyonda tutulan gözlem raporları çok çok önemlidir.
İkinci yarışın finişleri başlamak üzere iken üzerimize son hızla bir bot geldi.
İçlerinden biri bizim kaptana ‘Kağıtların nerede, bunlar kim?’ dedi.
Denizin üzerinde yüzlerce tekne var, bilmemesi mümkün değil.
Kaptan ‘Biliyorsununuz...’ deyince; ‘Sen ticarisin, bunların sarı kağıtları nerede?’ dedi.
Bu arada ‘Bunlar...’ dediği biz oluyoruz. Yani milli hakemler, gözlemciler, raportörler, diğer görevliler... Sonra bize döndü, ‘Sizin sarı kağıtlarınız nerede?’ diye sordu. İçimizden biri ‘Denizci belgesini mi, görevli kartını mı?’ diye cevap verdi.
‘Sarı kağıt, sarı kağıt...’ diye bağırdı.
‘Ne sarı kağıdı...’ diyecek olduk.
Bu sefer de ‘Hakkınızda şikayet var’ dedi.
Anladık ki, teknelerde balıkçıların kullandığı sarı kağıtlardan bahsediyormuş.
‘Biz dünya şampiyonasında görevli yetkilileriz, balıkçı da değiliz, sarı kağıdımız da yok’ dedik. Bir çalımla, ‘Tekne ticari bu tekneye binemezsiniz, denize çıkamazsınız, yarın sizi burada görmeyeyim’ dedi. Kaptana da ‘Sana bir ceza yazarım görürsün’ diye de ekledi.
Çocuğun beti benzi attı.
Biz yine ‘Nasıl olur; bu bir dünya şampiyonası, federasyon izinleri almıştır...’ demeye çalıştıysak da ‘Ben anlamam yarın çıkamazsınız...’ cümlesinden başka bir şey kullanmadı.
Bizim teknemizde uluslararası tecrübesi oldukça fazla olan bir dostumuz vardı.
O çıktı, ‘Burada bir yanlışlık var, kaymakamdan izin alındı’ dedi.
‘Hayır izin yok, reddedildi’ cevabı geldi.
Ve...
Bot yine çalımla hızla finiş botlarına doğru gitti. Megafonla da bu teknelerle denize çıkmamalarını söyledi. Bu arada tekneler finişe yaklaşıyordu. Yarışta her şeyi yeniden başlatabilirsiniz, bir tek finişin tekrarı yoktur.
Finiş başlayacağı sıra herkes yerlerinde ve tetiktedir. Bu yüzden finiş botundaki arkadaşlar, ‘Çabuk buradan uzaklaş...’ diye el kol hareketleriyle bağırdılar. Finiş başlasaydı, bu gerçek bir uluslararası skandal olurdu.
Hemen kaymakam bey arandı, federasyon yetkililerinden bir yanlışlık ya da kusur işleyip işlemediğimizi öğrenmeye çalıştık.
Karaya döndüğümüzde ise kaymakamlığın izni olduğu öğrenildi.”
* * *
Düşünebiliyor musunuz?
Bir dünya şampiyonası yapıyorsunuz ve az daha uluslararası bir skandalın eşiğinden dönüyoruz. Bu nasıl iştir; söyler misiniz?
Çeşme’yi bir Monte Carlo yapma hevesi içinde olanlara duyurulur.
Özay Şendir
İyi yurttaş yetiştirme mecburiyeti...
19 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Fidan’ın açıklamasındaki ayrıntı
19 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Köy Enstitüleri ve öğretmen atamaları
19 Nisan 2024
Zafer Şahin
İstiklal Marşı gündemde değilmiş!
19 Nisan 2024
Abdullah Karakuş
Olağan sorumlular olağan sorumsuzlar
19 Nisan 2024