Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Yemek yememizi kontrol eden birçok düşünce kalıbı ve duygular vardır. Bunların farkında olmak ve baş edebilmek için hepimizin farklı kaynakları var. Kendi kaynaklarımızı keşfettiğimizde, gündelik hayattaki sıkıntılı, hüzünlü ya da gergin durumları daha kolay çözebiliriz


Hangi düşünce kalıpları bizi yorar ve üzer diye düşündüğümüzde, aşağıdaki birkaç örneği bulmak mümkün.

- Aşırı genellemede, tek bir kereye bakarak bir kural oluşturulur (Örneğin, “Asla yememi kontrol edemeyeceğim”).
- Felaket düşüncelerinde, elle tutulur bir temeli olmaksızın olaylar en uç karamsar bakış açısından değerlendirilir (Örneğin, “Ben başarısızım”).
- Siyah ya da beyaz, ya hep ya hiç veya ikilemli düşünmede, durumlar ya o ya bu şeklinde bir ikilem içerisinde görülür (Örneğin, “Madem ki fazladan bir çikolata yedim, o halde tüm paketi de yesem olur”).
- En aza indirgemeci düşüncede, kişi zayıf yönlerini abartır ve güçlü yanlarını en aza indirgeyerek, değersizleştirir (Örneğin, “Onu iyi yapmış olabilirim ama kim olsa yapardı”).
- Kendini doğrulayan kehanette, bir inanca göre hareket etmek onun gerçekleşmesini kesinleştirir (Örneğin, “O akşam yemeği davetinde kendimi kontrol edemeyeceğim”).
- Zihin okumada, kişi başkalarının ne düşündüklerini ya da hissettiklerini bildiğini varsayarak yanılgıya düşer (Örneğin, “O kadın bana baktı, şişman olduğumu düşünüyor olmalı”).
Yukarıdakiler, kişilerin gündelik yaşamlarında var olan düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını yansıtan önemli, yanıltıcı düşünce kalıplarıdır. Gün içerisinde duygularınızı ve davranışlarınızı gözlemleyerek yapma eğiliminde olduğunuz düşünce hatalarını not edebilirsiniz. Bu sayede, yemekle olan ilişkinizi bir miktar daha yakından inceleme fırsatı yakalamış olup, buna göre davranabilirsiniz. Uzman Psikolog Sevilay Sitrava Günenç ile takip ettiğimiz bir başarı hikayesini paylaşmak istiyorum. Eminim size de ışık tutacak.

Haberin Devamı

Bir başarı hikayesi
36 yaşındaki H.F. kliniğimize geldiğinde vermek istediği yaklaşık 20 kilosu vardı, kendisine inancı ise epeyce azdı. Bundan önceki denemelerinde yaşadığı ‘başarısızlık’ duygusu danışanın diyet konusunda harekete geçmesini önleyen en önemli faktördü. Ancak, yeni yılla birlikte kendisini birçok açıdan yenilemeye karar veren danışan, önceliği artık kendisine vermek istiyordu. Bunun için de ne gerekiyorsa çabalamaktan vazgeçmeyeceğini ifade ediyordu. Psikolog ve diyetisyen birlikteliğine inancı tamdı.
Danışanın öyküsünde dikkat çeken ayrıntı şuydu: Özellikle doğumdan sonra eşiyle ilişkisi daha önceki dönemlere göre farklıydı, bu da danışanı üzerek, daha fazla yemek yemesinde etkili oluyordu. Evliliğiyle birlikte kilo artışının olması ve gebelikte aldığı kiloları onu üzüyor ve öfkelendiriyordu.
Bunlarla uzun süredir baş edebilmek için yemekle ilişkisini savunma mekanizması olarak kullandığı anlaşılıyordu. Kalorisi fazla yiyecekleri gün içerisinde daha çok akşamları, eşiyle yemek yerken tükettiğini söylüyordu. Eşine duyduğu öfke ve ‘tükenmişlik’ duygusunu çok yoğun yaşadığını ve bu durumun kendisine ağır geldiğini, bu sorunuyla yüzleşmek yerine, sorundan kaçmanın kendisi için daha kolay olduğunu ifade ediyordu. Danışanın zihninde yemek yemesine sebep olan duygu ve düşünceler yandaki şemada olduğu gibiydi:



BEYNiN YANLIŞ SiNYALLERi

DUYGUSAL BESLENME




BENLER KANSER HABERCİSİ OLABİLİR
Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Halil Bayazıt benler hakkında bilgi verdi: “Benler temel yapılarını oluşturan melanosit hücrelerinin renk yapıcı özelliğinden dolayı, kahverenginin çeşitli tonlarında olabilir. Büyüklükleri birkaç milimetreyle birkaç santim arasında değişir. Benler, cildimizin herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Doğru bir ben muayenesinde saç derisi, avuç, ayak tabanı ve genital bölge de dahil olmak üzere tüm deri yüzeyi kontrol edilmelidir.”

Haberin Devamı

Ben türleri nasıl saptanır?
Basit benler: Bu şekliyle tek başlarına herhangi bir tehlike arz etmezler ancak sayıları önemlidir. Genellikle 50 ya da daha fazla sayıda olması, kişide deri kanseri oluşma riskinin artmış olabileceğine işaret eder.
Konjenital (doğumsal) benler: Bu doğumsal benlerin yüzeyinden deri kanseri (melanom) gelişme riski, sıradan benlere göre biraz daha fazladır. Özellikle 20 mm’den büyük olanlarda bu riskin çok daha artmış olduğu kabul edilir ve tedavileri gerekir.
Displastik nevus (atipik) benler: Bu benler genellikle ortalama basit benlerden daha büyüktür. Ortaları daha koyu, etrafı daha açık kahverengi olabilir. Atipik benleri olan kişilerde melanom gelişme riskinin kısmen artmış olduğu kabul edilir ve düzenli aralıklarla dermatologlar tarafından muayeneleri tavsiye edilir.

Haberin Devamı

Benlerin alınması
Kanserleşmiş olsa bile benlerden parça alınması ya da tamamen çıkartılmasının hiçbir sakıncası yoktur. Aksine riskli bir benin ya da kanser değişimlerinin başlamış olduğu bir benin alınmamasının, teşhis ve tedavide geç kalınması gibi çok önemli zararları olabilir. ”